o güzel olandır.
anneye aşık olan, annenin aşık olduğudur.
aşık olabildiği için güzel olandır.
dosttur.
en çok gülünen insandır.
mutlu edendir.
candır.
kaybetmek istemediğindir.
kaybedince ne halt edeceğini bilemediğindir.
ilk aşktır, bir kızın hayatında yer alan ilk erkektir. en çok güvenilen ve desteğini en çok hissettiğiniz kişidir. zaman zaman tartışsanız da varlığıyla sizi hep rahatlatandır. ve çay demleyip evinizin bahçesinde sizi çay içmeye çağıran sıcak bir kucaktır.
bilmiyorum şu sıralar neden bu kadar fazla tartışıyoruz seninle. hep böyle mi gidecek? istemiyorum böyle olmasını ama artık sen kabullensen şunu, sen yaşlanıyorsun ve ben büyüyorum. her şeyi bu kadar büyütmesen, beni bu kadar ciddiye alıp kendini üzmesen, dert edinmesen. bak 45 yaşına gelmişsin be adam. ne diye kendini yıpratır durursun? en çok sana kızıyorum ama biliyorum ki en çok da sana üzülürüm bir şey olsa.
şuana kadar benim için hayal ettiğin şeylerin birçoğunu elimle itip kendi isteklerimi gerçekleştirdim. ama sen de biliyorsun, bu hayat benim olucak. ölene kadar yanında yaşamıcam ya? biraz daha anlayışlı olsan keşke. hemen sinirlenmesen.. biraz daha benim yaşımın farkında olsan. kafamın ne kadar karışık olduğunu görsen, bi anlamaya çalışsan.
neyse, sen beni anlamasan bile en azından bu tartışmalarımız benden 6 yaş daha küçük kardeşimin seninle gelecekte olan ilişkisini daha da kolaylaştıracak, ikinize de bi deneyim kazandırmış olucak. o benim yaşıma geldiğinde sen şimdileri hatırlarsın umarım.*
maddi desteği haricinde (ki onu bile çatlata çatlata, az biraz eksik yapmıştır imkanları olmasına ramen), hiç bir konuda destek olmamış, kendi kardeşlerinin şiddetinden karısını ve çocuklarını korumamış, üstüne üstün hayatımızı tüm gücüyle mahfetmeye çalışmış, zekanızı habire aşağılayan, sürekli ana bacı küfür eden, sevgisini yeğenlerine çok güzel gösteripte ailesinden esirgemiş, günde en az 20 kere hayatımızın en kötü ve katlanılmaz duyguları yaşattıran, en ufak bir muhalefette eline geleni fırlatan, hatta bir defasında bu soba maşası olan ve bu maşanın diz kapağıma saplanması olan, sebebinin ise yürüyüş tarzımın sebepsizce sinirlerini bozması olan, kendi uydurduğu yalanlara inanıp anneye iftira atıp boynunu inciten, kendinizi savunmanıza bile izin vermeyen, başka insanlarında "takma babadır sever" dediği ve akabinde "sikerim onun sevgisini" dediğim, tam 10 senedir çalışmayan ve kendi maaşıma el koyan, maaşım arasından 20 lira kendime sakladığımda kıyametleri kopartan ve hergün beddualarımı esirgemediğim allahın belası insan. şansılısınız sözlük! kendi babalarınızın kıymetini bilin.
uzaklarda olduğunda kıymetini daha iyi anladığın bazen bir şarkının tınısın da bazen bir şiirin satır aralarında ona yaptıklarından hicap duyduğun kişi. Annenin arkasında ki gizli kahraman kızların hayatlarındaki ilk erkek.Sevdiğini söyleyemez sanada söylettirmez sarılmana izinvermez serdeki yiğitliğin gözü körolsundur. Çok özlenendir.
--spoiler--
Karlı bir akşamdı ankara'da;
Son kez elele yürümüştük,
Bitmesin istediğimiz yola.
Kısacık beraberliğimizin bütün anılarını sığdırmıştık.
Yazarsın bana demiştin.
Bende yazarım sana sık sık.
Ağlıyordum....
Sen görmeyesin diye kaldırmıyordum başımı.
Elimi daha sıkı tuttun,
Anlıyordun....
Bu ayrılığa dayanmıyordu kalbim,
Öğrettiğim çiçek adlarını unutma dedin,
Kelebekleri kitap arasında kurutma,
Sık sık fotoğraf çektir, yolla bana,
Kitaplarım sana emanet,
incitme kimseyi, kin büyütme kalbinde...
Beni bekle...
Yol bitti, gidiyordun artık; gittin
Sokakta gördüklerimi, filmlerdeki aktörleri sen sandım bir süre,
Kin büyütmedim kalbimde söz vermiştim sana diye,
Kitaplarını okudum, kelebeklerine dokunmadım,
Öğrendiğim çiçek adlarına yenilerini ekledim,
En çok fesleğeni, çoban heybesini, akşam sefasını sevdim.
Seni beklerken çok şey öğrendim,
Yolunu gözlediğim, sevdiğim ilk adam...
Nasıl olsa bulacaktır diye, her görüşümde aynı sesle seslendim
Uçak, babama selam söyle!
Beni kötü rüyalardan uyandıran sevdiğim ilk adam...
Bir bilsen seni nasıl özledim...
Kar yağıyor şimdi, otuz yaşım bitti,
Kitapların bende, kelebekler gibi kar taneleri,
Kendi yolumda yürürken hiç unutmadım o cümleyi;
Selamını aldım babacığım,
Kin büyütmedim kalbimde....
Küçük kızının gözleri hala senin çiçeklerinde.
Uçak, babama selam söyle!
Uçak, babama selam söyle!
hayatımda tek sevdiğim, gerçekten, kalpten, üzmekten korkarak, bütün şefkatimi verdiğim tek adam. elbet babadır, sevilir, sayılır. ama bana ait olanı başka, bambaşka.
Hep bir itisme halindr oldugumuz, bir de ustune kendi hayat gorusum olusmaya baslayinca iyice tartistigimiz, canimdan bir parca. Evet sevgimi anlatmaya soz bulamam sorsaniz ama hep tersine hep kirgin, kizginiz.
benim için o kadar karmaşık ki. sanki çok dolu bir kelime ama çok boş. kendimi bildim bileli nefret ediyorum babamdan. anneme, bize yaptıklarından. annemler ben 10 yaşındayken ayrıldılar. o yüzden çocukluğumda hep özenirdim arkadaşlarımın babalarının evde oluşuna... belki de bu yüzden bizi sabahın 05:00'inde annem ve üç ablamla evden döve döve çıkaran (kovan) babamla kopmamak istedim. hep gittim yanına. denedim. belki biz onu yanlış anladık, yalnız bıraktık dedim. ama o boşandıklarından 3 ay sonra cici annemle evlendi. yine de gittim. yalandan gülümsemelerine rağmen "babacım" dediğinde içim ısınsın istedim.
daha sonra bana bir konuda söz verdi. çok basit birşeydi hem de. ama sözünü tutmayıp beni sokak ortasında gözyaşları içinde bıraktığı gün ben de babam için savaşmayı bıraktım. o günden beri öyle bir gömdüm ki baba sevgisini (!) o kelime bile boş artık. bıçak gibi kestim görüşmeyi. o da ilk iki sene hiç aramadı ya neyse... şimdi 23 yaşındayım. ve o adam benim nerde oturduğumu, nerde okuduğumu bilmiyor. bazen evinin önünden geçiyorum, yollarda karşılaşıyorum ama beni tanımıyor. eskiden çok içim acırdı ama artık bomboş... yazık...
uzun yıllar evvel kendisini elinde kazma kürekle toprağı kazarken hatırlıyorum. üstüne yağan yağmura aldırmayıp o koca temeli kazmıştı. yaşım 8 di o zaman. aylardan kasımdı ve o gün çok soğuktu. şu an belinden tuttuğum gibi havada çevirdiğim babamın üstüne halen o kadar daha heybetli bir insan görünmedi yüzüme. kendim de dahil. boyu sizden ufak da olsa hiçbir zaman geçilemeyecek kişidir.
genel olarak kişilerin ki kendimin de erkek olmasından dolayı bu şekilde algılandığını düşünüyorum:
0-20 yaş: babam her işime karışıyor
20-40 yaş: ben de babam kadar biliyorum hatta her şeyi ondan çok daha iyi biliyorum.
40-60 yaş: babam ne büyük adammış haksızlık etmişim.
60+ : keşke babam hayatta olsa da bana akıl verse.
doktor çıktı geldi elinde bir fotoğraf baktım abktım böcek resmimi bu dedim,
doktor: hayır iyi bakın dedi
ben: örümcek dedim
doktor: hayır tabi ki o susam boyutunda, tebrikler baba oluyorsunuz
ben: ee uu bbb yyy bez alayım ben evet evet çocuk bezi alayım o zaman görüşürüüz mama da lazım amaaan...