varlığı ayrı sorun, yokluğu anlatılamaz olan kişi. düşkünseniz bir de ona, tek zaaf noktanız ise başına ufacık bir şey gelse bile sanki çocuğunuzmuş gibi sahip çıkmak, korumak, kollamak istersiniz. sanki siz başarabilecekmişsiniz gibi bunu. ona gelen bana gelsin de, onun acısını yaşamıyım istersiniz, sanki size bir şey olsa onun canı yanmayacakmış gibi. çok şey yazılır baba hakkında, çok sayfalar doldurulur onun adına ve çok şeyden hatta kendinden bile geçilir yalnız onun uğruna. ama şu an tek söylemek istediğim; "baban mı var derdin var!" ama öyle vazgeçilmez bir derttir ki bu hiç eksik olmasın dedirtir işte insana.
uykulu şekilde ve hatırlamayan beynimle, benden siktiri yiyen.
sabaha karşı 5' te çalan telefonumu meşgule almışım, o da sormuş bana:
- kim aradı olm?
+ kimse, kim sanane ya. siktir git.
dersen adama gece eve gelmeni bekler, ağlamaklı bi şekilde sorar:
- neden siktir çektin olm bana geceleyin?
+ baba, cidden hatırlamıyorum.
- siktirdiğin yere mum diktirtecektim de, kıyamadım.
+ gerçekten hatırlamıyorum.
- çok üzüldüm oğul. adam akıllı uyu sen de.
+ tamam baba.
kimi zaman aradaki duvarları yıkmak için gözyaşlarına sığınırsınız.
kimi zaman sadece bi' bakış yeter sarılmaya...
ama yine de aradaki mesafeler kalkmaz,kzı çocuğuna yüz vermek istemeyen bi' adamdır baba.
Yaşadığımın farkına vardığım günden beri hayatta kalmak için mücadele ettiğine şahit olduğumdur.
Yatağından kalkamasa da yattığı yerden bile arkam sağlam hissini, bana o güveni verendir.
Sabırtaşıdır.
Acınasıdır.
Güçsüzdür.
Ama babadır. Yinede güven verir.
Her gün ölüme bir adım daha attığını görürsün. Annenle gözgöze gelirsin.
Gülümsersin. Güçlü olman gerekir. Herkes ağlarken biri onların gözyaşını silmelidir. Ve o sen olmalısındır.
Bir espriyle ortamı yumuşatayım dersiniz.
Aaaa bak rahmetli bilmemkimin hastalığından baba. Nee iyi adamdı gurur duymalısın onunla aynı hastalığı paylaştığından.
Kimse gülmez.
Sende yüzündeki o aptal ifadeyi silersin mecbur.
Boğazına düğümlenen şeyi yutarsın, gözlerinden aktı akacak olan yaşlara kızarsın engellersin.
Sonra çıkarsın odadan bir bahaneyle.
Odana gider kapıyı kilitlersin.
Sonra başlarsın anıra anıra ağlamaya.
Bunları yaşatandır baba.
Güçtür baba. Sen güçlü olmalısındır. Çünkü baban güçsüzdür.
Hayatının en acı veren anını yaşatabilir bir baba kızına.
En mutlu anını da.
Böyle birşeydir baba.
Bir vardır bir yoktur. Bu yüzden kıymeti bilinesidir.
Ve Evde yatalak ölüm döşeğinde bir baba varsa mutlaka sık sık ölüm şakaları yapılmalı ölüme, bu fikre alışılmalıdır.
Arkanda bir güç aramama kendi ayakları üzerinde durabilmeyi sağlamadır.
Bir kız çocuğu için baba aslında çok başka bir şeydir.
Ama benim için budur.
kimse onun gibi sevmedi, kimse onun kadar ağlatmadı, kimse onun gibi olmadı ve olmayacak denilebilecek insan.
hani bir gece lambası aldı ve hayatımı aydınlattı
hani beni bildi ama çaktırmadı
hani sevdiğini hiç tam olarak söyleyemedi
hep korkuttu
hep gidecekmiş gibi ama kalıcı
hep saklandı ondan bir şeyler
ve o sakladı benden artık sol kolunun tutmayışını
artık mecali kalmayışını
seviyorum, hep seveceğim kimseyi sevmeyeceğim gibi farklı
ama yine de gitme*.
markete giderken bir şey istiyor musun diye sorup, sigara alması için yirmi lira aldıktan sonra, geldiğinde -sigaraya zam yapacaklardı ya yapmış şerefsizler- diyip para üstünü vermeyendir.***
baba vardın ama yanımda yoktun. o elimi hiç tutmadın varlığını yanımdayken başucumdayken bile hissetmedim.bana bir masal anlat baba;içinde benden alıp götürdüklerin,çocukluğumda yaşattığın onca acı olsun!bana bir masal anlat baba bu sefer gerçekten inanıyım masallarına inananıyım,gerçekten baba varmı sevgisi varmı inandır beni.inanıyım artık.büyüdüm ama hala merak ediyorum sevgini.
hayatı boyunca *sigarası eksik olmamıştı ağzından.sigaradan içli bir nefes çekmek nasıl büyük bir zevkse onun için,o nefesi bir yudum rakıdan sonra çekmek daha büyük bir zevkti.nefes alıyorum böyle diyordu.
25 dakikalık bir ambulans yolculuğundan sonra varılmıştı hastaneye.öksürüklerin ardı arkası kesilmiyordu.burundaki oksijen tüpü de yetmiyordu artık.kızı ona hava yapmak için gazete kağıdı buldu bir yerden.sonra yeterli olmadığını anlayınca başka bir şeyler bulmak için bakındı etrafa.biri eline büyükçe bir karton tutuşturdu.onunla hava yapmaya başladı.bu babasının hoşuna gidiyordu,belliydi,yavaş yavaş toparlıyordu kendini.biraz rahatlayınca babası,kızı da rahatladı.dakikalardır elinde olan kartonun üstüne baktı; tekel yazıyordu,güldü.
bu yaşadıklarını kızı bir gün sonra sözlüğe yazarken,babası içerde rahatça nefes alıyordu.
Söyle
Üşüyor musun baba
Kar düşerken üstüne
Yüreğin de ıslanıyor mu baba
Gitme
Bırakıp gitme demiştim baba
Gittin; ...
Yüreğime bir kara diken ekledin
Korkuyorum baba
Ya yağmur yağarsa
Ya silinirse semaya düşen silüetin
Sabahlara nasıl kavuşurum baba
Unutma
Karanlıklar basarsa dünyamıızı baba
Bıyık altından bir ince tebessüm at
Belki gökkuşağı oluşur,
Aydınlığa kavuşuruz
Unutmadan baba:
Özlemlerin karışırsa mehtaba,
Göz kırp yıldızlara
Ceylanlarının suretlerini getiririm sana baba
Dön
Tâ içre her lahza tutuşuyor bedenim
Desemki; hafakanlardayım
Gelmez misin baba
...........
Varlığına tam da bu kadar muhtaçken
Şimdi ayrılığın vakti miydi baba
dün akşam kar kıyamet önüme düştü bu adın müsveddesine layık biri. artist ya, beyaz boğazlı kazağın kollarını çekmiş dirseğine kadar. saçlar da tam kazağına layık olacak şekilde hafif uzatılıp dağınık bırakılmış. hava bin beş yüz. arkadaş ortamında caka satarken çocuğu zırt pırt arayıp rahatsız etmiş küçük beyi. arkadaşlarının yanında da konuşmaya çekinmiş belli. nefes nefese öfkesinden kudurur şekilde çıkmış kahvehaneden. "ne var ulan ne???niye arayıp duruyorsunuz lan beni??? ne istiyorsunuz yavrum benden??? çocuğum ne ekmeği??? ekmek mekmek almam ben???? ne yemeği??? yemek yemiyorum, hiçbir şeyinizi istemiyorum ben ulan..." diyerek hönkürdü müsvedde, öfkesini ağzından burnundan boşalttı yavrusuna, sonra hiçbir şey olmamış gibi arkadaşlarına yaraşır kibar ve yakşıklı tavrını takınıp mağarasına geri döndü. babaydı değil mi az önce gördüğüm yaratık?