baba: uçmayacaksın benle olduğun gibi, yürümeyi de öğrenmek zorundasın...
kız: gitme baba bu ölüm...
baba: iyi geceler de... yum gözlerini... sabah kolaylık içindir...
yumdum gözlerimi sabaha...
hiç olmamasını isterken sabahların, son kez yine babamın sözünü dinledim...
şimdi yürümeyi de öğrendim baba, uçmayı zaten sen öğretmiştin... *
bazen de babalar saçmalar
baba : güzel kızımın en sevdiği babası kimmiş bakalım?
kız : anlamadım baba
baba : kızım sen bana bir kahve yap o zaman.
kız : kahve mi?
babalar genelde kızlarının büyüdüklerini kabul etmezler. birazda kıskançlar mı ne?
baba: -canım kızım bugün arkadaşlarıma hep senden bahsettim. bak bide bu resmini gösterdim.
kız: - baba bu benim 10 yıl önceki çocukluk vesikalığım!
baba: - ne sandın gösterir miyim genç kızımı.
kız: - ııııı tabi ....
kız, çalan zile uyanır. hemen saate bakar. 06:27. paldır küldür koşar diyafona.
'kim o?' ses titrek ve ciyaklayarak çıkmaktadır.
'benim kızım. günaydın.'
te allah'ım deyip butona basar kız ve yatağına döner. 2 dakika sonra baba odada biter.
'bugün hava soğuk. mont giy. zibidi gibi çıkma. hep öyle geziyorsun. sonra yok sinüzitim var benim, yok her gün başım ağrıyor benim...'
kız bakar, baba sabah sabah gazı almış, konuyu değiştirir.
'hayrola yav, sen sabahın köründe neden çıktın dışarı?'
'ekmek aldım. kahvaltı yapacağım. sonra sabah sporu mu yapacağım.'
'bak sen. ne zamandır böyle bir adet edindik acaba?'
'ben hep kendime dikkat ederim biliyorsun. spor yapınca...'
'baba biz normal ve sağlıksız insanlar bu saatte uyuruz.'
'baba öyle kovulmaz. hem aşağıda seni biri bekliyor.'
'hö?'
'uyu hadi uyu. normaller uyur çünkü. baba anormal olduğu...'
kız pijamalarla yuvarlanarak merdivenlerden iner. bu sırada 'allah'ım yaşasın. heyo. olley. çok mutluyum lan. seviyor lan beni. ne zaman gelmiş bursa'ya ya eki eki.' gibi düşünceler beyninde kolbastı oynamaktadır. aşağı indiğinde hiç kimseyi göremez. cadde üzerindeki arabalara bakar, tanıdık kimse yoktur. zile abanır.
'babaaa. e kimse yok burda!'
'nasıl ya? ordalar kızım. geri dönüşüm kutusunun yanında.'
'ordalar derken?' kız geri dönüşüm kutularına yaklaşır ve bir kedi ile 4 minnak yavrusunu görür.
'e burda kedi var baba?!'
'evet. hani ne zaman yavrulayacak diyordun ya işte.'
'ya baba sabah sabah işin mi yok ya? bi git allasen. aç kapıyı ben eve gelcem. of ya. ben de salak gibi..'
'ne bekliyordun ki sen?.. lan?! lan noluyo orda?! çık kız hemen yukarı. laaan.'
kız aslında olayın en başında babanın bu kadar medeni olamayacağından anlamalıydı her şeyi. *
vakti zamanda 'hadi kalk, trafiğe çıkalım, araba kullanmayı öğret bana.' diye vızıldanan kız kişisi ve babası birkaç kez çıktıkları uzun turlardan babanın tansiyonunun çıkmasıyla geri dönmüşlerdir. kız kişisi de yine babanın da yardımıyla otomatik vites araba almıştır. baba, otomatik vitesten dolayı son derece rahattır, kızını 'hadi kalk gezelim' diye dürtmektedir. otobana çıkarlar.baba,led zeppelin cdsini açar ve olaylar gelişir.
* bas biraz bas otobandasın.
- baba 90la gidiyorum, yanımdan vızır vızır tırlar geçiyor, sakin ya.
* bas baaaaas
(120ye gelinir)
* bas gaza, bu şarkı da basmayacaksın da ne zaman basacaksın baaaaass!!
- tansiyonun nasıl baba?
* ben süperim.
- belli zaten benimkini oynattın sen süpersin, allahım elalemin ailesi yavaş kullan aman kızım der benim ki bas gaza diyor yaaa off
* bas bas, şu kamyonun götünden kurtul hadi bakim, aslan kızım.
- babaağğ ...
efer : ne aldın bana
kız çocuu : adidas halı saha ayakkabısı
efer : aferin, kaç para bu
k.ç : hediyenin parası söylenmez ama çok paalı
efer: al torbada unutmuşsun faturasını
k.ç : !
aynen yaşanmıştır...
arkadaşıyla buluşup çay içip laflayacağını söyleyen kızını gecikince arayan baba:
-kızım naber, napıyorsun?
-hiç baba geliyodum ben de, hayırdır bişey mi lazım?
-yok, ziyafet varsa biz de gelelim diyecektim...
-?&xjködkl???
acele bir iş için babasını arayan kızımız ve onu sinirlendirmeye bayılan babası arasında telefon konuşması;
-baba nerdesin ya?
-şapkamın altında...
-baba şapkan nerde ya?
-ha o mu? ....'da...
feci derece bir bağ ağrısı yaşanır. aynı zamanda da can çikolata çeker. mutfakta babayla karşılaşılır. çikolataların yerini sorarken, malum ağrıyla ilgili danışılır:
- baba başım çatlıyooo ya napsam.
(o arada da çikolata kutusu bulunmuştur)
+ hah, ye ye o çikolataları daha beter olsun
- ama, ha? nasıl yani? çikolata baş ağrısı mı yapıyomuş?
+ eveeet.
- a, ama hani mutluluk veriyordu çikolata? kandırdılar mı bizi??
+ ee, mutluluğun fazlası da baş ağrısı yapar kızım ehe ehe
ve minimini evin bücür kızı, aile ve baba kişisi yemektedir...
aile büyükleri ciddi bir konuyu tartışmaktadır, fikirler beyan edilirken evin en küçüğü 7 yaşındakı kız çocuğu da anladığı kadarıyla çocuksu fikrini beyan eder, baba konunun hararetiyle olayın dağılmasına da tepki olarak minimini kıza:
-sen sus bakim, zurnanın son deliği! der...
minimini kız çocuğu lafı yapıştırır:
-ama baba son delikten de ses çıkıyoo!!!
-tüm aile dumur ***
fakir olduğumuz halde zengin hayatı süren kızım!! gerçekten öyle hayat süren aileler var. püskevit kafalı kızım! *
(bkz: hayata dair iç burkan detaylar)
kızının 20'li yaşların üzerine çoktan çıktığını farketmeyen baba, pipili her varlıktan kızını korumak ister.
yer ayakkabıcı, kasiyer benden bir kaç yaş küçük bir yurdum delikanlısı.
babam: kızım beğendiysen bunu alalım hadi yoruldum?
ben: eöff babaaaaöööö sen de daha yeni çıktık nereye yoruldun. tamam neyse bunu beğendim alalım ama yandaki mağazaya da girelim. girelim mi tamam mı oyy benim aşkum ihihihi kih kih. -vb. tüm sevimlilikler.-
babam: tamam hadi ozaman ayakkabıyı kasadaki abine ver de paketlesin.
ben dumur.
kasiyer kopar.
babam: ne var sen ne düşünüyordun ki? kaç yaşında herifsin abisi sayılırsın tabi.
kasiyer: abi ben daha 18 yaşımdayım!
babam: tamam neyse hadi uzatma paketle şunu.
hikayenin sonu:
babam; bir erkeği daha ekarte etti,-mutlu-, ben; kız kurusu imajı yedim , 18lik çocuk içinden bana kart karı, babama da kuzguna yavrusu şahin görünür demiş olabilir. o hala gülüyordu bilemiyorum.
yıllar öncesinde
baba: kızım sende kükürtlü sabun var mı ?
dunganga:var baba napçan ?
baba:yüzümü yıkıcam da , işe yarasa sana iyi gelirdi tipe bak !
dunganga:hööönnkk !!!!!
taze yaşanmış
40ndan sonra çıldırmış baba ingilizce öğrenmeye karar verir bir gece çarşıda dolaşırken
baba:do want egypt ? bildiğimiz süt mısırından bahsediyordur.**
dunganga:hööönnk !!!!!
- ne senin yüzünde ki bu kadar sivilce? Olmazdı sende.
+ bilmiyorum ki baba. Çıkıyor işte.
- bir sıkıntın mı var?
+ öhm şey.. Yooo dersler falan işte.
- bir doktora git o zaman.
+ tamam giderim.
- ama doktorun da soracağı ilk soru "bir sıkıntın mı var?" olacak. Varsa söyle kızım. Doktora söyleyebileceğin şeyi, benden saklayacak mısın?
+ yok baba ya bir sıkıntım. Dedim ya bizim matematikçi psikopat çıktı, onu dert ediyorum..
- fizikçiniz nasıl çıktı peki?
+ o normal. **
Az sonra;
- senin bu yaz okulu ne zaman bitecek?
+ ağustos sonunda.
- peki tekrar ne zaman başlayacak dönem?
+ ekimde.
- arada bir ay zaman kalıyor yani.
+ ehehe evet, gezme zamanı o da.
- o zaman şimdi hayatında bir değişiklik yap ve azıcık ders çalış kızım!
geçenlerde söylediğim bir cümleyle tüm aile fertlerinin yarılmasına sebep veren olaydır. Yaşı itibariyle saçlarının yarısı dökülmüş olan babam duştan çıkmıştır ve evde yana yana tarak aramaktadır.
b: babam
o: ben
b: ozmotik basinc fırçalı tarak nerede?
0: niye baba saçını sadece fırçalı tarak mı açıyor? **
Bana facebookumla ilgili ahiretlik sorular sorduktan sonra ;
Baba: Kızınla ilgilenmezsen ya davulcuya varır ya zurnacıya.
Ben: Kahkahalara boğulmaktan cevap veremem babam deliye döner.
D.K: Yabgu'da davulcu. Tabii bu kadar isabet olamaz erkek arkadaşım davulcu. Bunu babama o an açıklayamadım tabii neyse.
-albüm mü aldın? kimin o?
+Hayko Cepkin babaa.
-hıı hani şu bir gözü küçük bir gözü büyük olan.
+evet evet o. çok tatlı biri di mi?
-neresi tatlı be? sakın yarın bir gün karşıma öyle birini getirme damat diye!
+*
