küçüktüm... bir elimde senin elin, diğer elimde kırmızılı uçurtmam. bir elim; güveni temsil ederken diğer elim özgürlüğü. 'koşmalısın.' diyordun ellerimi bırakmadan. ama ellerini bırakarak nasıl koşabilirdim ki? sonra uçtu gitti uçurtmam sonsuzluğa, küçüktüm tutamadım. yüzüme baktın: 'sıkı tut demedim mi?' dedin. senin ellerimi tuttuğun gibi sıkı tutmalıydım belki de. ama dedim ya küçüktüm; anlamamıştım.
sonra yıllar geçti, o tuttuğun el büyüdü; 'gerek yok artık ellerime.' dedin belki.
ve bir gün benim uçurtmam oldun. bu sefer büyümüştüm; herşeyi anladım...