- nerdesin bu saate kadar?
- disardaydim.
- ne yapiyordun disarda?
- bangi jummping yapip safari yapiyordum.
- sen benim basıma iyice anarsist oldun.
- anarsist değil şiş kebap oldum.
- ulan ne demek istiyorsun simdi?
- bilmem bende dediğimden bir şey anlamadim ki, zwht
(bkz: #2583124)
-oglum cay getirsene.
(babanın sana 2gün önce yapmıs oldugu hareketle 2 parmagını havaya kaldırırsın)
-şrakkk*
-ya baba 2 sekerlimi diye sorduydum ne vuruyon..
-hadi len serefsiz öcünü alıyon demi
-nasıl oluyomus**
b: efendim
ag: Selamün aleykum baba!
b: aleyküm selam kerata napiyorsun bakim?
ag: iyim baba ya aynı işte dersler falan
b: nasıl istanbul soğudu dimi kar bekleniyor bizim uludağ'da kar yağdı sıkı giyin üşütme he,
ag: merak etmiyin babacım ya, sıkı giyiniyorum.
b: iyi iyi aferin.
ag: ya baba aslında hem hal hatır sorayım dedim hemde bir şey sorucam?
b: para daha yeni gönderdik, ne çabuk bitti
ag: * ya şey baba işte em küm...
b: dimi istanbul büyük şehir pahalı şehir hemen bitiyor dimi.
ag: evet baba ya öyle
b: tamam var mı başka diyeceğin bir şey?
ag: yani en erken ne zaman yatırırsınız baba?
b: her ayın üçünde yatırıyoruz zaten.
ag: yani erken yatırmak hiç umut yok mu?
b: hayır yok
ag: hiç mi?
b: hiç *
ag: *
-baba dısarı cıkcamda arabayı versene..
(baba o esnada bana 2 işaretini gösterir ve eli diyalog süresince havadadır)
-ne 2 saatiliğine mi veriyon?
-hayır
-20 milyon benzin mi katam arabaya?
-hayır
-of baba ver su anahtarı gideyim ya
-oglum sabahtan beri ikile diyom anlamaıon ne gerizekalısın..
kleis: babacım naber napıyorsun
babası: hiç kızım düşünüyorum
kleis: neyi
babası: dünya nereye gidiyor, neler olucak, sahi sen ne okumayı düşünüyorsun kızım ?
kleis: babacım ben okuyorum zaten biticek hatta
babası: sahi mi ne okuyorsun ?
kleis: fotoğraf okuyorum ya baba
babası: matematik ya da ingilizce oku iyi para var
kleis: nası okıyım artık baba
babası: baba sözü dinle kızım
kleis: peki baba.
ortam: ...
b: bu kumanda çalışmıyo!
p: pili bitmiştir.
b: uydunun pilini taktım yine de çalışmıyo.
p: uydunun pili de zayıftır o zaman.
b: e uyduyu çalıştırıyo ya? kumanda bozulmuş.
P. tamam garantisi devam ediyo servisine götürürüm.
03/11/2007 11:15 suları
p: nereye gidiyosun elinde kumandayla?
b: radyocu ziya'ya gidiyorum, kumandaya baktırıcam.
p: ya ben sana servise veririm demedim mi? hiçbi şey yapmadan 5 lira alacak. yapamazsa bi de kumanda masrafı çıkcak başımıza. ben bi ibrahim abilerin kumandayı getireyim bizimkinin aynısı.
komşuya gidilince görülür ki, o kumandanın da pili bitmiş, bakkaldan pil alınır ve kendi kumandamıza takılır.
b: ne oldu çalışıyo mu?
p: evet pil bitmiş.
b: e ben uydunun piliyle denedim çalışmıyodu?
p: ya o da zayıfmış işte baba. bakkala 1 lira borcun var.
b: neden?
p: pil aldım 2 tane. tanesi 50 kuruş.
b: ulan salak caddeye çıktığında hemen sağdaki markette 25 kuruş. neden ordan almadın?
p: ya ne bileyim ben orda 25 kuruş olduğunu? müneccim miyim? sabah hiçbir şey yokken ziya'ya götürcektin, 5 lira tokatlıcaktı. hiç işin orasında değilsin, 50 kuruşun hesabını soruyosun bana. tamam ben veririm.
b: diklenme lan bana! senin paranı kim veriyo eşek herif? her türlü benden çıkıyo para.
p: allahım neden bugün tatil ya!?
b: ne dedin?
p: bi şey demedim... tatil yaramadı sana, diyorum. sinir stres üstünde yine.
b: ben bi arabanın lastik havalarını kontrol ettirip gelicem.
adamın cimriliği falan yoktur ama, yaş ilerledikçe huysuzluk kat sayısı artmakta. allahtan hala emekli olmadı, emekli olursa halimiz harap vallahülazim.
- *ne yiyceeeen?
+ nası yani ne yicem yaa?
- meyve meyveee
+ hee, ayva
- *niye ayva isteyip duruyosun mandalina gibi muz gibi kendi soyabileceklerini istemiyorsun?
+ e canım onu çekiyo sen de sorma o zaman allah allaaaah..
- tamam tamam.. annen de sana hamileyken sürekli ayva yerdi.. *yoksa..?
+ hüf baba bi git yaa..
- tamam tamam şaka da mı yapamıycaz ehehah eğlendim bak.
-off.
-noldu kızım?
-ya yok bişey baba;karnım ağrıyo biraz da ondan.
-e, bi doktora falan görünsen? nasıl çok sık oluyo mu bu? önemli bişeydir belki..
- eh yani, ayda bir ağrıyo desek de tatlıya bağlasak şu işi..canım çok fena çikolata istedi benim!
-nasıl yaa?
-ööle işte..
-baba bu ne yaaa, hani senin vardı ya ceket, deri, mont kem küm..
-yavrum bu mont, o ceket.
-ikiside aynı şey be baba, hani tasarruf edecektik, öbürünü alalı bir seneyi geçmedi yuh yani
-terbiyesizleşme, ne demek yuh, aynı değil ikisi, bu mont, bu uzun.
-hadi yaaa, görürüz (bir koşu diğer ceketi getirir)
-al işte ikisi de aynı boy!
-hayır bu daha uzun bak (uzun dediği de beş parmaklık bir farktır)
-peki baba, öyle olsun.
birkaç saat sonra
şırankk (kapı açma sesi)
-n'oldu baba, elinde ceket? ay pardoon, montunla?
-bak hani aynıydı, bak bak görüyor musun?
-neyi
-bak bunun fermuarına. ötekisi düğmeliydi.
!!!
çocuk diyarbakıdan istanbula yeni gelmiş, dershane ye gitmekte olan 17 yaşında biridir. ve dershanedeki arkadaşlarından birisi coğrafya dersinde diyarbakırla ilgili saçma ithamlarda bulunup diyarbakırla dalga geçer. çocukta akabinde ilk tenefüste bu arkadaşını tekme tokat döver,
daha sonra çocuğun babası idare tarafından dershaneye çağrılır ve rehber öğretmeninin odasındaki oğlunun yanına gelir.
baba: oğlum neden arkadaşını dövdün ayıp değilmi
oğul: baba haketti ama o şerefsiz
rehber öğretmeni: oğlunuz hala hakaret ediyor ama arkadaşına
baba: farkettim hocam, eskiden bu böyle değildi
oğul: evet baba bu dershane beni bu hale getirdi
baba: oğlum neden arkadaşını dövdün bana açıkla hemen
oğul: peki baba ama önce sana bişey sormak istiyorum
baba: sor ve sonrada açıklama yap bana ve rehber hocana
oğul: senin yanında serserinin biri diyarbakıra; yani memleketine hakaret edip, orayla dalga geçseydi sen ne yapardın baba?
baba: onun ağzını burnunu dağıtırdım tabi.
oğul: peki ben cevabımı aldım teşekkür ederim baba
baba: ne alakası var şimdi bunla senin arkadaşını dövmenin
oğul: ee o durumda senin yapacak olduğun şeyin; aynını yaptım zaten bende baba...
baba: lan aylık 400 milyon gönderiyorum, nereye harcıyonda bitiriyon sen bu parayı anlamıyorum ki
oğul: gidiyor işte baba
baba: ulan ben harcayamıyorum o kadar parayı
oğul: ben harcayabiliyorum ama sen 500 yap benim maaşı
baba: hee öyle bende harcarım 1 milyarda harcarım ben
oğul: ben 1.5 harcarım
baba: bende 10 milyar harcarım istesem
oğul: ben 15 harcarım
baba: eee hadi len *
aşağıdakide ergenlik dönemlerinden birinde pederle yaşanılan bir diyalogtur;
oğul: prezervatif nasıl kullanılıyor baba be?
baba: bak şöyle alıyorsun, onun şöyle bi kısmı vardır ortan tutuosun... ya sen kullanıcan zaman bana bi alo de ben gelir gösteririm hemen
oğul: yuh baba
pederle tavla oynanmaktadır, pederin şansı kötü gitmektedir, ramazan vesilesiyle radyoda ilahi gibi birşeyler veren bir adam vardır insan kalbinden bahseder. kalp şöyledir, kalp böyledir. ve babadan gelen yorum ;
kalbinizi s.kim sizin.
ben: koçum naber? napıyosun?
baba: iyidir koçum, sen napıyosun? istanbul'a geldim 4.Levent'te şuradayım atla gel bir göreyim seni. *
ben: tamam baba şimdi okuldan çıkıyodum zaten, yanına geliyorum hemen.
baba: tamam oğlum bekliyorum ben.
ders biter, Dolapdere'den 4.Levent'e akşam iş çıkışı trafiğinde gidilir, sonunda babanın yanına ulaşılır.
baba: hoşgeldin koçum, gel içeri gel, bak bilmemne amcan da burada. *
ben: merhabalar, çok memnun oldum.. *
baba: ee napıyosun oğlum, birşey içer misin?
ben: yok teşekkür ederim baba, gerek yok.
baba: peki tamam oğlum, ben 10 dakika sonra Ankara'ya gidiyorum, hadi sen de eve git artık geç kalma.
ben:* Ankara'ya mı? * eh tamam, gidiyorum o zaman ben.
baba: tamam oğlum hadi görüşürüz, iyi bak kendine, dikkatli ol tamam mı?
ben: olurum baba..
baba:
oğlum bidah işerken gözlerini açta işeee
salca:
niye?
baba:
heryeri çiş yapmışsın gece.
salca:
lavaboya mı işemişim?
baba:
çaamşır makinesinin içine
salca:
sahur hali naparsın.
baba:
annen çok sinirli. bu akşam başka bir yerde kal biz yatıştıralım
salca:
muahhaahha tamam.
baba güzel bir kahvaltı hazırlamıştır. yv şaşkınlıktadır. deneyimleri kötü bir şeyler olacağını içinden haykırmaktadır. evden bir an önce çıkmak ister ama...
baba: oğlum gel güzel bir kahvaltı hazırladım. birlikte yiyelim.
yv içinden "hasiktir yakalandık, kaçamadım"
yv: olur baba, ellerine sağlık ne güzel gözüküyor masa.
baba: ee oğlum işler nasıl?
yv: az kaldı baba proje bitmek üzere, ab den en aşağı 500.000 avro parayı alacağız.
baba: vermezler oğlum okadar parayı size hem verseler hocalarınız yedirmez o parayı size.
yv: bırak baba hiç değilse şansımızı deneyelim. bak bir yıldır gece gündüz çalışıyoruz, londradan sırf bu iş için döndüm.
baba: ne vardı dönecek, kalsaydın orada, alsaydın ingiliz bir kız yerleşseydin.
yv: baba ideallerim var bana ne elin memleketinden.
baba: bak oğul beğendik kasiyer alıyormuş, gel başvur şuraya.
yv: baba! ne kasiyerliği yaa. kamu yönt. mezunuyum. ab üstüne mastır yaptım, su gibi ingilizcem var, az biraz ispanyolca. sen beni kasiyerliğemi layık görüyorsun.
baba: salak oğlum gir işte bir işin olsun, ne koşuyorsun hayaller peşine.
yv: bill gates e de michangelo ya da babaları böyle demişti baba.
baba: bilmişlik taslama.
yv: ne bilmişliği baba, olmuşları söylüyorum.
baba: siktir git dediğimi yapmıyorsan, bu evde artık işin yok.
yv: baba...
baba: hadiii
yv: onlarında babası böyle demişti. yalnızlığa alış baba...
NOT: proje avrupa parlamentosu tarafından kabul edildi (30.000 başvurudan sadece 100 tanesi kabul edildi). 550.000 avro hibeye layık görüldü lakin bana bir babaya mal oldu.
alınacak ders: tavuk yumurtalarının arasına kaz yumurtası karıştığında bunu herkes anlamaz, taki o kaz yumurtadan çıkıp ucup gidinceye kadar. içimizdeki kaza cesaret verelim. türkiyeye bu kazlar lazım.
(bkz: haydi türkiyem ucalım)