yaşadığımız hayata birgün farklı bakalım. etrafımızdaki insanlara....
lisede çok samimi bir arkadaş grubu... yaşadıkları mutluluktan harbi dost olduklarını dışardan bakınca farkedebiliyorsunuz. ortama bir iki kız ve yeni insanlar gelince birbirlerine öylesine laflar atmaya başlıyolarki, tadı kaçıyor yavaş yavaş sohbetin. hakaretler şaka örtüsü altında kahkahalara karışıyor. kalpler kırılıyor. 'samimi' arkadaşlar yarışa giriyor, çünkü birbirlerini ezdikçe yükselecekler.
işyerinde günlerini, haftalarını, aylarını yüzyüze geçirmiş iş arkadaşları... sohbet ediyorlar içtenlikle yada yine öyle görünüyor dışardan bakınca. ayrıldıktan sonra birer ikişer: yalnız kalınca iki arkadaş başlıyor asıl söylenmek istenenler, ama gizli kalanlar. gıybet, dedikodu insanı bürümüş hırs ile çıkıyor ağızdan hevesle... yüze gülenler birbirlerini arkadan bıçaklıyor ama bu sefer samimice, içtenlikle. çünkü birbirlerini ezdikçe yükselecekler
televizyonda bir açıkoturum, farklı görüşler bir arada. kimin ne fikirde olduğunu karalamaya çalıştığı görüşten anlıyorsunuz. çünkü kimseyi kendi görüşünü anlatması tatmin etmiyor. çünkü karşı görüş mensubunu ezdiği zaman kazanmış olacak sanıyor kendi doğrusunun, çünkü birbirlerini ezdikçe yükselecekler
empoze edilmeye çalışılan, pompalanan hayat tarzı bu bize. televizyonda insanların birbirine hakaret etmesi, küçük düşürmesi dikkat ve keyifle izleniyor çünkü.
tablo biraz karamsar oldu belki ama bu işin sadece kötü tarafıydı. mevlanalar, yunuslar da çıktı bu kültürden çünkü ama onların yeri değil bu başlık.
turkiye gibi carpik gelisen toplumlarin malesef cektigi sorundur. buyuk hedefler vardir; okuyup adam olmak gerekir. universitelere gitmek gerekir, BMW almak gerekir, bogaz'da ev almak gerekir, en kral, en karizma olmak gerekir, sevmesen bile en guzel kizi goturmek gerekir.
kisacasi herseyin en iyisini yapman gerekir. haa sen yapmak istemeyebilirsin. o onemli degil, toplum senin yapmani bekliyor. zira yapmazsan sen bir hicsin. hepimiz bu dusunce sisteminin kurbani olmadik mi ? bu anormal buyuk hedeflerle buyuduk, basaranlar ne kadar mutlu oldu ? basaramayanlarin buyuk cogunlugu kendilerini ezik hissetti, basarisiz hissetti. bunun yansimasi olarak, diger insanlari kucumseyip kendilerini ustun gormeye calistilar. bana gore turkiye'nin en ciddi sikintilarindan biridir.
ey gafil, sen yerinde duruyorsun onun küçülmesi senin yükselmen demek değildir. yücelmek istiyorsan harekete geç, ona buna bok atacağına yararlı bir şeyler yap denilesi kişidir.
(bkz: farazi yükselme)