kendisine inancım hala mevcut, güvenim gitgide zedelenmekte...kap trt'nin elinden hakan şükür'ü onuda koy.sonra kardeşin mert var iyi defanstı o da.hagi'yi de geri çağırabiliriz,hasan şaş kadar göbek yapmamış olabilir ama koysan oynar yani...
oyuncu değişiklikleri yüzünden eleştirilen teknik adam. galatasaray'ın hamburg maçındaki yedekleri:
hasan şaş , shabani nonda, alparslan erdem, semih kaya, orkun uşak, mehmet güven, ümit karan.
elinde olan alternatifleri en iyi şekilde değerlendirmiş, lakin bir forvet bir de kanat oyuncuusnun iki dünde stoper olamamasından dolayı çok pis tepki almakta olan büyük kaptan. bordeux'a gelir gelmez 4 atan takımın da başındaydı. yorucu 7 gün içinde 3 kritik maçta- ki özellikle deplasmanda oynanan hamburg maçına aslanlar gibi oynayan takımın da başındaydı-. bununla beraber, trabzon gibi sakat bir depslasmanda da bu zorlu dönemde ezilmeden çıkan takımın da başındaydı. varsın tek maça göre kelle götürenler konuşsun. 2-0 bitseydi o maç sataşacakları kim olurdu bilinmez. süper bir hoca değil ama son 15 günde takımı ateşlemiş, aslanlar gibi oynatmıştır. bir de eksik olmasaydık, o zaman bambaşka anılırdı.
rıdvan dilmen'in dediği gibi, maçı teknik adam gibi değil, futbolcu gibi yaşayan kişi.
maç okuma olayı yok bu adamda, bordeaux maçında 3-1'den geliyor oyun sabri dehliyor topu şansa tur atlıyor galatasaray. bursaspor, defansı ile kalecisi ile hediye ediyor resmen maçı. trabzon maçında iyi mücadele ediyor takım ama teknik adamının oyunu okuyamaması ile berabere bitiriyor. hamburg maçında 2-0 öne geçmişsin, çeyrek final biletini cebine atıp üzerine bir de fermuar çekmişsin ama sen takımına oyunu soğutma, daha defansif oynama direktifi vereceğine, maçı oyuncular gibi yaşayıp 3 atma, 4 atma sevdasına düşüyorsun, takımına "sakin" direktifini veremiyorsun. yenilecek bir atakta defansın yeterli olmadığı aşikar bu biliniyor ama maç sırasında farkına varamıyor durumun vehametinin. şu yenilen 3 gole bak, adamlar kaç kişi ve nasıl gelmişler?
uzun yıllar hocası olan fatih terim'den kaptığı "ver gazı taktiği" işe yaramıyor. takımın başına geldiğinden bu yana yaptığı tercihlerle hangi maçı kazandırdı?
yıllar önce sırf tepki göğüslemek için hagi getirilmişti, şimdi de sırf tepki göğüslemek için bülent getirildi.
bülent'in futbol anlayışı ve oyunu okuyamaması sebebiyle galatasaray elinde kalan ligden de olması azımsanmayacak derecede olasıdır. hafta sonu eskişehir maçından olası bir puan kaybı, galatasaray'ı ciddi anlamda kaosa sürükleyebilir.
bir anektod; arkasına teneke bağlanmadığı kalan eric gerets'in takımı marsilya çeyrek finalde.
daha 1hafta öncesine kadar el üzerinde tutulup an itibariyle topa tutulan, galatsaraya yıllarca emek vermiş şimdilerde antranörü olmuş. galatasaraylı tecrübeli eski futbolcu.
tek yenilgiyle biletinin kesilmemesi gereken galatasaray efsanesi.
emre aşık' ın cezalı olduğu, servet çetin ve emre güngör' ün sakatlıkları sebebiyle forma giyemediği bir maçta değil avrupa lig maçında bile forma giymemiş semih' i oynatmamakta haklıydı. devşirme stoperler ve maç eksiği olan beklerle her an için saatli bomba alarmı veren bir takıma cesur mücadele oynattı, risk de aldı ama olmadı.
galatasaray taraftarının, ki ben de galatasaraylıyım, hoş olmayan bir huyu var genelde. tek yenilgiden sonra teknik direktöre staddan ve başka yönlerden yıkıcı eleştiriler geliyor. ancak yapılması gereken, bülent korkmaz' ın kurmaya çalıştığı yapıya destek verip, yapıcı eleştirilerde bulunmaktır. yıkmak yokluğa davetiye çıkarır sadece.
not: ayrıca merak ediyorum. bugün gerçek stoperlerden yoksun oynamış kaç takım vardı avrupa kupasında, galatasaray dışında? gerets ya da başka biriyle alakası yok, olmayan 3 tane stoperdi.
bir antrenör düşünün. takımı uefa kupasında tur maçı oynuyor, ikinci maç ve evindesin, takımın 2 farkla galip, tek fark bile seni bir üst tura çıkarıyor. maçın 60.dakikasına gelmişsin, her şey şahane.
mi acaba?
herkes bu anı düşünerek ver allah ver yükleniyor bu antrenöre. o an içimden geçen düşünce, bir anda ekranda yankılanıyor. galatasaray ilk golü yiyor. biliyorum ki ilk golü yerse takım dağılacak, çünkü direncinin en son noktasında, ve sadece kırılacak bir anı bekliyor.
işte maçın özeti budur. maçın 60.dakikasında bir sahaya bir kenara bakan teknik direktörün çaresizliği. sahada sene başından beri her maçı final maçı havasında oynamaya çalışmış bir takım ve tükenmiş futbolcular.
maç 2-2 oluyor bir anda, tur ümitleri azalıyor. antrenör kenara bakıyor, oyunu çevirebilecek kimse yok. takımın hücum etmesi gerekiyor, ve o da iki tane hücum oyuncusu alıyor.
ve deniyor ki, kankalarını oyuna aldı, artık bu duygudan kurtulsun. bazı arkadaşlara hatırlatmak istedim, kenarda ronaldo yok, messi yok, aguero da yok. bu takımın oyuncuları da malesef kenarda değil, tribünde.
insanlar aslında demek istiyor ki, sen bizim daha önce niye oyuna giriyor diye küfrettiğimiz mehmet güven'i oyuna almadın, yanlış yaptın. yani sen elindeki fırsatı kullanamadın, ben olsam kullanırdım çünkü bu işi daha iyi biliyorum demeye getiriyor.
amaç her zamanki gibi bağcıyı dövmek malesef. ve bizim oturduğumuz koltuktan herşeyi çok iyi bildiğimizi, o insanların ise 30 yıldır futbolun içinde olmasının bir öneminin olmadığını ve birşey bilmediğini kanıtlamak.
herkes kendi bildiğine gitsin yine, galatasaray bülent korkmaz'ı da kovsun. sıra size gelene kadar her teknik direktörü kovsun. siz de diplomanızı alın, şansızı zorlayın bence. saha kenarında oturmakla evde sıcacık koltuğunda oturmak arasındaki fark bazı şeyleri anlamayı engelliyor çünkü.
herşey bir yana elinde semih kaya gibi genç milli takımlarda görev yapmış, tomas-song-meira gibi üst düzey futbolcularla çalışmış bir yetenek varken kewell'ı stopere çekip durduk yere macera araması gerçekten vahim. üstelik bülent monaco maçlarında zorunluluktan oynayıp daha sonra formayı çıkarmamış birisi. yani daha önce bu durumu yaşamıştı. oyuna yaptığı bütün müdahaleler komik. saha kenarında bağırmak dışında bir numarası yok.
işin kötü yanı teknik direktörlük için yeteneksiz insanlara sırf futbolculuk kariyerleri sebebi ile şans verilmesi ve başarısızlık gelince bunun bütün türk teknik direktörlere mal edilmesi.
sözlükteki teknik traktörler tarafından eleştiriye maruuz kalan cesur teknik direktör. cesur olmasaydı, kewell normal yerinde oynardı, semih de defansta oynardı. o zaman görürdünüz hanyayı konyayı sevgili sözlük traktörleri.
lincoln ile olan ikili sürtüşmesini sahaya yansıtan ve 32 yaşına gelmiş hasan şaş gibi eskimiş bir futbolcudan birşeyler bekleyen bir hoca. arda'nın, baros'un, barış'ın ve ayhan'ın emeklerine yazıktır, günahtır. seyirci için bir şey demeye gerek bile yok.
hoca olarak galatasaray gibi bir klübü kaldıramadığını gördüğüm antranör. kewell ı defansa koyma amacın nedir? nasıl açıklanabilir? skor 2-2'yken hasan şaş ı oyuna almanın mantığı nedir? skor 2-2'yken kewell ı ilerde oynatmayı niye düşünmezsin? zamanında aynı hatayı tosack da yapmıştı, ertuğrul u defansta oynatarak. hadi ertuğrul un boyu uzundu, cepheden gelen toplara kafa vuruyordu.
evet efendim, en sonunda bülent korkmaz'ı savunmak için yeniden karşınızdayım ve şimdi kendisinin neden semih'i oynatmadığını aceto balsamico vasıtasıyla açıklıyorum:
Tek maç ile değil bursaspor maçından bu yana galatasaray için en azından şimdilik hazır olmadığını kesinlikle göstermiş kişidir. Gelir gelmez neredeyse hergün arda turan ile ilgili harika, süper, idol vb. açıklamalarda bulunması ve yabancı oyunculara neredeyse üvey evlat muamelesi yapması düzene oturmuş yabancı futbolculara "benim için çok bir öneminiz yok, takımımda aslında sizi istemiyorum" mesajı olarak gitmiştir. Ligin sonlarına yaklaşılıyor, Uefa kupasında çeyrek finale çıkacaksın* ve sen yabancı oyuncular ile sorunlar yaşıyorsun. Lincoln'ün yaptıklarını asla doğru bilmiyorum hatta dün oynanan hamburg maçında onu ıslıklayanlardan birisi benimdir ama gelir gelmez bu adamları futbola küstürerek, türk oyuncuları ön plana çıkarmaya çalışmak gereksiz olmuştur. Medyanın gazına gelerek trabzonspor maçında lincoln'ü yedek bırakması ve oyuna almaması devamında aslında dinlendiriyordum şeklinde açıklama yaparak kendisini küçük düşürmesi yine hatadır.
Almanya'da oynanan maçta zorunlu olarak stoper oynayan Kewell'i yine gaza gelerek, anlamsızca, bilgisizce, acemice stoper olarak oynatmak gerçekten tarifi olmayan bir hata, aptallık.
elestirildikten hemen sonra "laf yok", "bu mu sizin sahip cikisiniz?" diye laflar sokulur kendisi adina.
abicim, ben nonda'yi oyuna almasindan, kewell'i stoper olarak oynatmasindan(aslinda kewell istisna bir oyuncu, insanustu bir varlik, her yerde oynar o ayri) sikayetci oluyorum, sen gelip bana "bu mu sadece galibiyet mi" diyorsun. ben sana soruyorum, bu mu senin takimina sahip cikman? sirf birisi cok onemli diye takimi basarisizliga suruklemesinin bir anlami var mi? ha ben taparim bulent korkmaz'a o ayri, buyuk adamdir, en onemlisi benim icin, tum galatasaraylilar icin buyuk kaptandir. ama kendisi de biliyorki buyuk olmak, buyuk elestirileri de kaldirabilmeyi gerektirir.
ozellikle, sabri'yi oyundan cikarip, yerine bir boka yaramayan nonda'yi almasi, ardindan da uclu forvet sisteminde takimi oynatmasi acayip garibime gitti. nedir bu arkadas? kewell var orada, adam ofans oyuncusu, sen onu hakan balta'yla, olic'i tutmasi icin birakiyorsun(!). taktik bilginden sasiyorum buyuk kaptan...