geçen sene lüks otomobilinde şoför koltuğunun yanında dondurma yerken gazetecileri görmesi ve bana bir dondurma yedirmediniz diyerek sinirlenip o an o dondurmayı yere fırlatması ve ardından araba giderken içinde su olan cam şişeyi yola fırlatmasından sonra gözümden düşmüş kişidir.hayır magazinciler de az değil tamam ama nimeti niye yere atıyorsun üstelik ağzından allah kelimesi eksik olmuyor.hem edebiyat hem güzel sanatlar iki üniversite okumuşsun ama kusura bakma adam olamamışsın.(adam burda mecaz anlamında kullanılmıştır).yoksa kendine göre zaten bir adam değil trans bir kadın.
kendisini çok sevmem ancak ona saygısızlık edenleri daha da sevmem. niye diyecek olursanız dostlar kendisinin bilmem kaç senesinde oynadığı bir filmden kısa bir kesit izledim alkışlarlayaşıyorum da filmde ne o gülşen bubikoğlu dönemindeki gibi ne de şimdi ki gibi. yani sanırım geçiş döneminin hemen öncesinde ya da sonrasında çekilmiş ve filmin bir çok sahnesinde insanlar onu muhtelif yer ve zamanlarda alay konusu yapıyorlar. tam da malum konuyla alakalı olarak. yani siz bi düşünün bi insan şimdi bile bu kadar önyargılı insanın olduğu bi toplumda o dönem böyle bir filmde kendi özelini açabiliyorsa özgüven olarak hiç bi sıkıntısı yok hatta tam tersi derdini anlatmaya çalışıyor demektir. peki insan kendini bu duruma bile isteye getirir mi? getirmez. e demek ki bazı şeyler -bunlar fizyolojik ya da psikolojik olabilir- onu bu seçime itmiş. siz sanıyor musunuz ki o çok mutlu, huzurlu? elbette değil ve bence tüm hırçınlığının sebebi de bu. ben bu konuya neden o kadar değindim? onu hiç bilmiyorum.
kim söyleyebilir onun gibi. yeri dolar mı dolmaz işte. kim işte bizim hikayemiz derken hüngür hüngür ağlatır, kim saçların tarumar derken insanı yerden yere attırabilir ki?