Takip edenler bilir; başta Star Gazetesi olmak üzere medyada Bülent Arınç'a suikast iddiası gündemdeydi. Ancak medyanın aynı olayı verirken birbirinden farklı dil kullanması dikkat çekti. Olayı ilk duyuran Star Gazetesi konuyu ordu ile ilişkilendirdi. Suikast şüphesi ile yakalanan iki kişiden birinin albay, diğerinin binbaşı olduğunu söyleyen Star Gazetesi şüphelilerin kullandığı aracın da Genelkurmay adına kayıtlı olduğunu iddia etti. Yandaş medyanın tamamı da Star Gazetesi'ni kaynak göstererek olayı bu şekilde duyurdu.
Odatv konuyu araştırdı. Ulaştığımız kaynaklar meselenin iç yüzünü ayrıntısı ile anlattı.
Olayı duyuran medyanın anlattığının aksine:
1. Suikast ihbarında bulunan kişi sıradan bir vatandaş değil. Bülent Arınç'ın korumalığını yapan kişi. Evin etrafında dolaşan kişilerden şüphelenerek bu ihbarda bulundu.
2. Operasyonu emniyet içinde özel bir birim ve MiT beraber yürüttü. Operasyondan Emniyet Genel Müdürü'nün dahi haberi olmadı.
3. Şüpheli kişiler kısa sürede yakalandı. Gerçekten de iki kişi Arınç'ın evinin etrafında dolaşıyordu.
4. Ancak yakalanan kişilerin Genelkurmay Başkanlığı ile hiçbir resmi bağı yoktu. Birisi emekli asker, biri ise sivil vatandaştı.
5. Yakalanan kişilerde suikaste ilişkin hiçbir delil bulunamadı.
6. Şüphelilerin sorgusunu MiT yaptı.
7. Suikast iddiası doğrulanamayınca iki kişi serbest bırakıldı.
8. Olay Bakanlar Kurulu'nda da konuşuldu. Arınç başından geçen olayı bakanlara anlatırken, diğer bakanlar Arınç'a geçmiş olsun dileğinde bulundular.
Olayın içyüzü bu şekilde cereyan etti. Suikast iddiası askerle ilişkilendirilerek yandaş medya tarafından abartıldı. Olaydan en çok zararı bu süreçte büyük stres yaşayan Bülent Arınç gördü.
yeni bir mazlum yaratma senaryosudur. çünkü bu millet mazlumları sever, onları kollar, gözetir, pışpışlar.
bu iktidarın buralara geldiği öykünün en başına gidin, ne göreceksiniz? okuduğu şiir'den dolayı mahkum olmuş bir mazlum. (bkz: ay ben ağlarım) (bkz: hayır bülent bey önce ben)
çöp kutularında mermi, ayak altında silah saklayan, bunların krokilerini orta yerde bırakan, her yaptığı yasadışı eylemi kağıda, günlüğe döken, o günlükleri yakalatan, kendi içindeki insanlar tarafından ihbar edilen, profesörler, gazeteciler, işadamları tarafından yönetilen dünyanın en garip, en salak, en mal terör örgütü ergenekon'un yaptığı son dangalaklıktır.
bülent arınç'ı öldürüp demokrasi kahramanı yapacaklarmış bu sefer de. hatta bak yine daha öldüremeden yakalandılar.
lan bizim halı sahada maç yaptığımız elemanlardan terör örgütü kursak bunlardan daha sağlam iş çıkarırız valla...
"Valla biz vurduk" demelerine rağmen, şakır şakır asker vuranların PKK'lı olduğuna inanmıyorlar, suikastla suçlanan yarbaylar onuruna yediremeyip kendi kafasına sıkıyor… Bunlar hâlâ mahalleden geçen subayların peşinde.
*
Bakın, neymiş o suikastçının adı?
E.Y.B.
Olsa olsa, Embesil Yani Bu'nun kısaltılmış hali herhalde!
*
Çünkü, sanırsın, Mısır piramitlerinin gizemli dehlizlerinde yaşıyor Bülent Arınç, nerde oturduğu bilinmiyor "Halbuki, o mahalleye her gün önünde arkasında vaiyynn diye bağıran eskortlar, korumalarla geliyor, kapısının önünde de polis kulübesi var, anaokulundaki
çocuğa sor, aha şurası diye göstersin" Ama bizim albay suikastçı, elinde krokiyle
adres arıyor iyi mi!
*
(Kestane ağacına sırtını ver, 20 adım yürü, pastane var orda, dön ordan, ver sırtını pastaneye, 20 adım yürü, kestane ağacı göreceksin, arkasına sotalan filan.)
*
Üstelik, manifaturacıda Kalaşnikof var, sokağı tarıyor; bu arkadaş albay olmuş, suikast yapacak, tabancası bile yok.
*
Şöyle bi diyalog mesela...
- Kimi vurcaz komtanım?
- Arınç'ı.
- O kim?
*
Reflü olduk gari, her Allah'ın günü gazete mutfaklarına kurulan darbe marbe ziyafetlerini kimse yemiyor… N'aapsınlar, tatlı niyetine, mahalleden geçen subayları "Kroki yiyen suikastçı" diye servis etmeye başladılar… Yerseniz artık.
bir ihbar mektubu ile gözaltına alınan fakat suikast ile alakalı hiçbir şey bulunamadığı için savcılıkça serbest bırakılan ergenekonculardır(!) efendim.
bir ihbar mektubuna moda mod inanıp, "işte hocu o suikastçiler!" edebiyatındaki adamları görünce insan daha bir hüzünle bakıyor ülkesine.
ayrıca, ulan adamsanız, bu "ergenekoncular" diye "yaftaladığınız" adamların, mahkemeye bile sevk edilmeden serbest bırakıldıklarını neden söylemiyorsunuz?
pardon ya, unutmuşum! siz sadece star gazetesi okuyordunuz! çok özür dilerim at gözlüklü kardeşim.
akıl sağlığından da endişe ediyorum bazı arkadaşların, kendilerine "geçmiş olsun" diyorum!
Bütün diğer hikayeler gibi bu da yalan, paranoya ve TSK düşmanlığı.
edit: mesela:
"Hakkında çıkarılan tutuklama kararının ardından intihar eden Deniz Yarbay Ali Tatar dün son yolculuğuna uğurlandı. Törene Tatar'ın hazırladığı iddia edilen suikastın hedefindeki isim Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Yiğit eşiyle katıldı"