yavuz hırsız ev sahibini bastırır. neredeyse bülent arınç'ı takip edenleri yakalayan polisleri operasyonumuza engel oldular diye suçlayacak bir tsk açıklaması yapılmış. neymiş efendim, bilgi sızdıran biri varmış da orda oturuyormuş da, madem öyle birşey var git emniyetle yüzleş. bize ne açıklama yapıyorsun. maksat tsk üste çıksın, polis de bu olayı ortaya döktürdü diye suçlansın. bu kadar açıktan açığa ortaya çıkmış olaylarda bile tsk savunuluyor ya diyecek bir şey yok. bazı insanlar ne derse inanmaya hazır olduktan sonra zaten bir sorun yok sanki... neymiş efendim suçsuzluk karinesi varmış. savcı bir soruşturma açmadan salıvermiş. olayın aslında savcı soruşturma açmış, yeterli delil bulunamadığından salıverilmiş ama bunu yanlış aktarmak soruşturma aşamasında müdahele etmek olmuyor hiç. sizin hukuk anlayışınızı sikeyim... suçsuzluk karinesi demek; hakkında soruşturma açılanı suçlu ilan etmek olmadığı gibi, savunmak da değildir. nötr bir kavramı yine suçlu olabilecek insan lehine kullandınız. ben genelkurmayın önünde iki saat dolaşayım cebimde de genelkurmay başkanının ev adresi olsun. bakalım benim için neler derdiniz.
dünyanın en beyinsiz insanı bile suikast yapacağı yerin adresini yanında taşımaz.
hepsini geçtim kroki çizip, poster gibi dolaşmaz ortada.
ama bu tsk düşmanı, vatansızlar niyeyse o kadar beyinsizki her halta inanıyor.
bunlara göre tsk başbakan yardımcısına suikast yapacak, adresler ile etrafta dolaşacak, yakalanalım diye keklik gibi aval aval dolaşacak falan.
sonra niye tsk açıklama yapmıyor derler; yapınca niye açıklama yaptı, inanmadık derler.
el insaf.
diyorum ya madem cumhuriyet ve tsk ya kin dolusunuz, bari bu işi yaparken şerefinizle yapın.
olayın ne kadar düzmece olduğunu ve akp'nin ne kadar zavallı bir duruma düştüğünü bakanın şu korkunç açıklaması ile görüyoruz;
" Ayrıca basında açıkan haberlere göre Meclis Başkanı ve Cumhurbaşkanı'nın evinin krokileri çıkıyor. Bun durum yeterince kuşkuludur. "
basında çıkan diyor. şaka gibi. sen koskoca bakansın ama basında çıkan bir habere itimat ediyor ve sonra utanmadan iş yargıda, yargıya güvenin falan diyorsun.
ehh boşa demiyoruz aziz nesinlik bir seçmenleri var diye.
ayrıca madem suikast var, niye adamlar serbest kaldı sivil savcı sayesinde.
yahu şu akp'lilerde, fetoşlarda gram değil, nanometretrik zeka ve akıl bulayım anında akp'ye oy verecem ama çok şükür öyle birşey olmayacağı için oy verme durumum olmayacak.
uzatmaları oynayan akp'nin son bombası.
1- adamlar 2-3 aydır arınç'ın evini izliyorlarmış.ama ellerinde açık adres var. biraz geri zekalılar galiba.
2- 2 asker arınç'a suikast düzenleyecekmiş. ama arabanın bijon anahtarından başka ellerinde silah yok. çok yetenekliler galiba.
3- adamlar başkalarına da suikast yapacakmış. grup suikast olayı dünyada ilk defa görülecekti. rekor peşindeler galiba.
olayın açıklaması şu ;tsk içinde birileri bilgi sızdırıyor ve bu adam takip edilirken durumun farkında olarak veya farkında olmadan polisler bu işi engelliyor.
Sağcı basının vede yalakalarının uydurduğu asparagas haberdir,bülent arınç öldürülse ne olacak ki? akp'nin akıl hocalarından ve yobazlardan birisi eksilir o kadar.
yalan olduğu daha ilk günden ayyuka çıkmış akp iftirasıdır.
krokiyi yemek ile(!) suçlanan asker serbest bırakılmıştır....
akp cephesinden yeni gelen iddia ise suikast amacı ile değil dinleme amacı ile orda oldukları... yerseniz. ancak söz konusu askerin üzerinden dinlemede kullanılabilecek bir aygıt da çıkmamıştır. arkadaşın kulakları baya sağlammış anlaşılan, ya da midesi.
günlerdir orduya saldıran, kendini demokrasi mağduru ilan eden, yüzsüzler ne diyecek merakla bekliyoruz. şuraya adam gibi omurgalı bi entry girecek delikanlı var mı bunların içinde merak ediyorum.
bunlar o kadar salakmışlar ki 6 ay önce izlemeye aldıkları evin adresini bir kağıda yazıp üzerlerinde taşıyorlarmış ve ayrıca gpsi olan araca binmekten bile uzak duran bu adamlar buna bile dikkat eden bu adamlar, izleyecekleri evin adresini kağıda yazmışlar unutmayalım diye o kadar salaklarmış yani. ayrıca, polisin karşısında su isteyip cebinden çıkarıp aynı kağıdı yutmak istemişler. o kadar salaklarmış ki mesela tuvalete gidicem ayağı yapıp tuvalette o kağıdı yok edememişler. bu kadar salak adamların yapacağı suikast anca böyle olur işte.
--spoiler--
Kadı bir fırının önünden geçerken burnuna güzel bir koku
gelmiş.
Vitrinde, güveç içinde nar gibi kızarmış, sahibini bekleyen
nefis bir ördek var. Kadı, fırıncıya 'Ben bunu aldım' demiş.
Kadıya itiraz edilir mi? Fırıncı hemen ördeği paket yapıp
vermiş.
Az sonra ördeğin sahibi gelmiş: 'Hani bizim ördek?'
Fırıncı boynunu büküp 'Uçtu' deyince iş kavgaya dönüşmüş.
Kavga sırasında fırıncı, araya giren bir gayrimüslim müşterinin gözünü
çıkarınca korkup kaçmaya başlamış...
Bir duvardan atlarken, bilmeden öteki taraftaki hamile bir
kadının üstüne düşmüş.
Kadın, çocuğunu düşürdüğü için, kadının kocası da fırıncının
peşine düşmüş.
Can havliyle kaçan fırıncının çarpıp devirdiği Yahudi bir
vatandaş da kızıp peşlerine takılmış...
Sonunda duruma müdahale eden zaptiyeler hepsini yakalayarak
kadının karşısına çıkarmışlar.
Kadı sırayla sormuş... Ördeğin sahibi, 'Bu adam ördeğimi hiç
etti' diye şikáyet etmiş.
Kadı, fırıncıya sormuş: 'Ne yaptın bu adamın ördeğini?'
Fırıncı 'Uçtu' demiş. Kadı, kara kaplı defterini açmış:
'Ördeğin karşısında tayyar yazılı. Tayyar 'Uçar' anlamına
gelir. O halde ördeğin uçması suç değil' diyerek fırıncının beraatine
karar vermiş.
Gözü çıkan gayrimüslim vatandaşa sormuş... Onun şikáyetine de
kara kaplı defterden bir madde bulmuş: 'Her kim, gayrimüslimin iki
gözünü çıkara, o müslimin tek gözü çıkarıla...'
Davacı 'Ne olacak?' diye sorunca kadı, 'Şimdi' demiş,
'Fırıncı senin öbür gözünü de çıkaracak, biz de onun tek gözünü
çıkaracağız.'
Tabii gayrimüslim şikáyetinden hemen vazgeçmiş, fırıncı bu
davadan da beraat etmiş.
Çocuğunu kaybeden kadının kocasına da kadı, 'Tamam' demiş,
'Karını vereceksin, bu adam yerine yeni çocuk koyacak.'
Böyle olunca fırıncı bu davadan da kurtulmuş. Kadı dönmüş
Yahudi'ye: 'Senin şikáyetin ne?'
Yahudi ellerini açmış, 'Ne diyeyim kadı efendi' demiş,
'Adaletinle bin yaşa sen e mi?'
Kıssadan hisse: Ananı öpen kadı ise kime şikáyet edeceksin?
Bugün ülkedeki durum bu!
tsk'nın açıklamasına dikkat ederseniz göreceksiniz ki; ne sürecin gidişatına etki edecek bir şeyler vardır burada, ne de kendi personelini koruyan bir ibare. bugünlerde kamuoyunu ilgilendiren bu denli hassa olaylarda tam anlamıyla objektiflik gösterebilen bir başka kurum daha göremiyorum nedense.
bu ülkenin bakanı, iktidar partisinin üst düzey mensupları bile yürütülmekte olan bir soruşturma hakkında "kesin" ibareler kullanmışken, tsk'dan böyle bir açıklama gelmesi neden insanların farklı yorumlamasına yol açıyor, tam anlayamıyorum. anlayabildiğim kısmı ise, bu tür farklı ve suçlayıcı yorumlar yapan insanların, hiç bir zaman kamu sağlığını düşünmedikleri, "ne olursa olsun da tsk'ya zarar verelim" zihniyetiyle olaylara yaklaştıkları...
medyada çıkan tsk ile ilgili her konuda, tsk'ya acımasızca yaklaşan bu insanlar, terör örgütü pkk'yı bile tsk'dan üstün tutuyor. sonra "neden böyle yapıyorsunuz?" diye sorduğumuzda, tsk'nın yıllardır bu ülkenin iliğini kuruttuğundan, derin devlet olduğundan, darbelerden falan bahsediyorlar. haklı oldukları kısımlar yok mu? elbette ki var. ama bu haklılık, tsk'yı, orduyu, acımasızca yerden yere vurup, bu oluşumun yok edilmesini, tasfiye edilmesini isteyebilecek kadar ileri gitmemizi gerektiren bir haklılık kesinlikle değil.
tsk ne yaptı ki pkk'yı ona üstün tuttunuz? örneğin; çatışmada korudukları köyden mermi yedikleri için köyü taramalarına mı kızıyorsunuz? kendinizi orada çatışan bir askerin yerine koyun. köyü korumak için teröristlerle çatışıyorsunuz, fakat o da ne? koruduğunuz köy size elindeki tüm silahlarla*ateş açıyor. ne yapardınız?
2002'den önce, hakim ve savcı alımı yapılırken devlet tarafından, bu, iki yılda bir olurdu ve her alımda 30-40 tane hakim/savcı alınırdı. ve bu sınavla olmazdı. akp iktidara geldikten sonra, hakim ve savcı alımı sınavla yapılmaya başlandı ve "her sene" "400-500" arası hakim ve savcı alınıyor yargı bünyesine. neden acaba???
tsk'ya olan nefreti anlayabiliyorum. tsk elinde silah olan çok büyük bir güç. ve hepimiz, tsk'nın istediği saniyede bizi boyunduruğu altına alabileceğini biliyoruz. bunu örnekleriyle tarihte yaşadık zaten. bunu bilmek bazı arkadaşların içini kemiriyor. sanıyorlar ki, iktidar nereye giderse ordu da oraya gitmelidir. ordu hiç bir yere gitmez arkadaşlar. ordunun çizgisi bellidir ve bu çizgi 86 yıl önce bizzat atatürk tarafından çizilmiştir. aynı çizgi türkiye cumhuriyeti devleti için de çizilmiştir, fakat devlet bu çizgiyi koruyamamıştır. şu anda da bunun sıkıntısını çekiyoruz zaten. ordu, bu çizgiden ayrılmamakta ısrar ediyor ve ayrılmayacak da, her ne kadar içinden bazı ayrılıkçı tipler genelkurmay başkanlığı seviyesine kadar yükselmiş olsalar da. bu, bazı arkadaşların işine gelmiyorsa, onlar için üzgünüm.
bu ergenekon amerikan kucağında, nato kurabiyeleriyle beslendikten sonra seferberlik tetkik kurulu adı altında kurulmuş olup sonrasında galdio tipi örgütlenme ile ülkede amerikan emperyalizmine karşı olabilecek sağcı solcu ne varsa yoketmiş yoketmediklerine işkence etmiş, bir sürü katliam aptırmış bir gruptur. avrupa da aynılarından çok vardır. avrupa sovyetler yıkılınca bunları temizlemiş ama bizimki pkk teröründe ndolayı bir süre daha görevien devam etmiştir.
yaklaşık 50 yıl boyunca bir çok akıllı ve teorisyen durumundaki zeki sağcı ve solcuların amına koyan bu örgütün şu anda bahsedilen ergenekon olma ihtmali hiç yok. en başlarda ergenekon yarrağını yemiş bir solcu olarak ben çok sevimiştim bu adı devletin resmi dava tutanaklarında göreceğiz diye.
ama bugün geldiğimiz yer itibari ile araştırılan ergenekon o ergenekon değil. hiç alakası yok. var olan toplumsal hafızada yer alan paradigmanın çökmesi için uğraşan bir grup var. bu grup ekndisine karşı olan grubun tümünü ergenekonlayıp paket halinde piyasaya sunuyor.
bu ülkede herhangi bir anda herhangi biri ilginç bir şey yapabilir. ama yeni paradigma şu şekilde yaratılıyor. adamın teki bir grup ya da birey olarak bir şekilde bir yanlışın içinde. diyelim ki birine suikast yapacak kadar kendinden geçmiş bir pezevenk olsun bu. yakalanıyor ve hop hemen ergenekon.
ya derin devlet kendini bokundan temizleyip sıçıyor. ya da yeni bir derin devlet projesi bu.
ama 50 yıl boyunca ülkeyi sikmiş, darbeler yaratmış, hepimizi amerikan kucağına mahkum etmiş ergenekon bu ergenekon değil.
olsa evrenin kenanı hala resim yapıyor olmazdı vilalsında.
bülent arınç önemli biri olsa mantıklı bulucam da bülent arınç şuan akp için bile olsa da olur, olmasa da olur, hatta olmasa daha iyi olur kıvamında bir adam.