eğer sorarsak yüreğimize, aşkın gerçek haliyle insanı esir alması ve onu olüme değin takip etmesidir. ''Hayat teğet geçse de kaderimizden, yürekte aslolan aşktır; yaşayamadan ölsek de kederimizden; olsun, bize yalan dünya da aşktır'' i.k
herkesin aşık olduğu, ama yalnızca gerçek aşıkların aşkları için ölümü göze alabikleri siyah beyaz zamanlardan geriye sadece rüzgarda savrula savrula iyice dağılan soğuk küller kaldı... bu eskimiş zamanların fısıldadıkları toz kokulu hikayelerde aşık olmak değil, aşık ölmek anlatılırdı... yani olan aşklara değil, ölen aşıklara olurdu... meziyet değildi aşık olmak, içinde büyüttüğü aşka ulaşmak için ölmekti esas meziyet. mezar başında okunan her duayı aşka adamak, aşkın ruhuna dua etmek... mesele aşık olmak değil, aşık ölmek...