aşk bu işte...bır an kelebek gıbı konuverır yuregınıze.nerden nasıl geldıgını bılmedıgınız bır kelebek tum renklerıyle.tum mevsımlerı hıssetırır ınsana;gozlerının ıcıne dalarsın kacamak bakıslarla usutur yuregını,o gozler hıc bırbırıne dokunmaycaktır cunku.bır an olur ellerı ellerınle bulusur,anlıktır aslında ama ısıtır sol yanını.beklemedıgın bır anda cıkıverır ya karsına o an da ıcınde bır seyler ucusuyordur;kalbın fırlaycaktır yerınden;sankı bır bahar saBAHI yaramaz cocuklar gıbı sokaga atlamak ıstercesıne.kımı zamansa sarı bır yapragın dalını usulca bırakıp ruzgara eslık etmesı gıbı sessız sakın yuregınızdedır,tanımsız.cunku o asık olmaman gereken bırıdır.hıssedersın sadece hıssettırmessın....
keske o sen olmasaydın...dıye baslarsın yazmaya sonu gelmez,o ask gıbı...
+ seni ölesiye seviyorum. sensizlikle ölüm aynı adı taşıyor bende.
- möööö...
+ aşkımmm.
izahat:
şimdi biraz zeki olan okur kişisi "entrydeki inek tasviri olmamış. başlıkta "biri" dendiği için kişi/insan tanımı yapılması gerekirdi." diyecektir. ama aşık idealize eder. onu sen inek olarak görüyorsun. maşuk taşımış onu yücelere, aşkıyla tutkusuyla insandan da üstün eylemiş kendisine. basit bir zoofili de değil ayrıca. devrimiz etten sütten aşklarından birine nazire yaptım lan tamam. ne olmuş ki? bir gecelik olmadı bir iki haftalık aşkların acemi şair(hani terk edilince yazıyorsun ya üç beş cıfıt kelam işte onlar) insanları değil misiniz sanki? inek olmamış/yakışmamış oraya aslında. inek bile masumiyeti nedeniyle fazla bu rezilliğe.(eşek olsa bi derece)
aşk ısmarlanamaz ki.aşık olmuş o kristal denizaltına binmişsindir.aşık olunmaması gereken biri, diğerlerinin yargılarıdır.aşk gelince sen varsan hala, boşver aşık değilsin zaten..
Belki de gerçek manada aşık olmamışssındır. Herşey onu elde edene kadardır. Elde edince büyüsünü kaçırır. Onu uzaktan sevmek en iyisidir. Yakınına gelince belki de o büyük aşkı haketmediğini görmek seni daha çok üzer.*
aşk istem dışı gercekleşen mucize bir duygudur. karşındaki insanın ne olduğuna bakmaksızın aşık olur kişi. kime ve nasıl olduğu ya da yeri ve zamanı yoktur. zaten başlığa göre tek bır kreter belirlemek doğru olmaz çünkü kişiden kişiye değişebilecek bir şeydir.
aşık olmamasına rağmen, aşıkmış gibi görünmeye çalışmaktır. (büyük çoğunluğu aile zoruyla gerçekleşir), .oktan bir durumdur, bide aşık olmaya çalıştığın kadın çok çirkinse, gerçekten işi zordur o insanın.
adı üzerinde olunmaması gerekir ama gönül kimi zaman söz dinlemez. arkadaş, dost, büyük, küçük demez sarılır. sarılır ki hemde nasıl, kendini maymunluklar yaparken bulur çoğu zaman, aldığı nefesten kıskanır. o içine doluyorda ben niçin burdayım der kendi kendine.
elini uzatınca deyer kolayca, kalbini uzatır, büyük ihtimalle karşılıksız kalır. havada hiç bir yere deymeden durur kalır. kendinle konuşamazsın ilk başta bu konuları, sonra kendine söylemeyi başarırsın daha sonra başkalarına en son ve en zor olan olsa da ona söylemek gerekir.yapılmadılıdır ne olursa olsun söylenmelidir oda bilmelidir bu olmaması gereken aşk ın senin için ne kadar gerekli ne kadar istekli olduğunu...
konu aşk olduğundan, yanlış önermedir. doğrusu veya yanlışı olmadığından, gerekleri hakkında yorum yapılacak bir olay değildir aşk.. belli kuralları da yoktur.
tipik kadın yanılgısıdır. anlsık cinsel çekimi fazla abartıp, yüksek beklentiler içine girdikleri için yaşadıkları yanılsamadır. detaya inmeyip, sadece bütün algısını göz önünde bulundurmaktan ileri gelen şizofrenik bir durumdur. türk kadınlarında yuksek oranda görülür.
gençlik filmlerinde işlenen konuların başında gelir. hatta filmin sonunda adam seven birini bulur, aşık olduğu kızda ona döner, kişi sonunda kendini seven birini bulur, diğer kişi de mal gibi kalır.
Aşk yeri, zamanı, kişiyi belirlemene izin vermeyen bir olgudur.Belirleme imkanımız olsaydı ne biz aşık olduklarımıza aşık olurduk ne de onlar bize.Çoğu zaman pişmanlıkla sonuçlansa da içinde bulunmaktan herkes memmundur nedense.Genelde gidilir ve en olunmayacak adama aşık olunur,sonra geceler süren gözyaşları,yıkılan hayaller, kırılan bir kalp ile evde camdan dışarı bakıp o'nu düşlerken buluruz kendimizi.
Aşk mantığa kısa devre yaptıran bir virüs gibidir.Devrelerini yakar ve biri gelip tamir edene kadar dış dünya ile bağlantın kesilir.Bazı bünyelerde etkisi kısa sürer bazılarında ise yıllarca uğraşılsa da yanan devreleri tamir etmek mümkün olmaz.Hala o camın kenarında bakışlarını bir noktaya sabitleyerek aynı anı yaşar durur.Kısır döngü içinde hayatını sonlandırır.
