murat bey gibi mi. ben o kadar ünlü bir marka olduğunu bilmiyordum yalnız, tüm kaşar bilgim sütaş kaşarla sınırlıydı. bir gün ismi lazım değil bir markette rastladım kendisine. sonra algıda seçicilik midir nedir, bir çok markette satıldığını ve epey yaygın olduğunu farkettim. lezzetli ama hee. sütaş kadar iyi yani.
başlığı görmemle eski günlere dönmem bir oldu yeminle. yıllar yıllar önce, şeytanın avukatı'nı yeni izlemişim. charlize theron en büyüleyici çağında. her saç şekli, her makyaj farklı bir kadın yapıyor o'nu. kimi zaman masum bir orta yaş güzelliği, kimi zaman asi bir genç, kimi zaman entelijansiyanın büyüleyici kadını. işte o zamanlar bu meleği tanımamla bir kaç filmini daha araştırdım ve izledim. hepsinde gayet ahlaklı ve masumdu.
kısa zamanda hayallerimin tamamını işgal eder hale gelmişti ki, o da ne! sevgilisinin arkadaşıyla yatan bir fahişeyi oynadığı bir filmi izledim, o'nu ilk çıplak görüşüm oldu. ardından defalarca ve defalarca daha... en son internette poposunu bir showman'a öptürdüğü sahneyi de görmemle artık bu aşk benim için bitmişti. masum bir aşkı kirletmişti charlize. o'nu asla affetmeyecektim. tabi ki bunlar lise dönemini yaşayan biri için son derece üzücü şeylerdi.
uzun bir süre "depresyon genç" olarak takıldıktan sonra bu durum yeni taşınan üst komşumuz nazan ablayı görmemle son buldu. o da başka bir hikaye tabiki. kocası ile beraber yaşadığımız üçlü durumlar felan... neyse sonra anlatırım artık. ehe, hadi görüşürük.