insanı aptallaştıran, küçücük şeylerle mutlu olmayı öğretendir.
bir saattir onun ders programına bakıp aptal aptal sırıtma sebebi olabilir mesela. haftanın ilk üç günü ikimizin de saat sabah dokuzda dersi varmış dersin ve sırıtmaya devam edersin.
Hayatta her insanın yaşaması gereken duygu. Olgunlaştırıyor insanı. Bazen güvenmeyi öğretiyor en güvenilmez denilen insana, bazen güvensizlik veriyor en güvenilir insana. Garip duygu tıpkı fakirlerin zenginlerle yer değiştirmesi gibi, tıpkı kıvanç tatlıtuğun kız, beren saatin erkek olması gibi. Tıpkı Şakirtin komünist, komünistin şakirt olması gibi. Eğer dünya aşık olsaydı dostlar, dünya da bu gibi şeyler olurdu. Eğer dünya aşık olsaydı, dünya alt üst olurdu. insan aşık oluyor herşey altüst oluyor. Dostların düşman, düşmanların dost oluyor adeta. sanki senin gözünün önünde duran şey senin dünyan. O olmasa koskoca uzay boşluğunda kaybolacakmışsın gibi. Gözlerinin içine baktığın zaman ağızdan mideye atılan endoskopi hortumu gibi gözünden kalbine kadar birşey gider o şeyin ne olduğunu bilmezsin ama o şeyin gidişini santim santim hissedersin. Aniden, hazırlıksız karşında gördüğün zaman çocukluğunda annen seni yıkarken tepene kaynar su döker ya aynen öyle olursun. Tependen aşağı kaynar su dökülmüş gibi... Sanki omuzlarının üzerine dünyanın bütün yüklerini koymuşlarda bacakların bu yükü kaldırmaya çalışıyormuş gibi titremeye başlar onu gördüğün anda. Geceleri, ondan haber alamadığın zamanda sanki dünyanın dert küpü senmişsinde herkesten daha dertliymişsin gibi gelir sana. o bir kere gülsün diye bin kere ağlarsın. Aşık olmak budur sözlük. Aşık olmak başkası gülsün diye ağlamaktır. Başkası yesin diye doymamaktır. Başkası mutlu olsun diye bırakmaktır... Başkası mutlu olsun diye sevdiğini, herşeyini sırf o istedi diye bırakmaktır. Koskoca buz dağlarından kıta büyüklüğünde buzulların kopması gibi yüreğinden birşeylerin kopmasıdır. O anda nuhun gemisi gibi, dümensiz deniz üstünde o yana buyana rüzgardan savrulmaktır. Aşık olmak yaralı olsanda, o yara ne kadar acıtsa da o yaranın iyileşmesini istememektir. Aşık olmak böyle birşeydir işte. Hem herkesin yaşaması gerekir hemde kimsenin yaşamaması. Hem insanı olgunlaştırır, hem insanı, olgunluğunu kullanamayacak kadar meşgul eder.
ilk olarak seversiniz birini, olmamıştır ayrılmışsınızdır, içinizde keşkeler doludur, yıllarca kalbiniz rezerve olur,günün birinde birine karşı bir şeyler hissedersiniz,yeni bir sayfa dersiniz, tüm mücadelenize rağmen bu sefer de başlamadan yenilirsiniz ya nasıl anlatsam ki, aslında anlatabilecek bir şey değil bu. düştükten sonra kalkmaya çalışırken bir daha düşmek adı bu
yok öyle aşk meşk. karşılıklı ego tatmini diye bir şey var alemde. partneri görürsün, için fıkır fıkır olur, kalp atışların hızlanır, vucudun her tarafına kan pompalanır, gözbebeklerin büyür, yalnız bir yer bulunur , öpüşmeye başlanır, sonra.. sonrası malum. iş biter aşk ta biter.. olay budur, şimdi dağılın.
sen tut git nerde tiyatrocu karakter var ona asık ol. belki de oldugunu san. nasıl bir kimyadır bu insandaki anlamadım ki, ne bulur bu iplemez kisilerde. sanırım genler cekiyor negatif olanı adına da aşk deniyor sonunda.
maşuğun aşığa bir muhabbeti olmazsa aşığa eziyet etmekten başka bir şey değildir. hele ki maşuk başka birine aşık olduğunu sanıyorsa ve sonunda ağlayarak acı gerçekle karşılaşırsa asıl aşığımız için durum daha bir vahimdir.
aşk boka batmaktır.. hem de öyle bir batmak ki ciğerlerinize kadar içinize dolmasıdır.. aşk; insanın kendi kendini bile bile, göz göre göre zombi yapmasıdır; gözlerine mil çekmesidir; kulaklarını dağlamasıdır.. aşk, kalbini alıp portakal sıkacağına koymak ve sıkma kolunu karşıdakine vermektir.. aşk; midenize zımpara kağıdı koymak, bulaşık teli yutmaktır.. aşk; tümüyle kırık cam dolu bir yokuşta, çırılçıplak bir şekilde saatlerce aşağı yuvarlanmaktır..
öyle içinizde kelebek melebek uçuşmaz; o sadece bir bahar kıpırtısıdır insanın yüreğindeki..
aşık olmak önemli değildir, ancak aşk olursanız aşkı bulabilirsiniz..
(bkz: #20918946)