amına koduğumun kelebekleri kanat çırpar midede. yüzünde deli sikmiş gibi dururken gelen bi gülüş, bir sırıtma. elinde olmadan tüm dikkatinin ona odaklanması.
not: ilk dakkadan eksileyen kişiye hitaben: kusura bakma demek zorundayım. lan ruhsuz pezevenk hiç mi aşık olmadın? saydıklarımın hiç biri mi başına gelmedi? kalbinin yerine motor mu taktırdın? ne yaptın lan.
yüzüne baktığım zaman konuşacak bir şey bulamayıp sadece susuyorsam aşık olmuşum demektir. çünkü hiçbir şey beni konuşmaktan alıkoyamaz, susacak kadar etkileyemez. boş boş bakıp susuyorsam iş bitmiştir, hani kelimeler kifayetsiz kalır ya öyle ..
ben her gece seçtiğim bir şarkı ile uyurum, bazen tavsiye şarkılar alırım. beğenmediğim şarkı ile asla uyumam ve o insanı kırmamak için beğenmiş numarası yapmam. bu şarkıyı sevmedim deyip konuyu kapatırım. eğer bir gün birinden tavsiye şarkı alırsam ve şarkıyı hiç beğenmesem bile onunla mışıl mışıl uyursam o insana aşık olmuşum demektir.
kafana doğru bir sıcaklık çıkar o kızı gördüğünde kalbinin atışını kulaklarında duyarsın içerden gelir ses. dünyanın en güzek duygusudur. Sonra yavaş yavaş geçer bunlar aşk biter ayrılırsınız. sonra başkası için atar o kalp
aşık olmayan halinizle kıyaslayarak, öncelikle bir farklılık görürsünüz sonra kıyaslamaya girişirsiniz, bakarsınız ki bir değişiklik var o zaman bu değişikliği sağlayan duyguyu merak edersiniz, işte merak etmeyin. o aşktır.
Cemal süreya nasıl anlamış bakalım ; *
aşktın sen kokundan bildim seni
bir ahırın içinde gezdirilmiş gül kokusu
taşıttan indin sonra da karşıya geçtin
elinde bir tuhaf çanta saçında soku
akıl almaz işleri şu zambakgillerin
sokakta bir sövgü gibi akıp gittin
gözlerin sonsuz uzun sonsuz çekikti
baksan uçtan uca çin seddini görebilirdin
yanındaki adam mutlaka kardeşindir
istanbul öyle ağırbaşlı bir kent değildir
aşktın sen gidişinden bildim seni
neye yarar sağduyuyu aşmazsa şiir
birbirimizi kucaklarken neye yarar
kucaklamıyorsak eski yeni sevgilileri
diyorum çoğunca evli kadınlar
bu yüzden ölü yıkayıcısıdırlar
bilir misin acaba ne demiş tilki
kişi bir anda nasıl çarpılıverir
kuliste yarasını saran bir soytarı gibi
giderek nasıl anlaşılmaz olur sözleri
ömer ki bir gölü balığı için değil
kamışı için vergilendirdiydi
ama değnek vurulurken zavallı uğruya
yüzüne ve neresine gelmesin derdi
selam size büyük durumlar doruk anlar
dağ görgüsü kazanır ağrıyı bir kez görse de kişi
marmaradan yirmi yılda çıkaramayacağı gerçeği
okyanusu beş dakika seyretmekle kavrar
belki de biraz geç rastladım sana
ama her şey geç gelmiyor mu yurdumuza
1929 buhranı bile geç gelmemiş miydi
eksikliğe mi alışmışız mutsuzluğa mı yoksa
bir ahırın içinde gezdirilmiş gül kokusu
ağır uykusu aldatılmış olanın
ve aldatanın delik-deşik uykusu
taşıttan indin sonra da karşıya geçtin
divan nâzım hikmet ikinci yeni
kaç gündür adını düşünüyorum
ne demiş uçurumda açan çiçek
yurdumsun ey uçurum