gözlerindeki eski ışıldama olmaz.
bir an nefes alamaz, dizlerinizi karnınıza çekip, hıçkırıklarla ağlarsınız.
sarılacak başka bir şey olmaz. dizlerinize sarılırsınız.
çocukça saf umutlar beslenemez artık.
siyah ve beyazın olduğu bu güçlü duygu, saflık ve masumiyeti besleyemez artık.
kötülerin rengini besler. siz beslersiniz, siyah güçlenir.
kalp taşla kaplanır, dış yüzey boya rengi siyah olur.
kalıp halindedir artık.
zor oldu, yaktı dağıttı ama öldü işte.
aşk öldü. başımız sağolsun. hiç umut yok mu? hayır. öldü.
umutların yeşermesi halinde kalbin dışındaki siyah renk değişmez. aşk ölür ama sonradan ellerinizde canlanan minik bir serçe gibi nefes almaya başlar. tekrar eski beyaz haline dönmesi zor olsa da, aşk ölür. aşk canlanır. aşk nefes alır. aşk son nefesini verir.
sade mı olmak istiyorsun, yücelmek mi istiyorsun öldür aşkı hadi, durma.
zavallılığını görmek için öldür aşkı.
belki insanlar zavallı gibi görünür gözüne.
belki dahi gibi hissedebilirsin kendini.
bırak allah aşkına.
insanüstüymüş, dünyaya hükmetmekmiş, peh!
karşınızdaki kişiye aşıksanız ve karşılığını almak yerine sizi kırıyorsa, hiçbir duygunuzun karşılığını alamıyorsanız artık gitme zamanınız gelmiştir canınızın yanmaması içinde, içinizdeki ona karşı olan aşkınızı öldürmeniz gerekir.
olmayacak şeydir. insan aşkı bir kez buldumu, onun varlığına bir defa şahitlik ettimi bırak öldürmeyi kolay kolay unutamaz. kişinin hatırlama derecesi ne olursa olsun, çaresiz bir derin istek halinde arzular ve özleyip durur. taa ki yeniden buluncaya, eğer bulmuşsa karşılık görünceye dek o kapının kendine açılmasını bekler.
varlığı, varoluş nedenini öldürmektir. üretimi durdurmak demektir. yeryüzündeki her şey aşkla varolmuştur. aşkı öldürmek demek; sonu hazırlamak demektir.