Yedi numara. Haydar ve armağanın askı. Daha güzel anlatan bir diziye rast gelinmemistir, çünkü en güzeli budur.
Not: başlığı yanlışlıkla dizi diye okumusum.
Aşk başlamadan güzel,
Kalplerde heyecan
Bakışlarda korku olduğu zaman güzel...
Birbirimize sezdirmemek için çırpınış,
Başkaları görmesin diye çabalayış,
Gözlerim gözlerinin mavisine değdiği zaman...
Aşk başlamadan güzel...
Ümit Yaşar OĞUZCAN
Lanet olsun, ne muazzam şey seni sevmek!
Sen benim aşkım,
sen benim kızım,
sen benim yoldaşım,
sen benim küçük annemsin.
Canım, bir tanem,
seni sevmeden önce dünyayı sevmesini bile bilmiyormuşum.
Bu şehir güzelse senin yüzünden,
bu elma tatlıysa senin yüzünden,
bu insan akıllıysa senin yüzünden...
o günün her saatinde saklanıyor,
sen yollara düşüp deli divane aramıyorsan;
o sana acıların en büyüğünü tattırıyor,
sen bundan en yüce hazzı duymuyorsan;
boşuna aldatma kendini,
onu sevmiyorsun demektir.
Elindeki içki kadehinde,
dudağındaki sigarada ,
okuduğun kitapta,
mırıldandığın şarkıda,
söylediğin şiirde,
gördüğün rüyada
ve yaşaman için
ciğerlerine doldurduğun havada
o yoksa;
Onun vazgeçilmezliğini anlamamışsan;
onu sevmiyorsun demektir.
Renkler onunla değerlenmiyorsa,
örneğin onsuz kırmızı kırmızılığının,
mavi maviliğinin farkında değilse,
beyaz yalnız o giydiği zaman
güzelliğini haykırmıyorsa,
sabahları onu görünceye kadar
güneş doğmuyorsa
ve onsuz gökyüzü geceleri
aya, yıldızlara
hasret değilse
onu sevmiyorsun demektir.
Sokakta gördüğün her yüzde
ondan birşeyler aramıyorsan,
güzel bir manzara,
hüzünlü bir musiki onu hatırlatmıyorsa,
uykudan uyandığın zaman
yaşamakta olduğundan önce
onu hatırlamıyorsan,
omuzlarına dökülmüş saçları,
bir sis perdesinin ardında
her zaman gülen,
ışık saçan gözleri
aklına gelmiyorsa,
durup durup avuçlarının
sıcaklığını özlemiyorsan;
Onu sevmiyorsun demektir.
Dünyada yaşıyan öteki insanların
senin için hala bir değeri varsa,
ona karşı tutumunu
toplumun köhne ve manasız
kurallarına göre ayarlıyorsan
ve açık açık
sanki var olduğunu haykırırcasına
sevgini söylemiyorsan;
Onu sevmiyorsun demektir.
Yok o senin için
herşeyden değerliyse,
gözünü yumduğun anda
onu görebiliyorsan,
o bütün şarkılarda,
bütün şiirlerde,
bütün resimlerde ise,
ona muhtaç olduğunu
söylemekten utanmıyorsan,
senin içten ve büyük sevgine
karşılık vermiyeceğinden
korkmuyorsan,
bütün bencil duygularından
sıyrılabilmişsen
onun için herşeyi,
ama herşeyi yapacak gücü
kendinde buluyorsan,
her hali sana
ayrı ayrı güzel geliyorsa,
karşısında kendini
bir çocuk gibi hissediyorsan,
istediği anda onun için
ölebileceksen,
onun için yaşıyorsan
ve yine onun için
bildiğin bilmediğin
bütün düşmanlıklara
karşı koyabileceksen,
o her geçen dakika
sende biraz daha büyüyorsa
ve kendi kendine bile
çok sevdiğini bütün
samimiyetinle,
inanmışlığınla
itiraf edebiliyorsan,
bir gün o seni hiç,
ama hiç sevmediğini söylese bile,
senin sevginde azalma olmayacaksa
ve ölünceye kadar onu aşkların
en ölümsüzü ile sevebileceksen;
işte o zaman
onu seviyorsun demektir.
O sana sevmeyi,
gerçek aşkı öğretti.
Sen onu hep sevecek
ve sevilmenin mutluluğunu tattıracaksın.
O, hiç sen olmasan bile,
seni bir parça sevmese bile...
Kimseye söyleme gidişini, ben söylemedim.
Elimde senin siparişin olmayan torbalarla geliyorum eve..
Ağlaya ağlaya öpüyorum yattığın yastığı yorganı
Sanki beni az önce yolcu etmişsin gibi çıkıyorum sokaklara..
Üst komşuya hava atarak, bi fiyaka bi görsen..
Ne garip bu insanlar!
Bütün mahalle, hatta alttaki bakkal bile seni geçen kasım öldü sanıyor...
Ne garip bu insanlar!
Hala her sabah bana selam veriliyor..
Sanki yaşıyormuşum gibi...
Çıktım, dolaştım. Ne zaman içsek seni dile getirmedim bile, arkadaşların sorunlarına ve onların çözümsüzlüklerine kalktı kadehler, ben sana içtim..
Bensiz içme..
Uyandım yanında; hemen öncesinde yastığa basılmış yüzünün yarısını kirpik uçlarından öptüm, dünyanın merkezi orasıydı. Gözünün altını öptüm, dudağım hala durur orada..
Bensiz uyuma..
Son defa;
Sesini duydum, kızgın kelimeler kırgın dudaklarından çıkıp yüzüme vurdu. Aşk sert vururdu.. Söyleyeceğin bir şey var mı ? dedin, sustum, donmuştum, hoşçakal diyemedim..
Kusura bakma..
Nasılsın?;
Çok zaman oldu, çok özledim seni. Dün ne yaptın, ondan önceki gün ve hafta, takvim ne kadar hızlı koşuyor değil mi. Geçti bizi, pardon..seni, beni..Üzgünüm, seni arayan bendim geçen gece, sesini duymak için, konuşmak istemeyeceğini düşündüm..
Özür dilerim..
Nasıl söylesem..
Kimseye ayrıldık diyemedim, soranlar oldu, susanlar oldu, bilip, bilmemeyi tercih edenler oldu,ben anlatamazdım, onlar anlayamazdı. Sustuk, haberin olsun..Bizim sokaktaki bütün kaldırım taşları, apartmanın önündeki bütün merdivenler seni çok özledi..
gerçekten..
Her şey yolunda mı ?
Yeni bir amaç buldun mu kendine, telefonunu yanında mı taşıyorsun hala, aramıyorum.. Açmıyorsun değil mi. Çiçeklere iyi bak, kirpik uçlarına, parmak içlerine ve terleyen avucuna, ben tutmuştum..
sıkı, hani demiştim ya..
El temasını kesmeyelim..
Ben;
Sakallarım uzadı biraz, kesmedim..Her şey yolunda değil, hiç bir şey yolunda değil, bazen hala seni özlerken buluyorum kendimi, o anlarda ikimizden de özür diliyorum. En iyi şarkıları dinliyorum. Dün sezen Aksu'dan sonra Orhan Gencebay çaldı, onu da dinledim. Güzeldi.. Farklı makamlardan hatırlamak seni. Bana aldığın T-shirti saklıyorum, belki yeniden giyerim sen gelince diye,diğerlerinin altında kaldı. Diş fırçan, parfümün bıraktığın gibi, iyiler. Bazen o kokuyu üzerime sıkıyorum, silah gibi..Uzattım, afedersin..
Bir "çünkü"sü yok bu kelimelerin, hala seviyorum..
Mem nelere gark olmadı zinin ateşi için
Ferhat dağı delmedimi Şirinin düşü için
Kusur ise her saniye her yerde seni anmak
Mecnun azmı yemin etti Leylanın başı için
Gözlerinin dokunduğu her mekan memleketim
Bakı verde uzamasın gurbetin esaretin
Ahmet Arif hasretinden prangalar eskitmiş
Beni böyle eskitense prangalı hasretin
Sana yine sana yandım Nesimi ile dün gece
Gözlerinle yüzüleyim bend olayım hallaca
Öyle hüküm duyurmuşlar Tanrılar divanında
Ha ben sana yollanmışım ha Muhammed miraca
cümle cihan güzellerin yüzlerine ben örsün
gözlerin balyozu oldu içerimdeki örsün
ruhumdaki fırtınalar merihi usandırır
Nuh'a haber eyleyinde gelsinde tufan görsün