ey,mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü,
kızkardeşimin gelinliği,şehidimin son örtüsü!
işık ışık, dalga dalga bayrağım,
senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.
sana benim gözümle bakmayanın
mezarını kazacağım.
seni selamlamadan uçan kuşun
yuvasını bozacağım.
dalgalandığın yerde ne korku, ne keder...
gölgende bana da, bana da yer ver !
sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar.
yurda ay yıldızın ışığı yeter.
savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün.
kızıllığında ısındık,
dağlardan çöllere düşürdüğü gün.
gölgene sığındık.
ey, şimdi süzgün, rüzgarlarda dalgalan;
barışın güvercini, savaşın kartalı...
yüksek yerlerde açan çiçeğim;
senin altında doğdum,
senin dibinde öleceğim.
tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim:
yer yüzünde yer beğen !
nereye dikilmek istersen,
söyle, seni oraya dikeyim !
Hepimiz mi yanıldık
aşk denilen olguda
saklasın herkes kalbini
sığınmaları bıraksın
sevdiğini söyleyen herkes
tutuklu şimdi bir yürekte, hala sorguda ...
Servet Afşar
şiir ne amk. kıza sarkan 3 kişiyi dövebilirmisin? aşkın bunla ölçülür mısrayla harfle değil. yoksa yazalım 500 sayfalık roman bir ömür kitleyelim hatunu varmı öyle.
Ne zaman kulağımı çınlatsan içimde bir çocuk uykusundan uyanır ,
emekleyerek
soluk soluğa kalbime dayanır
rengi külden bir rezillik
paçasından tutup atsan karanlığın orta yerine
yüz bin kere yüz yıkasan eline bulaşmış hayatları
alkış tutmak gibi zor tabut arkasından
gömdüğün derinliğe pay biçip aldığın nefesi
üflemek zor
çatısından alev almış siyah saçlarına
semaya kaldırılmış iki el arasından geçmesini bekler gibi
kendine damar bulup akması can suyunun
toprağın kerpiçe dönüşmesi
külliyen yalan
kan dolaşmaz vücutların dolaştığına bakma
ayaklarına hal hal izleri işlerken
gümüşün rengi değmez derine güneş kadar
bir gün bi yerde Aşk patlar kimse kaçmaz korkusundan
milyonlara bölünmüş parçaları saplanırken
şarapnel gibi vücuduna ,
Sen, biriktir hepsini
sakın telaşa verip ortalığa saçma ...
Servet Afşar
kader varsa benimki bu olsun
aşk masalsa gerçek olsun
aşk..
bağlanmış kökler gibi
hayat veren toprak gibi
tüm anneler gibi güçlü olsun
camdan sızan güneş gibi
gökte yıldızlar gibi
dolu hayatlar gibi sonsuz olsun ..
Vurgun yemiş misali gönlüm tutuldu aşka
Ciğerimden yanıyorum ben bu defa başka
Bu yangın benle ölünceye dek yaşasın varsın
Dünyanın o son günü sen beni arayacaksın
doymadım doyamadım sevmelere seni ben
Kimseyi koyamadım yerine yeniden
Saymadım sayamadım sensiz geçen yılları
Ne inkar ne itiraf bu yalnızca sitem
Zannetme bir gün geri dönmek değil niyetim
Hasrete teslim oldum asla gelmeyeceğim
Bu yangın benle ölünceye dek yaşasın varsın
Dünyanın o son günü sen beni arayacaksın..
"Ağlarım aklıma geldikçe gülüştüklerimiz".
Çiçekler, çiçekler, su verdim bu sabah çiçeklere
O gülün yüzü gülmüyor sensiz
O köklensin diye pencerede suya koyduğun devetabanı
Hepten hüzünlü bu günlerde
Gür ve çoşkun bir günışığı dadanmış pencereye
Masada tabaklar neşesiz
Koridor ıssız
Banyoda havlular yalnız
Mutfak dersen - derbeder ve pis
Çiti orda duruyor, ekmek kutusu boş
Vantilatör soluksuz
Halılar tozlu
Giysilerim gardropda ve şurda burda
Memo'nun oyuncak sepeti uykularda
Mavi gece lambası hevessiz
Kapı diyor ki açın beni kapayın beni
Perdeler gömlek değiştiren yılanlar gibi
Radyo desen sessiz
Tabure sandalyalardan çekiniyor
Küçük oda karanlık ve ıssız
Her şey seni bekliyor her şey gelmeni
içeri girmeni
Senin elinin değmesini
Gözünün dokunmasını
Ve her şey tekrarlıyor
Seni nice sevdiğimi.
Ben bütün hüzünleri denemişim kendimde.
Canımla besliyorum şu hüznün kuşlarını.
Bir bir denemişim bütün kelimeleri.
Yeni sözler buldum seni görmeyeli.
Kuliste yarasını saran soytarı gibi.
Seni görmeyeli kasketimi eğip üstüne acılarımın, sen yüzüne sürgün olduğum kadın, kardeşim olan gözlerini unutmadım.
Çık gel bir kez daha beni bozguna uğrat.
Sen tutar kendini incecik sevdirirdin.
Bir umuttun bir misillemeydin yalnızlığa.
Şanssızım diyemem kendi payıma.
Hain bir aşk bu kökü dışarda.
Olur böyle şeyler ara sıra.
Olur ara sıra.
C.S.
aşk
sen kocaman çöllerde bir kalabalık gibisin/ kocaman denizlerden ender bir balık gibisin/ bir ısıtır, bir üşütür, bir ağlatır, bir güldürür/ sen hem bir hastalık, hem de bir sağlık gibisin. özdemir asaf
ruhun mu ateş yoksa o gözler mi alevden
bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu
pervane olan kendini gizler mi alevden
sen istedin ondan bu gönül zorla tutuştu... *