bihter'in ne kadar hatası da olsa çektiği acının bu kadarını haketmediği dizi. güçlü fakat yenilmiş, gerçekten aşık bir kadının neler yapabileceğini gözler önüne serdi bu haftaki bölümü.
lan nihal biraz adama döndün o saçla. karınca z nihat ise bişeyler çakar umarım. bihter sen de önümüzdeki yüz yıl boyunca ağlama lütfen. altıma işedim gülmekten.
ay yapımın anlaşmasının bitmesi üzerine mayıs ayında biteceğini duyduğum dizilerden biridir.(yaprak dökümü ve hanımın çiftliği de mayısta bitecek olan dizilerdenmiş sadece duyum!)
bihterin ölüyorum diye ağlaması gerçekten benim yüreğimi burktu en iyi oyunculuklarından birini çıkarttı.bakalım firdevs hanım bu durum karşısında ne yapacak.
"ölüyorum anlasana" dediği an ailecek noluyo lan bu bihter mi diye şaşırıp kaldık. demek ki isteyince gerçekten güzel bir oyunculuk çıkarabiliyormuş.ama arkası pek hoş değil di ne biçim ağlamadır, o öyle. bir ara hırıldıyor boğuldu sandım.
dizinin yarısını izleyemememden dolayı bihterin neden bayrak gibi sallandığını bit türlü anlayamadığım dizi. yalnız bitherin ağlaması beni kesmedi biraz daha sürünmeli, acı çekmeli, aldatmanın bedeli yalnızca iki sümüklü göz yaşı olmamalı, ancak bither ölürse huzura ererim ben. ( ne kadar kin ve nefret doluymuşum lan )
behlül nihal ile aşk-ı memnuladı ama bihter bu durumdan pek memnun değil gibi... Yine her zamanki gibi eller cepte fakat kiminki kimin cebinde belli değil. Adı üstünde aşk-ı memnu işte... Alan memnu veren memnu.
4. geleneksel aşk ı memnu değerlendirmesinde hala omuz omuzayız. başlayalım efendim.
flashbacklerde olmasa bu dizi yürümeyecek, eski sahnelerden de gördüğümüz gibi, çok sevişgensin behlül benim hamster bile yıl içinde senin kadar çiftleşmiyor, bence sevişmezse ölecek hastalığına yakalandın, ama ani bir şokla iyileştirilebilirsin.
mesela dizinin abazan erkeklerinden olan, beşir, * çetin, küçük mastrübatör ve casusluk yapan parlak eski şöför'ün oynadığı, beşir'in doğaçlayıp yönettiği başyapıtta oynayabilirsin.
''o kadar samimiydi ki''
nihal, behlül ile aralarında geçen cinsel münasebeti bihter'e müjdelerken ''o kadar samimiydi ki'' dedi ailecek yarıldık. ya samimi olmasalardı;
- behlül çok iyisiniz.
+ teveccühünüz, bana bacaklarınızı bahşeder misiniz?
- tabii ki ne demek.
behlül kırmızı elbisenin içinden fışkıran göğüs kılların benim için başkaldırının simgesi oldu.
''ben atölyedeyim''
ednan'ım karın seni yeğeninle aldatıyor, üstelik aynı yeğenin kızınla mercimek pişiriyor.
sen hala ben atölyedeyim diyorsun, allah belanı versin o atölyeden çıkama hiç sen.
adnan, behlül ün eli yanlışlıkla eline değse ben atölyedeyim diyeceksin, yeğenine denecek en son lafı demiş olacaksın.
bihter artık parkta cilveleşen çiftleri izleyen tinercilere döndün. *
kırdığın ayna için de hiç üzülme, zira aynayı bok götürüyordu.
ayrıca yemekte giydiğin elbise frodo'nun elbisesinin içine giydiği zırha benziyordu, delikli havadar, almak lazım.
cemile'nin vedası sakız gibi uzatıldı, kız sanki askere giyor, alt tarafı matmazel'e gidiyor çalışmaya. üst tarafı aynı yerde duruyor.
üstad hilmi başladın yine kötülüğe virüs gibi yayılıyorsun ortama. hele kafandaki beyaz cisim favorimiz oldu, sırf sana benzemek için evde namaz takkesiyle dolaşan arkadaşlarım var benim. bu kadar fanatiklik fazla, hepsini dövmek istiyorum ama çok kişiler sözlük koloni oluşturmuşlar, hatta jean christophe grange yeni kitabını bu koloni üzerine yazacakmış.
son olarak, bihter haftada bir kürtaj girişiminde bulunuyorsun, eğer yine çocuğu aldırmadıysan sınavdan aa beklerken ag almış gibi olacağım.
o ağlama nasıldı öyle, geçen hafta seni dişi bruce dickinson ilan ettim ama gaza gelmişsin, bağırmaya çığırmaya başladın.
devam edersem haftaya operada şarkı söyleyeceksin **, o yüzden artık haftaya cebelleşmek üzere kaçıyorum.
bihter "onların mutluluğu beni öldürüyoo" die ağlarken oracıkta ruhunu teslim etse dahi acımam nası bi hırs biriktirdiysem artık içimde.bir sır gibi sakladım seni derken hayat çok güzeldi bihter hanım nooldu??yalnız bihterin "benim evliliğim biterse,senin parmağındaki yüzük de çıkar" lafını anlayamadım.firdevs çoktan ağına düşürmedi mi beyazı?(çetin özder-ne kadar beyaz bi adamsın)
götüme kaş göz çizsem berenden iyi ağlatırım. 12371 bölümdür ağlamayı beceremedi gitti. düzülme rolünü öğrendiği gibi üzülme rolü de yapsa artık azcık. walla ekranla arama yastık koyasım geliyor bu sahneleri gördükçe. neyse ki nebahatçiğim var.
dizi haftalardır nerdeyse gün gün ilerlerken peyker in bebeği çoktan kocaman olmuş. ne arada büyüdü anlamadık hatta teyzesi bile hala görmedi yeğenini.
bihter ölüyor nihal yanıyor..ya da adnan da yanıyor olabilir kadın eve döndü ama hortlak gibi.gencecik gelin aldın ama ne geçti eline be adnancım anca elin geçti..masum nihal şimdiye kadar hiçbir şey yaşamamışken nasıl oluyor da ufak bir öpücükle beraber istiyorum valla da billa da istiyorum behlülüüüm diyebiliyor..ne istediğinin farkındamıydı acaba neyse artık farkında geçmişler olsun diyoruz..
izlediğim tek dizi. neden ben de bilmiyorum. sanırım nebahat çehre ve beren saat etkisi. ama asıl merak duygusu ve tabiki entrika.
dün akşam izleyemedim. sadece son reklamına yetişip son on saniyesine baktım ve gözlerim doldu.
"anne ben ölüyorum" cümlesi ve annenin duruşu tek kelime ile mükemmeldi. uzun zamandır tv'de bu denli etkileyici bir sahne görmedim ben.
bence en azından bu ara sussunlar beren'e bok atanlar.
bihter ayna kırma sahnesinde ağlarken o çırpı bacaklarının üzerine düşüp, aha dedim sero getir terliği şunun ağzına ağzına vurayım.
sonra ''anne ben ölüyorum'' sahnesinde bir ağladı ki, lan madem böyle güzel rol yapıyorsun ağlayabiliyorsun, şunu her ağlama sahnesinde yapsana ya...
bak yapma demiyorum hobi olarak yine yap. *
lan bu firdevs hanımın sırtı ne kadar güzel ya, ana kızı son sahnede görenler görsel güzelliğin zevkini yaşamıştır.
beren saat' in ilk kez dün akşam gerçekten çok iyi rol yaparken izlendiği dizidir efenim. bakışlarıyla, ağlamasıyla, çekilen acıyı yansıtmasıyla helal olsun dedirtmiştir.
''ölüyorum anlasana... gözlerimin önünde birbirlerini seviyolar... ben işkenceler içinde kıvranırken onların mutluluğundan ölüyorum''
Kitap olarak dili her ne kadar ağır olsa da Halit Ziya Uşaklıgil'in Kanal D de yayımlanan bu diziyi görse kemiklerinin sızım sızım sızlayacağı bir dizidir...