şimdi onu oturduğu yerde hareketsiz bırakan dalgınlığı, kar tanelerinin helezonlar çizerek toprağa düşüşü gibi belirsizdi. Dinginliğin sarı vadilerinden aşağı kollarını açarak koşuyor, gökyüzünü kucaklıyordu.
Bütün bir hayatı kucaklamak, bir şeylere tutunup sarılmaktan daha anlamlıydı.
ve erkek o yasa kadar hissetmedigi bisey hissetti; en yakin arkadasi kamil e karsi icinde karsi koyamadigi garip bi his belki de askti bu...
hem yeni bi kitabin ilk cumlesi olur belki. su tarz kitaplara biraz marjinallik gelmeli dimi ama.
--spoiler--
Sonra ne mi oldu? Yaşlı adam kadını buldu, yüzüğü uzattı, kadın şöyle bi baktı, küçümserce.. aniden elinin tersiyle reddetti, yüzük yere düştü, adam perişan...
bitkin olan sanki bedeni değil de yüreğiydi. bu öykü de böyle bitti.