yeterli zaman aşımına uğradığı andır.
uzun zaman sonra tekrar görürsün, daha önce fark edemediğin bir çok eksi gözüne gözüne batar. ölüp bittiğin gülüşü bile itici gelmeye başlar. yücelttiğin karakteri yerlerde sürünür.
uğruna yıllarca ağladığın insanı o kadar uzak hissedersin ki kendine, evet dersin, aşk bitti.
mantığın sesinin artık çok çıkmaya başladığı andır. kabullenmenin en üst seviyesidir. mutluluk verir. yeniden doğmuş gibi hissettirir küçük küçük.
akla geldiğinde hıçkırıklar yada boğazda o düğümle yerini tebessüme bırakır. derin derin içletir, nefesler aldırır, oh dedirtir. üzerinizden koca bir yük attığınızı resmen hissettirir. geriye dönüş yoktur artık ileridesinizdir, önde.
eskiden hiç unutamadığınız en tatlı hatıralar, en küçük ayrıntılar yok olmaya başlar hafızanızda, bırakmışsınızdır çünki iplerinizi salmışsınızdır zihninizi... o ferahlıktan nasıbini hafızanızın belleğide alır elbet fakat bukez de önceden hiç hatırlanmayan sürekli bastırılan kötü hatıralar olumsuzluklar kendini su yüzeyine bırakıverir, tüm gerçekliğiyle... her gerçekle bir adım daha atarsınız ileriye...görüpte görmek istemediklerinizdir onlar taa eskiden... şimdi ise iyki varlar dediklerinizdir...
eskiden mutlu eden herşey yine mutlu etmeye başlar, yediğiniz çikolata, içtiğiniz kahve aynı tadı verir yine. eskiden önünden geçemediğiniz yerlerin daha güçlü dayanırsınız kapısına yeniden çizersiniz herşeyin şeklini bilinç altınıza... tek tek bakarsınız herşeye o ağaca, o duvara, o masaya farklı yeni bir gözle bakarsınız, sondur bu ama bilirsiniz acıtsada son kez acıtıcaktır. sonra, bitiyormuş nefes alınabiliyormuş gerçekten der, huzur bulursunuz. ve şimdi o boşalan kocaman boşluğun kendi kendine küçülüp öylece yok olmasını yada yerini başka bir sevginin doldurmasını bekler ama, takip etmezsiniz... sakin, huzurlu, kararlı...
...burada bahsedilen aşk mecazi yani aslında hiç gerçek olamamış aşktır. zira gerçek olamadığı için böyle bedel ödetmiştir. *
--spoiler--
Dünyanın fâni yüzüne karşı olan aşk-ı mecazî, eğer o âşık, o yüzün üstündeki zeval ve fenâ çirkinliğini görüp ondan yüzünü çevirse, bâki bir mahbup arasa, dünyanın pek güzel ve âyine-i esmâ-i ilâhiye ve mezraa-i âhiret olan iki diğer yüzüne bakmaya muvaffak olursa, o gayr-ı meşru mecazî aşk, o vakit aşk-ı hakikîye inkılâba yüz tutar
--spoiler--
Bunu anladığınız ve uyguladığınız an biter.
sanki saatlerdir tuttuğun tuvaleti yaptığın an kadar rahatlatıcı gelir adama. üzülmediğini artık her şeyin geçmişten ibaret olmadığını, daha yaşayacağın şeyler olduğunu anlarsın artık.
kollarını iki yana mı açarsın, ufacık bir tebessüm mü edersin kendi kendine, çılgınlar gibi bir parti mi verirsin bilmem ama özgürlüğü hissettiğin an olsa gerek.
yeni bir aşk acısının başlangıcına gebe bir andır, çok sürmez tekrar başlayacaktır o acı, yakıp kavuracaktır yine yürekleri, şair aşk acısının reçetesini şöyle dile getirir:
"aşk derdinin devası kabil-i derman değil
terk-i can derler bu derdin muteber dermanına."
reçeteyi uygulayıp uygulamamak acıyı çekene kalmıştır...
sevgilinin yokluğuna alışmaya başladığın andır.
fazla sürmez aslında sadece bir aldatmadır.
sevgiliyi hatırlatan her şarkı da, her şiir de hatta şarkıya, şiire gerek yok tek bir söz de bile geri gelir , yüreğinin orta yerine kuruluverir yine aşk acısı...
içinizde "ona" karşı duyguların tükendiği andır. zamanın aşık olunan kişiye olan,duyguların, zaafların üstesinden gelip süpürdüğü yok ettiği an da diyebiliriz.
artık bi başkası size hükmedemiyor olmuş, verdiği acılar, endişeleriniz azalmış, ardından bi hafiflik gelmiş, dolayısıyla ruhunuzda artık özgür kalmıştır...
bu zaman çerçevesinde, ilaç ne bir arkadaş, ne bir eş dost olmuş yine sadece ve sadece zaman olmuştur. zaman kimseyi dinlemediği gibi sizi de dinlememiş, akıp gitmiş, farkında olmadan o büyünün tılsımını kaybetmesine sebep olmuştur. öyle bi an gelirki; ben, bi zamanlar buna mı aşık mışım bu kadar? sorusunu bile kendinize yöneltmenize sebep olur zaman.
yıllar geçse uğruna acı çekilen çıkıp gelse, dönmek istese bile, zaman size şu cümleyi sarfettirir; "biz orada, o zamanda, o yerde güzeldik"
peki benim duygularıma ne oldu? hepsini zaman aldı, onda kaldı, o unutturdu, o, bastırdı,dindirdi,sardı, ve yine alıp, o götürdü. peki ya, bendeki o sana ne oldu? o, bitirdi de sen bittin oldu..
kısacası "jetonun düştüğü" andır. sözkonusu aşkın acısını çekersiniz, ancak acıyı çekme sebebiniz sadece sözkonusu aşkın bittiğinin farkına varamamanız ve sürekli kaybettiklerinizi düşünmenizdendir. hayatın bir şekilde devam ettiğini ve yanınıza bir şekilde kâr kalanları anladığınız an, işte bu andır.