üzülmeyeyim diye insanın kendisini kasmaması lazımdır.. acıyı da yaşamak gerekir.. acıdan kaçmaya çalışmakla geçebilecek bir durum değildir.. gerekirse bu yasın tutulması lazımdır.. başka türlü geçmeyecek bir durumdur.. birazda zaman gereklidir..
birçok insanın dediği gibi çivi çiviyi söker denilmeyecek olaydır.bunun yerine insan kendine dönmelidir.giden gitsin gittiği gibi bitsin,sen gideni değil giden seni kaybetsin. sil bastan baslıcan hayata sebnem ferahında dediği gibi .işine gücüne dostuna sığıncan. karsındakini seni kaybettiği için bin pişman etcen eger intikam istiyosan.ama üzülerek ona prim vermicen.
dışarıda sevecek, aşık oluncak milyonlarca kadın-erkek varken aşk acısı cekmek niye? gidenin yerini illaki dolduracak biri vardır koca dünyada. üstelik, bir öncekine deli divane aşıkken, yerine gelecek kişiye daha farklı, dingin, uslu ve derinden duyulacak engin bir duygu deposuna sahipse insan, muhteşem olacaktır. sevmeye, aşık olmaya devam yaşadıkca...
malzemeler:
derince bir kase,bir makas,bir kibrit(istege gore yerine çakmak),sevgiliyle olan fotograflar,hediyeler,bir banyo,bir sampuan,kizlar için bir kaç makyaj,erkekler için tras malzemesi ve jöle,bolca rock sarkisi (istege göre demet akalin'da denenebilir ama ilk önce doktorunuza bas vurun),bir kalem bir kagit,bir mezarlik yada yerine deniz kenari yada bulunamiyorsa eger her evde bulunan çöplük.
uygulama:
istege gore degisen sarkilar açilir (ben rock dedim çunku bende sakinlestirici etkisi var)
derince kaseyi önümüze aliyoruz bir kibrit yardimi ile fotograflari tek tek yakiyoruz (kendinizi begendiginiz fotograflari güzelce makas yardimi ile kesip alabilirsiniz),yanan fotograflar kasenin içine atilir.
ardindan hediyeler vs gibi gereksiz gereçler kesilir up ufalanir (yaninda kufur,hakaret serbesttir hinç soz konusudur)
ilik bir duş alinir,şampuanla saçlar 54354 kez yikanir
makyaj veya sakal trasi eylemi uygulanir.parfumler sıkılır,aynaya bakilip "heyyt bee muhtesemim,geri donusumumun serefine" denir
bir kagit kalemle sevgilinin olumsuz yonleri yazilir ve gerçekler bir kez daha gorulur.kagitin içine küller dökülür top haline getirilir ve bir mezarliga gomulur yada denize uçusturulur oda olmadi att çöpe gitsin garii.
yenemezsin. unutamazsın ki yenesin. zaman kavramını çoktan unutmalısın. zaman geçmiyor ki zamanı sayasın. acısı içinde ukte olur. başka da birşey olmaz onunla yaşamaya alışmalısın ey dost. sabırlı olmalısın sabrının taştığı zamanlarda bile sabır taşı gibi olmalısın. ne çatlamak ne kırılman lazım. umutla yaşayacaksın o tekme yediğin izi geçmiyecek ama umutlu olacaksın. belki belki diye ama umut içinde yüzmeyeceksin. her akşam içmeyeceksin. ama sarhoş olacaksın. zamana bırakmaya çalışacaksın o geçmeyen saatlerle boğuşacaksın.
umudu öldürmektir, başka bir yolu yoktur. eğer hala içinde umut saklıyorsan bu acı asla bitmez. hiçbir şey beklemeyeceksin. içinde hiç umut kırıntısı olmayacak. o zaman bu aşk acısı da biter. acı veren umuttur.
*Aşktan kurtulmanın ilk adımı, ayrılığın kabullenilmesidir.
*Birgün yaşadığın bu acıların biteceğine inanmak.
*Kavuşma,birleşme hayalleri kurulmamalıdır.
*Arkadaşlarla eski aşk hakkında konuşulmamalıdır,eski aşkı hatırlatacak şarkılar dinlenmemelidir.
*Eski aşka dair bütün resimler,mektuplar,hediyeler kaldırılmalıdır.
*Mümkün oldukça onu görmemek,ondan uzak kalınmalıdır.
*Çivi çivi söker diyip biten aşkın hemen ardından başka bir ilişkiye başlanılmamalıdır çünkü bu başka hayal kırıklıklarına ve üzüntülere yol açar aradan zaman geçmesini beklemeli ve zamanı geldiğinde yeni bir ilişkiye başlanılmalıdır.
acıdan hemen kurtulmaya çalışmamak aksine bunu ilk dönemde sindire sindire yaşamak. daha sonra hayatın devam ettiğinin bilincine varıp kendi merkezinize yerleştirdiğiniz kişinin artık olmadığını kabullenmek ve yeni uğraşlar edinmek. (örneğin; hiç okumadığınız yazarları okumak, şehrin bilmediğiniz semtleri arasında kaybolmak veya başka bir şey.) sizi melankolik seviyeye getiren şarkılar yerine klasik, new age, raggae gibi daha yumuşak türleri tercih etmek, sizi aşk acısından uzaklaştırmayı az da olsa başarabilen etkenler olucaktır.