Kelimerle tarif edemiyorum ama sanki böyle göğüs kafesimde ki bütün kemikler ciğerime batıyor, sanki biri elleriyle boğazımı sıkıyor, canım cidden yanıyor, haykırmak istiyorum haykıramıyorum. Düğümleniyor boğazımda. Yanımda kal, tam şuramda..
Zaman gibidir , nasil ki zaman meyveyi zamanla olgunlastirir , ask acisi da oyledir iste erkegi zamanla olgunlastirir
Ama zaman akmaya devam eder , olgunlasan meyve dalindan koparilmazsa once yere duser , sonra da curur , acilasir.Ask acisi ceken erkegin olgunlasma evresinden sonra da acisi devam ederse iste o zaman o erkek de once yere duser , dibi gorur ardindan da ici curur , acimasizlasir.
iste boyle garip bir seydir ask acisi , ayrica her erkegin basina mutlaka gelendir.
Aşk nedensiz sevmektir. Düşünürken bile beyninin içinde sana sancılar çektirir. Daha sonra o sancılar hançer olur kalbine saplanır. Ölene kadar ağlamak istersin gerçi yine bilirsin ağlasan bile acından zerre kımıldamayacağını. Aşk acısı böyledir işte.
Kalbinizin saat yönünün tersine doğru 360 derece ışık hızıyla dönmesidir.
O kadar değişti ki... Bu saatten sonra ona karşı tek duygum nefret. Kaç yüz sayfayı, sözleri ziyan etmişim. Her günüm, her saat, her dakikam heba olmuş. Kalbim boşuna atmış bunca ay. Boşuna acımış canım, boşuna ümitlenmişim. Her şey bitti...
sen sevmek nedir bilemezsin sen erkeksin.hayat sana güzel herşey de sizin serbest olma hakkınız var dedi. siz herşeyi yarım bırakıyorsunuz siz erkekler hep böylesiniz dedi. ona biraz olanlardan bahsettim. devlet haliç yerine senin içini temizlesin haksız mışım. dedi. en son duyduğumda tövbe etmiş önyargılı olmaya. sanırım namaza da başlar bu gidişle.
çekme diyeceğim ama çeken yine çekecek. başka bir şey çek mesela. film çek aynen. çünkü sen acı çekerken o çoktan başkaları tarafından çekilmiş olacak. çok çekişmeli bir durum yani. mesela şu an o düşündüğün kişi bir başkasıyla beraber yatıyor. bunu yüz kere düşün, olmadı tahtaya yaz ve onu iyice ezberle.
Adına "aşk acısı" denen, ayrılık sonrası yaşanan o süreçte çekilen ve insana kendini aciz hissettiren o "keriz" acısı, aslında yaşanan şeyin gerçekliğine olan saygıdandır.
Zira bir ilişkide ne yaşandığı, ilişkinin ciddiyeti, gerçekliği, Samimiyeti en iyi ayrıldıktan sonra anlaşılır. yaşanan aşk ne kadar büyükse, gerçekse ve samimiyse çekilen acı da o kadar büyük olur ve uzun sürer. Ve bu asla zorlama bir süreç değildir, tamamen eşyanın tabiatına ve hayatın gidişatına uygun olarak kişiden bağımsız bir şekilde kendi kendine sürer ve bir sabah aniden biter.
Biter evet, sana bu acı sonsuza kadar sürecekmiş gibi gelir, onu Asla unutamayacakmışsın gibi gelir, hayatında bir daha kimseyi sevemeyecekmişsin gibi gelir.
Ama biter.
Unutursun.
Ve seversin yeniden.
Onun gibi olur-olmaz, o kadar çok seversin-sevemezsin ayrı, ama yine aşık olursun.
Ve nice sonra hatırladığında o günleri, yüzüne ince bir tebessüm Çöker ve yaşadığın Aşkın acısını da Aslanlar gibi çekmenin verdiği huzuru duyarsın içinde.
uzun uzun anlatacağım zaman da belki gelir ama şimdilik kısa bir bilgi vereyim. Aşk acısı dediğiniz şey aynı dişi veya erkeğin beyninizdeki endorfin hormonu salgılatan bazı mekanizmaları sürekli çalıştırdığından ona karşı oluşan bağımlılığınız sonrası onsuz kaldığınızda başınıza gelen endorfin salgılayamama durumudur.
Maneviyatı henüz unutmamış insanların sessizce yaşadığı acıdır.
Her şey unutulur, ve her zaman senin çektiğin acıdan kat kat daha şiddetli acılar vardır çekilen dünyada. Tabi ki de.
Ama kaybettiğine sırf bedenen değil, ona ruhen de bağlanmış olan bir insan, ne derseniz deyin, öyle kolayca unutamaz.
Çare "yeni biri(leri)"nde arandıgı taktirde ise "daha kaç vücut gerekli, benim seni unutmama" vakasını yaşama olasılığı yüksektir.
Yaşlandıkça hafifleme olasılığı olsa bile, iyileşme ihtimali çok düşüktür.
Tabi belki de zamanla bıkıp/soguyup/tiksinip/kırılıp ayrılmadığınızdandır, hani elinizde olmadan kaybettiğiniz için hayata karşı kaldırılan bir isyan bayrağıdır aşk acısı.
sataşma var ama cevab veriyorum; aşk güzel bir şeydir acı veren bir şey değil, eğer bir aşk bitmesi gerekiyorsa bitmiştir ardından ajitasyona gerek yoktur, güzellikle yad edip, hafif bi gülümsemeyle sigaranın dumanını havaya üflemek kafidir. ağlamak, karalar bağlamak, salak salak buhranlara girmek ergenliktir. tekrar ediyorum: aşk faydasız ama güzel bir şeydir; güzel yaşayın. anlatabildim mi sevgili minik küçük?