her insan farklı olduğu gibi aşk acısını da herkes farklı yaşar.
ama herkes için tek bir çözümü vardır. o da zaman. bu zamanın uzunluğu ve kısalığı tamamen kişinin yaşam şekli, özgüveni ve yaşadığı ilişkinin yoğunluğuna göre değişebilir.
ortalama bir insan için bu evreler şu şekildedir.
ilk bir haftalık evrede genelde ne olduğunu anlayamazsınız. ayrılığınız iyi mi oldu kötü mü farkında değilsinizdir. koca bir boşluktur anlayacağınız. etrafa gülücükler saçarsınız ama içiniz kan ağlar.
ikinci evre özlemler ve duyguların tavan yaptığı dönemdir. onsuz naparım ben. hayatımın kadını veya erkeğiydi modlarında olursunuz. gece yatmak, sabah kalkmak istemezsiniz. gece ağlarsınız, uyanırsınız ağlarsınız, ne çok gözyaşım varmış diye hayret edersiniz. bu dönem aslında en tehlikeli dönemdir. çünkü haber bekleme, geri döner mi acaba diye sorgulamayla geçer. burada dikkat etmeniz gereken asla ama asla asla asla asla o kişiyle bağlantı kurmayın. msj, mail, telefon unutun. aslında en başta yapmanız gereken ona ait herşeyi yok edin fotoğraf, hediyeler telefon numarası hiç birşey kalmasın. onu hatırlatan bir şarkımı çaldı değiştirin. eğer mantığınız (kalbiniz değil) onunla beraber olsanız da olmayacağını biliyorsa unutmak için bunları yapmanız gerekiyor.
ilişkiyi sorgulama evresi de bu döneme denk gelir. önce kendinizi suçlarsınız. benim yüzümden oldu herşeyin sebebi benim dersiniz. sonra onu suçlarsınız onun hatasıydı o sebep oldu dersiniz sonra tekrar kendinizi suçlarsınız. en sonunda işin içinden çıkamaz ikimiz de hatalıyız deyip geçersiniz.
ilk başlarda içinizden bişey yapmak gelmez, gelmiyorsa zorlamayın çünkü her girdiğiniz ortamda onunla olursunuz kurtulamazsınız. evde oturun, istemiyorsanız çıkmayın çünkü mutlaka kendinizle kalıp bu acıyı yaşamanız gerekiyor tekrar güçlü olabilmek için. yok eğer ben geziyim yalnız kalmıyım diyorsanız sonradan daha fena patlıyor söyliyim. canın da yansa kalbin de acısa o sancılı dönemi yaşamak şart.
sonra ki evre; zaman geçer.. bir sabah uyanırsın pencereden dışarı bakarsın gökyüzü masmavidir güneş o kadar parlaktır ki ilk kez görüyor gibi bakarsın için huzur ve mutlulukla dolar bir anda. vay be dersin hayat baya güzelmiş. her saniye aklında olan insan aklına bile gelmemeye başlar kendine şaşırırsın bugün hiç düşünmedim tamam dersin artık iyileşiyorum kendini takdir edersin.
sonra sonra.. * bir gün bir bakarsın bir çift el uzanıyor sana doğru..
önce tutmak istemezsin korkarsın tekrar yaralanmaktan aynı şeyleri yaşamaktan korkarsın. ama o eller ısrarla ve inatla sana uzanmaya devam eder. ve sonra sende uzatırsın ellerini uzattığın anda sımsıkı tutar, gözlerinin ta en içine bakar ve gülümser.
bilirsin ki sen bırakmadan, o eller asla seni bırakmayacaktır.
bazıları sanar ki sevip de sevilmemektir aşk acısı.
değil ki , şu an anlıyorum değil. köpek gibi seversin mesela , oda sever. öyle seversin ki , öyle körsündür ki onun dışındaki herşeye , öyle körü körüne bağlısındır ki , sadece onu görürsün. anlamazsın adım adım da olsa , bir adım da olsa uzaklaştığını yanından. sen neleri göze alırsın onun için , neleri aşarsın da o ? hani bir aynaya bakarsınız , ikiniz beraber. o size bakar , sen O'na bakarsın sadece.kendini bile görmez gözün. kendine bile bakmazsın , aptallığını , salaklığını görmezsin, farkına varmazsın. o gider , yalnız kalınca aynayla, kendinle baş başa kalınca görürsün. aslında hataların vardır. çok seversin mesela. hani yaptığın bi şakaya abartma der ya , abartmışsındır evet. sevmeyi abartmışsındır. içindeki O'nu abartmışsındır. acır canın. önce göğüs kafesinden başlar acımaya , boğazın düğümlenir , sesin çıkmaz. aşk acısıdır işte. sevip de sevilmemekten çok , çok sevip de az sevilmek koyar insana.
uyuduğunda bilinçaltın sana rüyalarında sürekli onu gösterir, nefes nefese, panik halinde uyanırsın. uyumak istersin tekrar, gözlerini kaparsın, onun imgesi çıkar aklına hep. uyuyamazsın da o saatten sonra zaten. gecenin sessizliğinde sessizce ağlarsın. bok gibi bi şeydir aşk acısı.
olmayan şeydir. aşk acısı yoktur. aşkın acısı olmaz ki. aşk güzel şeydir. mutluluktur, heyecandır, güne erken başlayıp, geç bitirmektir.
aşkta acı varsa o zaten aşk değildir. hırstır. ki bu da yer bitirir adamı.
acısı olan şey ayrılıktır.. her ayrılık insanoğluna koyar. sevgiliden ayrılmakta, anadan babadan ayrılmakta. işten ayrılmak bile koyar.
velhasıl acı iyi şeydir. büyütür. sezen ablamızın dediği gibi acıdan geçmeyen şarkılar biraz eksiktir.. acıdan geçmeyen insan da biraz korkaktır..
aşk acısı çekmeyen bir insan tam olarak olgunlaşmış sayılmaz, çekin, dibine kadar yaşayın.
seninle olduğum her an benim için zamanın nasıl geçtiğini anlayamadığım zamanlardı. senle yaşarken o kadar memnun ve mutluydum ki, gençleşiyordum, ömrüm uzuyordu, saçlarım daha güçlü çıkıyordu, sağlığım yerindeydi. iyi bir insandım. insanlara güvenmeyi tercih ederdim kendimi uzaklaştırmazdım toplumdan.
bokuna bile aşıktım. bir insan bu kadar güzel sıçamaz. ciddi diyorum.
sonra bir anda bitti, bokun bile kalmadı geriye.
seni aramadım, ulaşmadım sana. hiç de denemedim, senden haber almak istemedim hiç de istemedim hem de.
deniz kokusunu çektim içine, yalanlardan kurtuldum.
kendimi kandırmaktan vazgeçtim.
en sonunda da unutmaya başladım seni sevgili.
unutacağım. çünkü yedirdim seni içime, homojenize ettim. artık tamamen içimdesin hep benimle olduğun için artık eksikliğini hissetmiyorum.
Acının karın bölgesinden vurduğu şeklidir. Öyle bir vurur ki elinizi uzatsanız dokunabilecekmişsiniz gibi gelir. Yemek yiyemezsiniz, sıvı şeyler tüketirsiniz sonra kusarak onuda bünyeden atıp rahatlamaya çalışırsınız. Sürekli sigara içersiniz, uyuyamazsınız, uğruna bu kadar acı çektiğiniz kişinin şu saatlerde ne yapıyo olduğunu düşünürsünüz. Nasıl böylesine çabuk sizden vazgeçtiğini düşünüp gözleriniz dolar bu böyle devam eder 3 - 4 hafta. Acı azalarak devam eder bu süreç sonrasında. Yaklaşık altı ay sonraysa yüzsüzce yeniden aşık olabileceğinizi düşünürsünüz. Bazı insanlar bunu gerçekten başarabilir. Burda en önemlisi 3-4 haftayı zararsız atlatabilmek. Sakin olun. Sakin olalım...
bir zamanlar sekiz yıl çektiğim şeydir...onu artık çekmemem iyi mi?şimdi bir başka acıdayım ...bir göz için, birinin gözleri için neler neler çektiğim..
böyle bir acı yoktur diyenlere gülerim hiç aşık olmamamışlardır. bal gibide pardon bal tatlıdır kırmızı biber gibide acıdır insanın içi yanar resmen kış gününde bile kavrulursunuz o aklınıza düşünce kıpkırmızı olursunuz bildiğiniz acı çekersiniz ya öyle böyle değil gözlerden yaşlar akar, o yangını söndürmek için ama nafile oda tuzludur bir kez daha acıtır kalbinizi ağlarken
aşk acısı çok tuhaf ya. adı üstünde bildiğin acı işte. elinde, kolunda, bacağında değil ama nerde olduğunu bilmediğin bir yerlerden canın acıyor. hasta değilsin ama için acıyor. gerçekten yorgunsun, bitkinsin. gerçekten ızdırap çekmektesin ama görünürde bir şey yok işte. marul doğrarken elini kessen daha çok ilgi görürsün. ama aşk acısı denince olanlar "boşver"mekten öteye gidemiyor. o derece soyut, o derece diğer insanlara uzak bir acı ama acı işte. adı üstünde. ama ben neyin var dediklerinde bundan bahsetmeye korkuyorum. hep aynı şeyler, unutursun, başkası da var, her yer onlarda dolu... sevgililiğe dair yaptığım her giriş cümlesi dinleyenin suratında bir amaan ifadesi oluşturuyor. hayır yani senle de gitmişiz bir yerlere defalarca, sen bile alışmışsındır belki ona. ben nasıl pat diye unutayım. işte şurda yazarken bile insanlar ne düşünüyor kimblir ya. ciddiye alın artık bu da bir acı. acı lan "acı".
tek çare zaman ve beklemek derler ama işe yaramaz. beklersin beklersin dinmez. düşünmeni engeller, hayatı zorlaştırır. aslında söylenecek çok şey var ama lakin hiç bir şeyin eskisi kadar olmayacağı kesindir. her zaman bir yara olarak kalacaktır. artık binde bir rastlanan bir durum. genellikle olgun kişilerin yaşadıkları bir acı.