yaşanmışlıkların ardında helak olmamak lazım. düşüncelerinizde kaybolmaya izin vermeyin. aşk denilen bu kimyasal durum iki kişiliktir. iki tarafta aynı oranda hislere sahip değilse ve bu yüzden bitmiş ise bir birliktelik, demek ki ortada aşk kalmamıştır. bu durumda ortada aşk acısı da kalmamalıdır.
eğer biraz mantıklı düşünüp, yaşamın devam edeceği gerçeği ile yüzleşebilir ve beyninize hükmedebilirseniz aslında bu acıyı kendinizin yarattığının ve yokmuş gibi davranmanın elinizde olduğunun farkına varabilirsiniz. kolay değildir ama imkansızda değidir. bencil yada duygu yoksunu olmak demek değildir bu sadece mantıklı olmak ve kendini sevmektir. zira insanın başına gelebilecek bir dolu kötü hadisenin içinde aşk acısı vız gelip tırıs gitmelidir. hayat güzel, yaşamaya değer. her zaman yeni yelkenler kendini yürütecek bir rüzgar bulucaktır.
Bahsedilen ciddi bir aşk acısıysa öncelikli olarak son derece depresif bir süreç yaşanır. ilerleyen aşamada kişiye, özleminin derecesine ve çekilen acıya paralel olarak bu depresyon daha da şiddetlenebilir. çok uzun bir süre alkolle dost, gecelerle kanka olunur. Vücut direncini yitirir. Yüzünüzdeki çizgilerde artma başlar, yüzünüzün şekli bile değişir. Metabolizmanız garip tepkiler vermeye başlar. Derken, bilinciniz size hala nefes aldığınızı hatırlatır. Yaşamak zorunda olduğunuz gerçeği bir şekilde tarafınızdan kabullenilir ve yavaş yavaş normale dönülmeye başlar.
Tavsiyem şudur ki, bu süreci iliklerine kadar yaşamış bir adam olarak söylüyorum, kendinize ciddi meşgaleler bulun. Erkekler için işe motive olma mesela, hem bu depresyonu atlatmada hem de iş hayatları açısından olumlu sonuçlar doğurur. Sinema, müzik, tiyatro ne varsa ilginizi çeken, çok daha yakından ilgilenin. Ayrildiginiz sevgilinizi düşünmekten sizi uzaklaştıracak ne varsa yapın. Yukarıda yazdıklarım cidden olumlu netice veriyor.
Bir aşk için yapabileceğin her şeyi yaptığına inanıyorsan ve buna rağmen hala yalnızsan, için rahat olsun. Giden zaten gitmeyi kafasına koymuştur ve yaptıkların onun dudağında hafif bir gülümseme yaratmaktan başka hiçbir işe yaramayacaktır. Sen kendini paralarken o her zaman bahaneler bulmaya hazırdır. Hani ağzınla kuş tutsan ''Bu kuşun kanadı neden beyaz değil diye bir soruyla bile karşılaşabilirsin... iki ucu keskin bıçaktır bu işin. Yaptıklarınla değil yapmadıklarınla yargılanırsın her zaman. Bu mahkemede hafifletici sebepler yoktur. iyi halin cezanda indirim sağlamaz. Sen, ''Ama senin için şunu yaptım'' derken o, ''şunu yapmadın'' diye cevap verecektir.
Ve ne söylersen karşılığında mutlaka başka bir iddiayla karşılaşacaksındır. Üzülme, sen aşkı yaşanması gerektiği gibi yaşadın. Özledin, içtin, ağladın, güldün, şarkılar söyledin, düşündün, şiirler yazdın. ''Peki o ne yaptı'' deme. Herkes kendinden sorumludur aşkta. Sen aşkını doya doya yaşarken o kendine engeller koyuyorsa bu onun sorunu. Bir insan eksik yaşıyorsa, ve bu eksikliği bildiği halde tamamlamak için uğraşmıyorsa sen ne yapabilirsin ki onun için HAYATI ISKALAMA LÜKSÜN YOK SENiN. Onun varsa, bırak o lüksü sonuna kadar yaşasın. Her zamanki gibi yaşayacaksın sen. ''Acılara tutunarak'' yaşamayı öğreneli çok oldu. Hem ne olmuş yani, yalnızlık o kadar da kötü bir şey değil. Sen mutluluğu hiçbir zaman bir tek kişiye bağlamadın ki...
zordur bu konu hakkında tavsiye vermek çünkü kafada bitirmek öyle kolay değildir, unutmak kolay değildir. ** ama hayat devam ediyor, bir şekilde unutmamız lazım - ki kafayı dağıttıktan sonra unutuluyor zaten kendi hayatına bakıyorsun.
benim uyguladığım bir iki şeyi söyleyeyim size, belki işinize yarar:
* eve tıkılı kalıp saatlerce fotoğraflara, mesajlara, hediyelere bakıp zırıl zırıl ağlamayın. yalnız kalmayın; eğlenceli, sizi güldürebilen, kafanızı dağıtabilecek arkadaşlarınızla takılın.
* anlatmak istiyorsanız anlatın. çevrenizde mutlaka güzin abla tipli biri ya da "kanka boşver sana layık değilmiş" diyecek biri vardır. büyük ihtimal size suç bulmayıp hep sevgilinizi kötüler, siz de rahatlarsınız.
* alkol almayın, bir boka yaramıyor. gelip geçici onun kafayı dağıttırması...
* "ama onlar bizim burcu'yla / berke'yle anılarımız hüüüü" demeyin. ne kadar fotoğraf, kıyafet, eşya, bok püsür artık ne varsa yollayın çöpe gitsin. acı çektiriyor sana yani, evde durmasın onlar.
* aşk acısı, ayrılıkla ilgili olan müzikler dinleyip iyice bunalım olmayın. o konularla ilgili film de izlemeyin.
* ve en önemlisi, yeni bir başlangıç yapın. yeni birini bulun. size kız/erkek mi yok? belki ondan daha iyisi çıkar karşınıza.