bir gece klubüne gidin geberene kadar içip dans edin. emin olun o acıdan gram eser kalmayacaktır. yok aga bana göre değil gece hayatı diyorsanız alın bi 70'lik sabaha kadar, kusana kadar için arkadaşlarınızla. bu sefer de içki bana göre değil diyorsanız bir spor salonuna gidin ve kum torbasını elleriniz kanayana kadar yumruklayın (eldivenli veya eldivensiz orası size kalmış). bütün stresinizi attıktan sonra sıcak bir duş alın ve vurun kafayı yatın.
yok bunlardan hiçbirini yapamıyorsanız ve aldatma yüzünden çekiyorsanız bu acıyı, önceden de söylendiği gibi sevişin. umarsızca hiçbirşeyi düşünmeden.
ama herşeyden önemlisi hiçbir zaman 'dön' demeyin. özleminden geberseniz bile içinizde saklayın herşeyi ve asla dışa vurmayın. vurmayın ki güçsüz duruma düşmeyin. dünyada milyarlarca insan var. bir gün biri çıkıp gelip kalbinize taht kuracak elbet. o anı sabırla bekleyin. kazanan siz olacaksınız.
bu işin tavsiyesi falan yoktur o acıyı çekeceksin. olgunlaşmayı becerirsen acının da bi kıymeti var. Ha benim gibi dersen hayatımı piç etti böyle gelmiş böyle gider diye, dört duvar dostun olur. Çektiğin acıyı yara bandıyla tedavi etmeye çalışırsan da hepten bitersin. En iyisi herşeyi kabul edip ailene arkadaşların yoğunlaşmak, çareyi de ilaçlarda aramamak. Ben ettim siz etmeyin. Eğer ki bişey yapacaksanız geçmişinize notlar düşün bol bol yazın bi yerlere. En azından hafifler.
Geçirmeye çalışmak gibi abuk sabuk şeyler yapmayın.
Kendi kendinize acının dozunu da arttırmayın.
sade, derin ve içten yaşayın.
Ama mutlaka yaşayın, sonra da vedalaşın.
Bunu da yaşamanız gerekiyor unutmayın ayrılık da bi süreçtir.
Yalnız kalmayın, sosyal olun, yabancı ve hareketli müzik dinleyin, resimlerine bakmayın, size onu hatırlatacak şeyleri gözönünden kaldırın veya atın, onu hatırladığınızı fark ettiğiniz anda aklınızı oyalayacak başka birşey bulun. Aslında bunlar acıdan kurtulmak için başvurulan yöntemlerdir fakat ben gâyet tecrübeli bir insanım ve bu tavsiyelerimi daha da dikkatli okuyun:
acı çekmekten korkmayın. Eğer bir şeyler yaşıyorsanız içinizde bunu doya doya, hakkıyla yaşayın, yani acıya engel olmayın, yaşayın o acıyı, hissedin. Fakat içki içmek gibi size zarar verici şeylerden uzak durun. E sonuçta o acıyı yaşatan kişi elin kızı/oğlu; umrunda bile olmaz, maruz kaldığın zarar senin gibi kıymetli bir insana ve seni sevenlere zarar verir. Seni seven, senin yanında olan, kıymetini bilen insanlar vardır etrafta mutlaka. Onların samimi bakan gözlerinin içine bak. Kendi değerinizi hissedin ve giden kişinin zaten hiçbir zaman sizin olmadığını, asla da olmayacağını anlayın. Sonuçta bir gün herkes gider ve herkes özgürdür. Sizin yanınızda bulunmayı kendi tercih eden ve bununla mutlu olan bir insan bulacaksınız elbette ve onun kıymetini de siz bilmezsiniz belki de. Bilin işte o kıymeti. Fırsatları kaçırmayın. Eskisini unutmak için yeni bir yara bandı aramayın asla. Unutmayın, ne yaşattıysanız onu yaşayacaksınız bir gün.
Aslında sevmek önemli, aşk önemli fakat aşkının, sevdiğinin yanında olmak, ona dokunmak o kadar da önemli değil. iyi ve mutlu olması daha önemli değil midir? Buna cevabın bir "hayır" ise sen ne sevmişsin, ne de aşıksın. Sadece egosunu tatmin edememiş veya sadece bağlanmış, alışmış bir insansın. Seni istemediği için zoruna gitmiş olabilir. Yeterince yanında olmadığı için tatmin olmamış da olabilirsin. işte bunlara dikkat etmelisin. Gerçekten sevgi mi yoksa bencillik mi? Nedir?
Sevgili o kadar da önemli değil. Bakmayın bu kendi kapasitesini zorlayan balonun heybetine. Kanmayın. Hayatta senden ve seni sevenlerden daha kıymetli bir şey yoktur. Git biraz kendine ve insanlığa hayırlı birşeyler yap. Bırak karşı cinsden de mahrum kal yani ne olmuş? Sanki herşeye sahipsin de bir "o" eksikmiş gibi davranma.
Önüne, kendi yoluna bak. Nasıl daha iyi olurum da daha iyilerine layık olurum diye düşün. Daha hayırlı şeyler olacağını unutma.
Kısaca, çok şaapma ya. Olur öyle şeyler. Yaşayarak öğren ve bu öğretinin kıymetini bil. Sağlıcakla kal.
ihtiyacı
olan yazarlara verilecek tavsiyelerdir.
Çözüm: Telefonu elinizden bırakın önce. bilgisayar açıksa kapatın.
mutfağa gidin. çok az tatlı bir şey atın ağzınıza. (abartmayın saat
malum) susatsın ama. sonra kocaman bardak su için ohh. yazarken susadım,
belki de en başından beri canım su istiyo neyse konumuz bu değil.
sıcacık yatağnıza yatın.
Dezavantaj: çişiniz gelebilir, bozulabilir.
Alternatif çözüm: illa ağlıcam diyorsanız çok pis ağlayın dökün içinizi
şarkılarla uzatmayın, acı çektirmeyin. rahatlayınca uyku gelir zaten.
Not: sabaha kadar işe yarayacak çözümlerdir.
beyninizi sevin, ona özen gösterin (hatta arada ona küçük süprizler yapın mesela pazıl falan çözün ya da güzel bi kitap okuyun olmadı sudoku çözün işte ne bileyim) o zaman böyle mallıklara düşmezsiniz.
not: en önemlisini unuttum "düşünün" beyni taze tutan en elzem şeydir zira.
bak güzel kardeşim. Nba ligine bahis oynarım sürekli. Bugün yüklü bir miktarda para bastım. toplamda 203 sayı üstü atarlar dedim, maçın bitimine 4 dakika kala 99-101 giden maçta 3 sayı lazımdı ve 4 dakikada 3 sayı olmadı. düşünebiliyor musun? Basketbol bilmiyorsan şöyle izah edeyim, en azından amerikan basketbolu için Bu milyonda bir görülen hastalığa yakalanmakla eş değer. Bir insanın götüne mucize ancak bu şekilde saplanabilirdi. 4 dakikada 3 sayı olmadı ve ben şu anda afedersin ama senin çektiğin acıya götümle gülerim.
Yukarıda biraz keskin çıkışlar yaptığım doğrudur ancak insanlara fazla anlamlar yüklemekten vazgeçin. Seninle değilse bırak gitsin, yağmurları sev, kitapları sev, hayvanlara yardım et, ormanları sev. Veya gel ortak bi iddaa kuponu yapalım Git başka bir şeylere ilgi duy.
