Eninde sonunda, bir şekilde bitecek.
Her şey biter. Hiçbir şey sonsuza kadar sürmez.
Ucunda ölüm yok ya. Hem her şeyin bir iyi bir de kötü tarafı vardır.
kişinin bulunduğu mekanları tercih etmeyin.
belkiler ile kendinizi sokaklara atmayın.
sırf onun bir uğraşı diye (müzik, yazarlık, resim, fotoğraf vb.) sizde uğraş haline getirmeyin.
onun çevresine girmekten vazgeçin.
kişiye dair elinizde ne varsa silin atın.
zihninizi boşaltın.
bir süre müzik dinlemeyin, duygu yüklü filmler izlemeyin.
ailenizle zaman geçirin.
uzun süredir görüşmediğiniz ortak olmayan tüm arkadaşlarınızı arayın.
malasef yeni bir aşka öyle cart diye başlanamadığından tavsiyelerden birincisi tamamen yanlış bunun adı aşk hoşlanmak, sevmek veya öylesine bir ilişki değil ki onun yerine hemen yenisini bulup yerleştiresin.
ikinci öneriye gelince zaten şarkıya felan gerek yok kendi şarkın kafanın içinde durmadan uğuldar.
diğer önerilerse yapabilecekler için yararlı olabilir.
sonuna kadar yaşayın acınızı, insanı olgunlaştırıyor. buna kendiniz bile şaşıracaksınız. ayrıca o takınılan tavır dışarıdan "vayy çok cool" olarak algılanabilir. dozajı artırıp loser durumunada düşmeyin tabi.
aşkı nasıl yaşanıyorsa acısı da öyle çekilmelidir. Eğer acısı çekilmeyip bastırılırsa heryeni birliktelikte süyüzüne çıkar ve katlanarak devame sip derin yaralar bırakır. Hiç kasmaya gerek yok.. ağlayacaksın, anlatacaksın, susacaksın, yemeyeceksini içmeyeceksin, gurursuz davranacaksın ama bir gün geçecek...
enkazda kıpırdanıp, üzerindeki tozları silkeleyerek şöyle bir kalkmayı denedi küllerin arasından. tam sırtına gelmiş öyle büyük bir beton parçası wardı ki kollarındaki kasların yırtılırcasına zorlandığını hissetti, titreyerek oynattı yerinden beton parçasını ve savurdu üzerinden.
şöyle bir baktı etrafına yapmaya uğraştığı günlerce aylarca göz nuru ile emek harcayarak yarattığı mimari yerle yeksan olmuştu.dıştan gelecek saldırılara karşı tüm koruma sistemlerini düşünmüştü ama hiç düşünemedi böylesi büyük bir yıkımın içerden kendinden dediği birinden olacağını.
artık sırtındaki dik duruşu bile korumakta zorlanırken tekrar baştan başlama fikri litrelerce votkayı tek dikişte içmek gibi yakıyordu yemek borusunu.
toparlanmalıydı.
yapılacak çok işi vardı.
bunu bir başkası için tekrar yaparmıydı.
asla dedi. ama bu kendine söylediği ilk yalan değildi.
burada ne yazılırsa yazılsın, aşık olan insan yine içinden geldiği gibi davranmaya devam edecektir. ki zaten, onu aşk yapan da budur. yoksa, kendine ve öncelikle yüreğine söz geçirmek öyle kolay bir iş değildir ki... beynin aramak istemiyorum, aramamalıyım diye kendini istediği kadar şartlasın, kendini 2 dakika sonra onu ararken bulacaksın. bu böyledir. acı çekmekte bu işin diken kısmıdır...
özetle: hiç bir güzellik, kötü yanı olmadan; senin canını acıtmadan, ele geçmez.
aşk acısı zamanla geçer. ben ki eski sevgilimin benden ayrılıp evlenmesi yüzünden bu acıyı çekmeye maruz bırakılmama rağmen geçen 2yıllık zamandan sonra evet yeniden doğmuş gibiyim. çok can yakar ama çekilmelidir bu acı. nasıl yaşandı ise aşk herşey iyi giderken bir problem yoksa bittikten sonra acısıda mutluluğu gibi doya doya yaşanmalıdır. bu acı çekme evresinde asla acıyı yada acı çektireni unutmak için gidip bir başkasıyla çıkılmamalıdır.