ama çivi çiviyi falan sökmez, siz ya yeni bir yol çizin ya da yolunuzu degiştirin ama yalnız yürüyün.
bir de çalışın, içinizdeki aşkın yönünü degiştirin , işinize aşık olun mesela, bir fikre aşık olun, müthiş yazarlar var onlara aşık olun, ben kahveyı seçtim mesela , kahve zevkimi bir erkegi sevme düşüncesi mahvedemez.
ütopik milyonlarca şey var işte, en özgür oldugunuz yer kafanızın içi, uçurun kendinizi.
ha bir de ayetlere, şems neyi aradıgını ararken bir ayete tutulmuş, o günden sonra muhammed şems olmuş.
sanıyorum ki çözümü gayet basittir şöyle ki: soğuktan donanı buzla ovarlarmış eskiler. yani demem o ki gidin başka bir kezbana ya da ibişe yazılın derdinizin %60' ı geçecektir. kalanı da size kalmış.
zamanla, insan sıkıntılı anlarda acılarının hiç dinmeyeceğini, onu hiç unutamayacağını zanneder. Lakin Rabb'imiz kulu daha fazla üzülmesin diye "unutma" nimetini onun kalbine yavaş yavaş döker, gün olur acılar damla damla erir, yok oluverir. Hiç mutlu olamayacağını sanan insan güler, gezer, eğlenir.
dışarıdaki yaralara karşı bebanten içerideki yaralara karşı yeni rakıyla. yaranın derinliği rakının sekliği kadar, aşk acısı seni ziktiği kadardır. her yeldeğirmeni yellenir be don kişot. her yara geçer be al paçino her yara sıkar feys.
not: feysim yok. gassaraylıyım ve balinalar ölmesin.
eğer kız iseniz boku yediniz. bir saf sevgili bulup, unutmaktan başka çare yoktur bence. eğer erkekseniz, arkadaşlarınızla pes yada fifa atın. attıktan sonra onun muhabbeti 40 yıllık hasrete bedeldir. ''oğlum 5-1 ne koydum yaw'' diye diye unutursunuz.