ne zaman uluslararası bir olay cereyan etse, ne zaman ortadoğu, balkanlar ve anadolu ile ilgili bir yorum yapılsa aramızdan biri çıkar; ''biz zaten piyonuz, abilerimiz ne derse onu yaparız, dışa bağımlıyız'' türü laflar eder diğerleri de onu kafasıyla onaylar.
dışa bağımlı değil miyiz, büyük oranda evet. çoğu zaman kullanılmıyor muyuz, tabiki kullanılıyoruz. ekonomimiz berbat. ancak şu da bir gerçek ki hala hiçbir ülkenin tek başına rest çekemeyeceği, tüm dış bağlantıları kopsa bile kendi kendine yetebilecek ülkelerden biriyiz. ekonomi desen avrupalı arkadaşlarla konuşuyorum; aynı sıkıntıları, iniş çıkışları onlar da yaşıyor. amerika'nın mortgage ile nasıl sallandığını zaten hepimiz biliyoruz. petrol fiyatlarına bağlı değişen euro ve dolar tüm dünyayı korkutuyor.
hal böyle iken oturup halimize acımak yerine biraz daha özgüven edinmemizin daha doğru olacağı kanaatindeyim.
baştakiler aşağılık kompleksine girmişse dünya tarafından aşağılık kompleksli olarak görülmeye mahkum millettir. en belirgin özellikleri diğer ülkelere hayranlıklarıdır. tek amaçları türkiye'den kaçmak, almanya'da şurda burda mutlu yaşam sürmektir. hatta türk tarihini araştırıp "aa biz almanlardan türemeymişiz lan, almanım ben zaten!" şeklinde zırvalara başvurabilirler.
sadece siyaset, uluslararası ilişkilerde değil, spor ve özellikle futbol müsabakalarında da aynı komleks kendini göstermekte. o kadar ki bir takım uefa kupası alır, tesadüf derler, milli takım dünya 3. olur şans derler, euro 2008'deki başarıyı bile allah'a kitaba bağladılar.