sürekli bir şekilde kalbinizi kırar, ananızı ağlatır, ensenize şaplak atıp yolunuza yollar. kısa süre sonra da salya sümük bir halde karşınıza gelir; "helal et hakkını vicdan azabı ühü ühü" der. "iyi peki ettim." dersiniz.
fakat çok kısa bir süre sonra hayatınıza pandik atmaya kaldığı yerden devam eder. bu da böyle sürer gider.
münasebetiniz süresince devam eden bencilliğinden kurtulamamış insancıktır. helallik isterken bile aslolan, sizin kırılan kalbiniz, gururunuz değil, onun vicdanının rahat etmesidir.
bu ornegi vermek istemezdim ama gercektende o dur. her seyi yapar eder ve en olmadik anda arayip, biliyorum sucluyum ama beni affet der. seni cok uzdum, sana cok kotu davrandim ama sebeblerim vardi der ve ozur dileyip helallik ister. hakkinda hayirlisi ne ise o olsun denir ve telefon kapatilir!
"helal olsun lan sana! anamı ağlattın. yürü be koçum!" dedikten sonra sırtını sıvazlamanızı isteyen tiptir. arkasından su da dökelim. çabuk gelsin. yüzsüzlüğün, aptallığın bu kadarı da olmaz. helallik isteyince kabul edildiği takdirde, bu tam anlamıyla ağzınıza etmesi olur ki, son darbeyi de böyle dramatik biçimde vuracaktır. yapacak ve cezasını çekmeyecek ha? kurnaz! hey yavrum hey!