eve gelen gidene karışan komşu modelidir. birde sorgularlar "o kız kim, bu çocuk kim" diye. sanane arkadaş allah allah. annem babam sorgulamıyor lan bu kadar beni.
apartmana girerken, market poşetinde neler olduğunu anlamaya çalışacak kadar öküz haset bakışlarla bakan kıskanç komşu modeli.... kim ne yiyor ? kim ne içiyor ?
- Her sabah balkondan halı silkeleyen komşudur özellikle de yaz aylarında halıdan çıkan tozlar ve psilikler camı açık olan kişinin evine girer akabinde ev batar.
- Saat kaç olur ise olsun sürekli gürültü yapan ve alt komşuyu illallah ettirir, evde velet var ise sürekli tepinir, evdeki eşyaların çekerek yerini değiştirir çıkan güp güp sesler direk aşağıya iletilir.
kimin evine gidiyorsa diğer komşularının dedikodusunu yapan komşu modeli.
gerekli gereksiz süpürge yapan komşu modeli.
balkondan halı silken komşu modeli.
günümüz mimarisinin, bilinçli olarak, komşuluğu öldürmek kastıyla saçma sapan geliştiğini düşünmeye başladım, zira ana-baba misafirliğine bile uygun değil evlerimiz, her ne kadar odası fazla olsa bile mahremiyet yok, nerede o bahçeli, 2 katlı sofalı, kilerli evler.
bir hadiste peygamberim(sav) diyor ki;
"cebrail bana komşu haklarından ve komşuluğun öneminden bahsediyordu, zannettim ki konuşmanın sonu "komşu komşuya mirasçıdır" diye bitecek"
işte bu kadar önemlidir komşu hakkı,
yani insan hakkı önemlidir aslında ama komşu nihayetinde akrabandan fazla gördüğün, daha yakının olması gereken biridir,
ama ne yazıkki bütün değerler ile beraber o değer de ziyan olup gitmiş,
ben hatırlıyorum da, çocukken eğer ayağımızı yere sert vurduysak annem den dayak yerdik ve alt komşudan özür dilemeye giderdik, şimdi çocuğuna fiske vurana yobaz denilen bir toplum ve o toplumun içinde bulunduğu duruma bakıyorum da, yazık etmişiz kendimize.
tatli dille uyarilir. rahatsizliginizi dile getirirsiniz. illa ses cikarmak zorundalarsa, belirli saatler uzerine anlasmaya calisirsiniz. bebek zirlamasi istisnadir, ona cozumu bulan olmusmudur bilmiyorum. ufak yasta yaramaz cocuklari varsa aileyle bag kurup cocugu sevmeniz, bizzat sartlandirmaktan baska care yoktur. ama bunlar teferruat diyorsaniz, kendinizi kisir dongu bir kavgada eya mahkemelerde bulacaksiniz.
sizi ve ailenizi her gördüğünde mır mır bişiler söylenen ya sabir çektirenidir.
her gördüğünde bişiler söylenir, nedir ne değildir anlaşılmaz. bir gün tepem atıcak... diyicem sen ne diyorsun lan? sonra 3. sayfa haberi olcaz; antalyada komşusunu doğrayan genç...
eskiden mal gibi selam verirdim ben bu godoşa.
günaydın... iyi akşamlar... vs.
iyi niyet hani... dik dik baka baka geçerdi. sonra selamı kestim söylenmeler başladı... dur bakalım sigortalarım atacak bir gün.
-merhaba canıım.
-merhaba ayten teyze.
-napıyosun ne ediyosun dün nereye gidiyodun öyle?
-dün bi yere mi gidiyodum, hatırlamıyorum ki.
-gidiyodun tabi hatta saçını topuz yapmıştın üstünde de haki rengi şortla beyaz tişört vardı.
-(oha) valla hatırlamıyorum ayten teyze noldu ki
-hatırlarsın kız hatta öğlen çıktın da akşam 7de geldin ya.
-...
Yaşanmıştır, allah korusun böylelerinden. Karı komşu değil mobese kamerası mübarek.
Zile basıp dış kapıyı açtıran sonra ses bile çıkarmadan yukarı çıkan görgüsüz komşudur.üstelik bunu sürekli yapıyor.
'ya ben çocuun ödevlerinden hiç anlamayrım artik sen yardim edersin da' diyen komşudur.'banane lan senin çocuğundan ba-na-ne! daha yeni tanışmışız be! ben niye uğraşayım senin çocuğunun saçma salak performans ödevleriyle, oldum olası nefret ettim bu ödevlerden.ben kendi derslerimle kardeşimin ödevlerine zor yetişiyorum laaaaaaaaaaaaaaaaaaaan!' diyemedim.onun yerine 'tabi yardım ederim' dedim manyak gibi.