"alışverişe gidelim mi?"
"hadi seni kuaföre götüreyim" gibi tekliflerle
"yaprak dökümünde en son ne oldu?"
"asi o kelle evlenece mi?" gibi geniş dizi kültürleriyle ilgili sorular sorarak konuyu değişirmek
bir adet ayna ile karşısına geçmek ve ağlarken olağandan çirkin olduğunu anlamasını sağlamak.
en çok söylediği şarkıyı son ses açmak, ağlamayı bırakıp söyleyene kadar beklemek. *
sevgili ağabeyim hep şöyle yapar;
ağabeyim: cansucuğum, işe mantıksal yönden bakalım.
ben: berker ne diyosun yaa bas git
ağabeyim: bak şimdi sen o çocuk için neden ağlıyorsun?
ben: berker sanane ya defol bii
ağabeyim: canım bir söyle ama..
ben: işte benle çıkmadı diye
ağabeyim: ama sen şimdi bu yüzden ağlarsan tanrı sana kızar..
ben: nalaka be? ne diyon?
ağabeyim: tanrıya isyan ediyorsun çünkü sen şu an, onu sana vermedi diye. aslında sen ona değil, tanrıya ağlıyorsun, ona kızıyorsun, pislik derken, öhöm öhöm, çarpılmayayım da tanrıya diyormuş gibi oluyorsun.
ben: öyle mi oluyo?
ağabeyim: biraz daha ağlarsan tanrı sana daha çok kızacaktır emin ol..
ben: susayım o zaman ben
ağabeyim: hadi gel kartopu oynayalım bahçede
ben: süpeeer
..
onları kucağınıza alın, sarılın ve "şşşş şşşşşş hışşşş hışşş " diyin susacaklardır. tabi eğer bu kız yeni doğmuşsa öyledir. * hışş sesini aort, sarılmayı da uterusta olduklarına yoruyorlarmış, öyle sanıyorlarmış.