Başbelam resmen.
Ağlamıyorum ağlamıyorum tutup insanların içinde en küçük şeye duygulanıp aglıyorum.Sonra duygusal oluyorum. Ya hayır ben sizin agladıklarınız şeylere üzülmüyorum bile. Ağlamakta bir ihtiyaç oldugu için uzun zaman aglamayınca hissetmesen de dökülüyor gözlerinden boncuk boncuk.
içerisinde üre olduğunu bildiğinizde ağzına almamanız gereken bir neden olduğunu farkedebileceğiniz vücudumuzdan sıvı çıkışı yapabildiğimiz nadir yerlerden bir tanesidir.
Çoook uzun zaman aglamamıştım 19 yaşından 26 yaşına değin. Ne var ki beter bir rahatsızlık geldi buldu beni. O kadar çok şey kaybettim ki.
Baktım ki kendimi kaybetmişim artık. o dolgun yüz yok artık, kaburgalarım hiç olmadıği kadar ortada. Kaslarım erimekte. acı çeke çeke erimişim ve bitmek bilmeyen ağrılar aman vermiyor o ağustos sicağında son ve en büyük ağlamamı yaptım.
Öleceğimi bilmenin ağlaması, gençliğime geçmişime kendime aciyarak haykirarak ağladım. Yüreğimdeki yangın o isyanla sondü o gece.
Gözlerimde yaş kalmadı.
Ağlamak keşke hep güzel olsa. Telafisi olan şeyler için olabilse.
"Gözyaşları, ardından gelecek gülümseme için temizlik yaparmış." Derler.
Ayrıca En rahatlatıcı eylem.
Eskiden olsa gözyaşlarımı görmesinler diye gizlenirdim ama Umursamıyorum artık.
Bu kadar saf bir eylemi, zayıflık olarak gördüğüm zamanlar için kendime kızıyorum.
En son ne zaman yaptığımı hatırlamadığım eylem. Ki bana kalırsa uzun süre bu eylemi yapmamak çok ciddi bir tehlike. Çünkü ağlamak, insanın bir nevi sigortasıdır. Kısa devre yapmayı engeller. Ruh sağlığını korur.
Taşlaşmış bir kalp istenmiyorsa kimseye gösterilmeden yapılmalıdır. Ki vicdanımızı ara ara temizleyebilelim.
Daha 10 gün öncesinde kız çocuğundan beter, zırıl zırıl ağladım. Sonra kasılmalar geçti, bir rahatlama, bir de sigara yaktım ki sonrasında.. Keyfime değmeyin gitsin.