Saatlerdir ağlıyorum. Bütün gece boyunca... Düşünüyorum acaba nerede hata yaptım diye. Sadece çok sevmişim. Kaldıramıyorum şu durumumuzu. Aylarca beni takip eden, şehrime geldiğinde el ele tutuşup birlikte sustuğumuz kızı çok sevmişim. Oysa ki otobüsteki kızdı bir zamanlar. Dayanamıyorum aradaki mesafeler yüzünden sevgilim olamamasına. Nasıl beni bu kadar aşık etti kendine? Benim gibi bencil ve taş kalpli biri nasıl bu hale düştü? Nasıl beni ağlatmayı başardı?
vedanın ardından gelen...
gözler için söylenen, yazılan onca şey boşuna değil elbet. konuşur gözler, hele yoğunsa duygular (öfke, kızgınlık, mutluluk, hüzün farketmez) gözler daha çok konuşur. dilin yetemediğini konuşur. içten, taa derinden, engel olunamayan bir yerlerden taşar gelir gözlerin konuşması. bazen karşıdaki insan duyamaz gözleri, anlayamaz. işte o zaman görünür de kılmak için sözlerini, insan ağlar. göz yaşına döker kelimelerini, dilin diyemediğini gözler bağır çağır söyler.
özledim der, gitme der, yalnızım der.
şuan yapmış olduğum eylemdir hem de bağıra bağıra hıçkıra hıçkıra bardaktan boşalırcasına sümükler akarcasına. en kötüsü de ağladığını sadece sözlükle paylaşmak.
geçtim aynanın karşısına, baktım gözlerime. yine canım yanmıştı, bu sefer hüngür hüngür ağlamadım. gözlerim doldu, bir damla yaş ağır geldi. kirpiğimin üzerine düştü, kirpiğim o bir damlanın yanağımdan akıp gitmesine izin vermedi. mücadele ediyordu sanki ..
kirpiklerim bile benden güçlü, onlar bile mücadele ediyor. bu kadar ağlayacak ne vardı?
eskiden insanların arasında yapamazken şimdi aka boka hemencicik milletin gözü önünde yaptıverdiğim eylemdir ağlamak. her şeye rağmen sezen aksu'nun da dediği gibi "ağalamak güzeldir". asıl sorun ağlamak değil ağlayamamaktır.