erkeğe kadından daha çok yakışır aslında. koca adam ağlar mı derler ya, ağlar. erkekler ağlar hem de içli ağlar. ben kadının ağlamasından değil, hüznünden etkilenirim. erkeğin ise gözlerini gizlemeye çalışarak ağlaması duygu patlamasının nirvanasıdır.
( becerebilsem ağlayıp rahatlayasım var ama çok nadir ağlayabiliyorum, bu yazıyı da kendimi motive etmek için yazdım aslında)
(ha bir de 5 ay uzun bir zaman. hiçbir şey değil de , özlem bitirecek galiba beni)
bazen anlamsızca olusan duygu birikimidir. kısa bir melodi, tanıdık bir koku yeter gözleri doldurmaya. tam olarak neden oldugunu bilmesen bile akar gözlerinden yaşlar.
ruh boşalmasıdır. biriktirdiği tüm kirleri göz yaşıyla akıtır dışarıya.
ve sonra çocukluğundaki gibi rahatlayamadığını görüp dünya bulaşmış ruhunu arındırmanın bir yolunu arayışa yönelir.
ağlayarak başlayıp ağlayarak biter.. neden mi? ayrılırken ağlamazsın, seni teselli eden ve güç veren birine koşarken ağlarsın acını anlatmak için,işte o kişiyle başlayan ilişki de ağlayark biter.. nice ağlamacalar..
yağmurlara çok benzemektedir. karabulutlar nasıl kasvetli bir ortam oluşturuyorsa yağmurdan evvel, ağlamanın öncesinde de kişiyi rahatsız eden ağzının tadını kaçıran bir hava hakim oluyor.yağmur sonrasında oluşan serinlik ve gökküşağı ne kadar güzelse, ağladıktan sonra o oluşan eşsiz hafiflemenin tadı da bambaşkadır.
gözyaşının akması, hüzün sinir ve içinden çıkılamayan doğrularla karşılaşınca, yapılan hatalara bir nevi sitem veya hataları örtme biçimi, çokça rastladığımız.
Ben 5 yaşımdan bu yana ağlamadım. Bir ağlarsam buralar sel olur ya (bkz.Ergun Plak) Nazlı'nın Niyazi ile evleneceğini sandığı için bu lafı etmiştir. iyi de etmiştir.