kimi zaman ortada hiçbir şey yokken, ya da aslında çok şey vardır ama siz görmezden gelirsiniz, gözyaşları süzülüverir yanaklarınızdan. bir an durup kendinize kızarsınız, ne oldu şimdi dersiniz, neden ağlıyorsun? hâlâ aynı yerde misin yoksa? sonra iyi şeyler düşünmeye çalışırsınız. olmaz. sırasıyla küçüklüğünüzden beri içinizde bir yara olarak kalmış her şey, her detay gözlerinizin önünden geçer *. daha çok ağlarsınız. ağladıkça rahatlarsınız, ağladıkça daha çok ağlamak istersiniz. sonra tekrar başladığınız yere geri dönersiniz, o en son yaşadığınız şu malum kötü anı... üstelik bunu bilerek yaparsınız, daha çok ağlayabilmek için. sonra mı? yine ağlarsınız...sussanız da ağlarsınız...
seni çok seviyorum'un en sade ama en güzel biçimde söylenmesini sağlayan eylem.
gözlerden pıtır pıtır süzülen yaşlar, yanaklar pembeleşir yavaşça, ardından dökülen bu sözlerin yerinden oynatamayacağı taş yoktur.
bu masumiyeti taşıyan ve taşımış gibi yapan* genelde bayanlardır, suçlu olduklarında yapmıyorlarsa eğer arkasında dünyanın en güzel sarılmasının da belirmesini sağlayacak eylemdir.
bir anlamı da özlemektir rahatlamanın, geçmişte özlediğin bir an canlanır göz bebeklerinin hemen arkasında görüntüler ve gözler boşluğa dogru bakarken kendi dünyasını kurmuştur aslında ve yanaklarından bir damla yaş süzülür, anların güzelliğini teninde hissedemezken ve kokusunu duymakta zorlanıyorken.. işte o an özlem başlar, kalbinde bir sızı olur, eğer özlediğin karşı konulmaz bir ansa ve güçsüz bir zamanına gelirse hıçkırıklara bile boğa bilir adamı tabi yeterince yalnızsa..
Durağanlaşırsın önce içinde bulunduğun durumu kavramaya ve anlamaya çalışırsın önce biraz burnun acır sonra geçer o sonra gözlerin acımaya başlar ta ki ıslanana dek acır o, alt kirpiğinin üzerinde bir yorgan gibi yaşlar birikir burnun yine acımaya başlar
ama ilk ki gibi değil sızım sızım sızlar bu sefer baştan beri hafif hafif titreyen dudakların bükülür bir yandan da, kendini frenlemek istersin gözlerini kısarsın onun için daha da bir yaş gelir gözüne biriken yaşlar da süzülmeye başlar yanaklarından bükülmüş titreyen dudaklarına
daha sonra kendini bırakırsın yaş damlalarının içine anıların okşamaya başlar saç diplerini, kavurucu güneşin altında buğday tarlasında yürürken başaklara avucunun içini sürtersin, bacakların karnında, bir kadının yumuşacık göğsünde uyanırsın, ağlarsın.
bazı kişilerde olmayan yetenek. zor bir şey valla. zorlarsın kendini böyle sıkarsın ağla lan ağla diye. yok. niye bilmem. belki ağlayan insanın güçsüz göründüğü hissi hakimdir aklının bir yerlerinde.
bazı insanlar başaramazlar ya da karizma gitmesin diyerekten yapmak istemezler yapsalarda bunun duyulduğunda kendileriyle dalga geçileceğini zannederelr. aslında tuvalete gitmek gibi çok gereklidir. insanın içinde fazla kalırlarsa sağlığa zarar verirler.çünkü;
insanın ruhuna dokunan, içini acıtan şeyleri kabullenmesine yardımcı olan rahatlatıcı, uyuşturucudur.
kolay değildir bazı şeyleri ağlamadan kabullenmek,onun için içteki zehirin dışarı akıtılması gereklidir.
hiç bir sınırı olmayan ve metafizik bir varlık olan insan ruhunun kaldırabileceği ağır duygusal yükün altında, belli sınırlara sahip maddi bir varlık olan insan bedeninin ezilmesinin dışavurumudur ağlamak.
city of angels isimli filmde benzer şekilde açıklanmış olaydır.
Seth: insanlar neden ağlar?
Maggie: Nasıl yani?
Seth: Yani fiziksel olarak ne olur?
Maggie: Şey... gözyaşı kanalları gözü temiz tutup, korumak için normal şekilde çalışırlar ve duygusallaştığın zaman normalden fazla çalışarak ağlamana neden olurlar.
Seth: Neden? Neden normalden fazladan çalışırlar?
Maggie: Bilmem.
Seth: Belki...belki duyguların o kadar yoğun bir hale gelir ki, vücudun onları daha fazla içinde tutamaz. Düşünce ve duyguların çok güçlü bir hal alır ve vücudun ağlar.
Kimi zaman kimseler duymasin diye, basini yastigin altina sokarak, kimi zaman hickira hickira, cogu zaman yatagina kivrilip cenin gibi, ona ait olani akitmak..
geceleri ağlamak. herkes uyurken. ne kadar da huzurlu. ama bir o kadar evrene ters.
karanlıkta ağlar insanlar. gözyaşlarını saklarken gururunu koruduğu sanır erkekler. yanılgıdadır onlar. ah ne büyük yanılgı! oysa ne kadar da cahildirler.
bir kadın ağladığında gözyaşlarının her bir damlası cennet kokar. ağlamaktır insanı insan yapan. bir insanın vücudundan sadece iki tane mükemmel varlık çıkar; bebek ve gözyaşı. en güzeli de nedir biliyor musunuz? doğumundan sonra sevinç gözyaşları döken annedir. o iki güzelliği bir arada yaşar. gözyaşlarından gelen cennet kokusu kucağındaki yavruya siner. hayat verendir artık o. ne kadar da mutlu!
karanlıkta ağlama sen ey kadın. her zaman silecek biri vardır gözyaşlarını. ağlama sen karanlıkta.