bugün

bosandım.
dunyam basıma yıkıldı.
butun hayallerim, planlarım suya dustu.
hicbir seyden keyif alamııyordum.
hayatı ölme gunene kadar oyalanmak olarak goruyordum.
oyle bir yasam sevincinin terk edisi.
boyle yılgın bir hosgoru.
ona da tamam, buna da tamam.
hicbir seye tepki vermiyordum.
ve bu surecte 7-8 sene bir kere bile aglamadım.

cok sukur bu donem bitti.
yavas yavas bi seylerden keyif almaya basladım yeniden.
bebek adımlarıyla.
daha da iyi olacak, inanıyorum.
ama son aylarda sık sık aglıyorum. bu durumdan sikayetciyim.

-beni aglatmayın, guldurun, o ovundugunuz sevginiz nerde? mor ve otesi-deli
Ağlamayın arkadaşlar.

Müzik açın oynayın.
üzülmüş insanı rahatlatan, huzur veren eylem.
Ağlamanın gülmekten daha güzel olduğunu insan 40 yaşından sonra anlıyor.
Ağlamanın gülmekten daha güzel olduğunu insan 40 yaşından sonra anlıyor.
Ağlayamıyorum eskisi gibi hıçkırarak, sarsılarak. içimde kocaman bir boşluk, kayıtsızlık nereye varır bilmiyorum. Yaşlarım gözümden fışkırırcasına ağlamayı özledim.
Bazen iyi hissettiren eylem.
ismet geri dönmüş vay.
bir eylem.

göğsüm daralıyor.
Birazdan gerçekleştirme ihtimalim olan eylem.
görsel
çocuklukta istediğini yaptırabilmeye yardımcı olabilir. fakat yetişkinler için hiçbir şeyi değiştirmez ama sinirlerin dışa vurumu olduğu için de bazen durduramazsınız.
ben çocukken genellikle sinirden ağlardım.
iki günden beri içimden gelen istek. Oturup bir yere hüngür hüngür ağlamak, içimi boşaltmak istedim. Çok tuttum kendimi. En sonunda Kadıköy - Eminönü vapuruna bindim kafam dağılsın deniz havası alayım diye. Kulağımda kulaklık. Yeni Türkü'nün çember şarkısı geldi listeden. Süzüldü iki günden beri tuttuğum tüm yaşlar. Karaköye kadar ağladım. Karaköye gelince de hiçbir şey yokmuş gibi indim kendime bir kahve ısmarladım. Denizi seyrettim. Bazı insanlar onları üzen şeyleri paylaşamazlar, anlatamazlar, dile getiremezler birine isteseler bile. Ben de o insalardanım. Anlatamıyorum paylaşmıyorum. Hep kafamın içinde kendi kendime konuşuyorum. Elimden bir şey gelmiyor. Kitlenip kalıyorum. Şimdi de eminönü kadıköy vapurundayım. Burdan kadıköye kadar da ağlarım. Eve gidince de hiçbir şey olmamış gibi oturur gecenin bitmesini beklerim. Çok uzattım. Burayı da iyice günlük gibi kullanmaya başladım. Hadi evine the compass.
ağlayabilseydiniz anlayabilirdiniz. (bkz: Reis Bey - Necip Faxıl Kısakürek)
başaramam.
uzak kalsın hem.
duygusal ve depresif biriyseniz zaman zaman geleceğini hissettiğiniz durum. gelmese de burnunuzda ağlamayı andıran hafif bir ağrı olur.
rahatlatıcıdır fakat geçici bir çözümdür.
Zırlamayı kes lan.
üzgün bir ruh haline sahip insanın yapacağı eylem.
üzüntü belirtisidir. bazen sevinçten de olabilir.
Günlük rutinlerim arasındadır.
Lütfen ağlamayı normalleştirebilir miyiz? Yolda ağlayarak yürüdüğüm zaman insanların bunu normal bir şey olarak karşılamasını istiyorum.
Ben sizden daha acıklı bir halde değilim. Sadece ağlamak istiyorum.
Gülmek kadar normal bir durum yani.
rahatlatıp rahatlatmadığı konusunda şüphelerim olan eylem.
Hayatımda birçok ölüme bile ağlamadım. Sadece sevdiğim bir kaç kişinin kaybı için ağlamıştım. Bugün çok ağladım gözlerim ağrıyor...
bazen insana iyi gelir ama zayıfta gösterir.
bu biriken bir şey. öyle arada akan üç beş damlayı elimin tersiyle silip yoluma devam ederek bundan kaçamıyormuşum. doldum doldum patlamak üzereyim hissediyorum. gelişi dünden belli. hazırlığımı yaptım. ağlayınca akıp gözümü yakmasın diye kirpik serumumu sürmedim, belamı skecek şarkıları rahatça dinleyebilmek için kulaklığımı iyice şarj ettim, kediyi odaya almadım. kesintisiz zırıl zırıl ağlamaya hazırım. unutacak ve iyileşeceğim. bunu da silerim kesin ne yazsam silmek huy oldu iyice. buraya hep kendim için yazıyorum. sonra da yazdıklarımı görmeye bile tahammülüm olmuyor. her şey benimle ilgili.
insanlarla arana mesafe koyabilirsen daha az ağlıyorsun. Test edildi.