o değil de şehir otellerinin kahvaltı salonlarında gözlemlediğim, koca tabağa ve onca nevaleye rağmen 3 zeytin küçük bir parça beyaz beynir, bir dilim domates ve dörtte bir simit parçası alarak cevredekilere "ben bunlardan yıllardır yiyorum. karım tok böyle şeylere. ben insanı kamilim" mesaji veren ofisiyel tipler de yok değildir.
nefret edilen tiptir. o nasıl bir açlıktır ya? hayır sana yazık güzel kardeşim. çatlayacaksın ya, tatilin tadını çıkarsana biraz. hiç mi görmüyosun o yumurtayı, zeytini normalde? hepsinden mutlaka yemeliyim mantığı nedir ya hu? portakal suyu, kahve, çay ve karpuzu aynı anda nasıl tüketeceksin? mide o bee. hepsini anladık da, iki fincan çay getirip de, "kalmaz belki" diye savunma yapman yok mu... afiyet olsun ne diym.
kendisini kazıklamaya çalıştığını düşündüğü işletmeyi faka bastırmak için gıda zehirlenmesi sonucu gebermeyi dahi göze almış tip.
- yiyemem sandınız değil mi?
hiç sevmediğim durumdur. dışarıda yemek yemenin ayrıcalığını yitirmiş anıdır ki kalk yemek seç al doldur getir bir dünya iş.
en iyisi alakart, menüden bak tercihini yap siparişini ver yemeğin getirilsin bu sırada sevgilinle eşinle dostunla kiminle yemekteysen sohbetin tadını çıkarırsın.
yağlarına yağ, selülitlerine selülit katacak sonra havuzları taşıracak gözü de karnı da doyumsuz tiptir. kışın rejime ekmek diyeti yaparak hayatına renk katacaktır.