2005-2006 sezonunda elle kolla gol atıp, trişkadan penaltılar verildiğinde "hakemler de insan" minvalli yorumlar yaptırdığı yönetim kurulu üyelerine sahip başkan.
ayrıca, 2005-2006 sezonunda o kadar haksız puan elde ettikten sonra şampiyonluğu kaybedince, çıkıp sadece "son 6 hafta incelensin" talebinde bulunan kişi. e yiğidim, o goller, penaltılar ne oldu?
küçükken topu evine kaçan bünyeler tarafından babasına ve ailesine çamur atılan kişi, ulan bu kadar mı seviyesizlik olur be, bu kadar mı bel altına vurulur, bu kadar mı alçalabiliyor insanlar, yazıklar olsun sizin adamlığınıza da size de !
zavallılar için edit: bir kimsenin ailesininden biri katil diye bütün aile katil olarak addedilemez ve bundan dolayı eleştirilemez.
ailesinde sorunlarla büyüdüğünü tahmin ettiğim kişi. kendisine ne kadar çok kızsam da hak vermiyor da değilim zira katil bir babanın yanında yetişen bir çocuktan fazla bir şey beklenemez.
edit: bilmeyen arkadaşlar için hatırlatma: söz konusu kişinin babası türkiye cumhuriyeti mahkemeleri tarafından kasten adam öldürmek suçundan mahkum edilmiştir.
kendi kapısının önünü temizlemeyenlerin, kendi başkanlarının kurduğu ittifakları, girdiği ayak oyunlarını görmezden gelenlerin, başarısızlıklarını örtpas etmek için fenerbahçe düşmanlığı yapan başkanlarını göremeyenlerin eleştiremeyeceği adam.
hadi şimdi git kime ağlarsan ağla, annene mi ağlarsın babana mı ağlarsın orası senin bileceğin iş.
geçen sezon stadlarına emzik astırıp, kupalarını federasyon başkanının babasına götürenlerin yanında ve telekulak operasyanlarına takılan kulüp yöneticilerinin yanında temizlik ve ahlak abidesi gibi duran şahsiyet.
sezon başından beri hakemler hakkında (hakkı yenmesine rağmen) tek kelime etmeyen fenerbahçe başkanı. **
ligin bitimine az bir zaman kala bir kere hakem hakkında konuşması, diğer takım taraftar ve başkanlarının birden sivri dişlerini göstermesine sebep olmuştur. yahu sizinkiler lig başından beri susmak bilmedi.
kıssadan hisse:
eski zamanların birinde adamın biri bok çukuruna düşmüş. yoldan geçen yardım sever biri bunu görünce kolunu uzatıp bu kişiyi çıkarmış. fakat çıkan kişi yardım severin elinin bok içinde olduğu görmüş ve başlamış "bu adam pisliğin tekidir, eli bok içinde" diye feryat etmeye. oysa kendisi boydan boya bokluymuş.
hikayenin ana teması:
insan önce kendi kusurlarına bakmalı.
geçen hafta hede yapanlar kadar erdemlidir de bik bik diye savunulan insan.
iyi de arkadaşım bu başlık altında biz diğer kulüp başkanlarının ne kadar erdemli, ne kadar adam olup olmadıklarını tartışmıyoruz ki, nedir bu ad hominem inatçılığı. ne kadar zekisiniz. burada tartışılan, aziz yıldırım'ın maçtan sonra hakemlerin soyunma odasına giderek hakaret etmesidir.
yorum yapacaksanız bunun üzerinden yapacaksınız, başkalarını hedef göstererek suç örtbas etme eylemini biz ilkokulda yapardık.
ama babaaaaaaaa, bütün sınıf zayıf aldııııııı. valla bakkkkkkkkkkk.
türk futbolunun recep tayyip erdoğan'ı olarak tarif edilebilecek efsane(!!!) fenerbahçe başkanı. haksızlığa tahammülü yoktur; ama sadece fenerbahçe haksızlığa uğradığında. hakemler hatalı da olsalar hoşgörülüdür; ama yalnızca fenerbahçe lehine hata yaptıklarında. türk futboluna hizmet etmeye çalışır; ama bütün kurumlar kendisine çalışırsa. işte böyle bol meziyetli bir insandır aziz başkan...
koskoca sezonda fenerbahçe lehine sadece bir hata yapılınca hemen bildiri yayınlayan zavallı kulüplerin başkanlarından daha erdemlidir, bu bir gerçek, beyaz sayfa kadar da net, bu tür saçma sapan çıkışlara cevap bile vermeyerek de herkese hak ettiği değeri vermiştir, anlayana tabi.
geçen haftaki kayseri maçından sonra ve beşiktaş'ın son haftalarda verilmeyen penaltılarına rağmen hala daha hakemlere laf söyleme pişkinliğine sahip herif. kardeşim galatasaray deplasmanda taraftarı küfrediyor diye seyircisiz oynuyor; beşiktaş-fener maçında beşiktaşlılar gibi fb taraftarı da son 15 dakika özellikle kapalıya küfrediyor; ama ceza yok. ardından kayseri maçında, b genç düzeyinde, bırak b genci minik takım düzeyinde bile penaltı verilmeyecek pozisyona penaltı veriliyor. üstüne üstlük ikinci gol de ofsayttan geliyor, sayın aziz peder yıldıvım'dan ses yok!!
peki şimdi n'oldu da malum yerleri yanmış kedi gibi hakemlere bağırıyor, anlamak güç!
F.Bahçe Dergisi'nin nisan ayı sayısında yer alan yazısında,
"Gönül istiyor ki, F.Bahçe kendi imkanlarıyla büyürken, Türk sporuna ve Türk futboluna yön veren kurumlar da bu büyümeye ve gelişmeye katkıda bulunsun. Bu kurumların bizi kayırması, imkânların bizim için kullanılmasından bahsetmiyorum. Bugüne dek devletin hiçbir kesiminden ayrıcalık istemedik. Söylemek istediğim tek şey Avrupa başta olmak üzere dünyada futbolun değeri ve geliri artarken, Türk futbolunun yerinde saymasıdır."
"Yani özelde F.Bahçe Spor Kulübü'nün yaşadığı gelişme ve başarılar, genelde tüm Türk futboluna yayılmalıdır. Bu durumdan hem ülke, hem Türk futbolu ve kulüpler hem de F.Bahçe kazançlı çıkacaktır. Artan gelirler, futbol için güzel mekanlar ve tesislerle, oluşan rekabetçi ortamda herkes kazanacaktır. Tüm kulüpler F.Bahçe gibi kurumsallaşmaya başlamalı, Futbol Federasyonu bunun için gerekli ortamları hazırlamalı, kulüplerin gelirlerinin artırılması ve güçlerini sadece kendi camialarından alacakları yapıların oluşturulması sağlanmalıdır."
"Artık bundan sonra olması gereken, yakalanan başarıların aşılması ve sürekli tekrar edilmesi olmalıdır. Tekrar edilmeyen ve aşılamayan başarılar, tesadüfen kazanılmıştır ve hafızalarda hoş bir anı olarak kalmaktan ileriye gidemezler. Oysa gerçek büyüklük ve gerçek güç, hedeflere her yıl ulaşabilmek, bugün çok sevindiğimiz başarıları, alışılmış ve sıradan hale getirebilmektir. işte o zaman Türk futbolu, adını, şimdilerde anılan ülke futbollarının yanına belki de en üstüne yazdıracaktır."
ayip degil mi baskanim? karsindaki de bir avrupa fatihidir, borsada taban yapmis olsada.
cok onemli not: is bu entry, galatasaray'i yada akli basinda taraftarlarini kucumsemek icin degil, borsaya ilk kimin acildigini bile bilmeyen; klavyeden yazip ekle butonuna basinca kendini platini sanan kisiler icin yazilmistir. senin basarina senin baskanin bile tesaduf diyor. ona ragmen aziz yildirim kucumsememis, alt yapinin onemine dikkat cekmis sadece. anlayabiliyor musun?
galatasaray'ın çiçeği saatinde* başkanı adnan polat'ın bile tasadüf görüşüne katıldığı fenerbahçe başkanı. artık geçmişle alakası olmayan geleceğe odaklı bir klübün başkanı. başkanı olduğu klüb uefa kupası almışçasına prim yaptı avrupa'da. galatasaray'da bulunan son dönemdeki bütün hocalar fenerbahçe'nin oyuncularına imrendi hatta basın toplantısında birinci ağızdan söyledi. galatasaray'ın en oturaklı yöneticisi ergun gürsoy gerçekleri söyledi. aziz yıldırım gerçekleri söyledi ancak galatasaraylı arkadaşların ve yönetiminin düşünce yapısını değiştiremedi bu özeleştiriler. bu akşam okuduğum entrylerdeki gibi 2000 senesinde anti fanatik duygularla fatih terim yere çömelip ağladığında onla ağladım. sözün bittiği yerlerde saçmalamak yakışmıyor galatasaray taraftarına. geçmişe mazi dıdıda gazi usulü olmasın galatasaray. yani en azından bu argo sözün çift taraflısı olmasın.
yine saçmalamanın doruk noktasına ulaşmış fenevbahçenin başkanı. biz aynı şeyleri söylemekten bıktık, yenilmeden aldık biz o kupayı diye. anlayamıyor bi türlü! o zaman tekrar söyleriz;
aziz yıldırım'ın diline pelesenk olan "tesadüf" kelimesinden başka kelime dağarcığında daha neler olduğunu bilmiyorum açıkçası. yalnız bu kadar boş konuşmak zor olsa gerek. dünyadaki hiç bir kupa şampiyonluğu "tesadüf" olarak nitelendirilemez. zira herhangi bir uluslarlar arası kupayı müzenize götürebilmeniz için minimum 10 rakiple mücadele etmeniz gerekiyor. tesadüfle, şansla bu işlerin yürümeyeceğini bizzat kendisinin de biliyor olması gerekiyor. çok değil 5 sene önce hacıya hocaya okutulan muskalar, şekerler fenerbahçe'nin koruduğu kalelerin içinde duruyordu.
bıraksın artık bu işleri, kabul etsin bazı gerçekleri. takımların bütçeleri, oyuncuları, teknik-taktik yapıları değişkendir, her zaman başarıya ulaşacaklar diye bi' kaide yoktur. bugün porto'nun, dortmund'un şampiyonlar ligini müzelerine götürmeleri akabinde gelen başarısızlık biraz analiz edilirse bu gerçek görülebilir. galatasaray'ı hiç söylemiyorum bile.
helal olsun, fenerbahçe avrupa'da çeyrek finale çıktı, keşke kupayı alsa. keşke o kupayı alsa da biraz sussan be aziz yıldırım.