yaptığı tutarlı ve doğru düzgün açıklamalarla güven tazelemiş, yüreğimize su serpmiştir. ara sıra böyle çıkmalı ve taraftarın kafasındaki soru işaretlerini böyle net bir şekilde gidermelidir.
emre'ye yapılan eleştirilerin galatasaray'a transfer olması durumunda olmayacağı, fenerbahçe futbolcusu olduğu için galatasaraylı yazarlarca üstüne çok gidildiğini söyleyerek gülünç duruma düşmüş başkan. başbakanımıza çok benzetiyorum ben bu adamı.
bir de appiah'ın olası transferinden 14 milyon öro alınacağını söylemiştir ki biz tecrübeli galatasaraylılar gidenin gitmiş olduğunu acı şekilde öğrendiğimizden ihtimal vermemekteyim. özhan başkan da ribery'den 10 milyon bekliyordu, sadece fransızın mahkemedeki mahsun bakışlarını alıp gelmişti.
sezon başında samuel eto'o ile anlaştıklarını ancak rakamların sürekli yükselmesi yüzünden getiremediklerini açıklamış başkan.
ayrıca "mallorca kulübü 40 milyon euro'ya satılıktı, fenerbahçe güiza'ya 14 milyon euro vererek kazıklandı" diyenlere "ben 40 değil 50 milyon euro veriyorum, hadi gidin alın mallorca'yı." diyerek cevabını vermiş, mallorca'nın 600 milyon euro'ya satılmak üzere olduğunu belirtmiştir. büyüksün başkan..
şu sıralar fb tv'de gündemi değerlendiren; güiza ile geçen sezon bitmeden anlaştıklarını ve anlaşmasalar güiza'nın barcelona'ya gideceğini söyleyen başkan. bazı sabi, sübyan gülebilir tabi lakin iştir kişinin ayinesi lafa bakılmaz işte.
ayrıca kendisi zamanında scolari'yle anlaştığını ancak vazgeçildiğini, appiah'ın 14 milyon euro tazminat ödemeden bir yere gidemeyeceğini de açıklamıştır.
fenerbahçe futbol klübünün finans yönetiminde mükemmel bir politika izleyerek o kulübün bataktan çıkmasını 10 senede engellemiş ve de zenginleştirmiş bir başkandır. şahsen tasvip etmiyorum diğer yönetim politikalarını ve polemiklerini fakat para nasıl kazanılır bilen bir başkan.
su sıralar fb tv'de kendisine sorulan "bu seneki kadrodan umutlu musunuz?" gibi bir soruya "asıl takımdan giden sadece marco oldu. kezman'la zaten sorunlar vardı. guiza'yı biz almasak barcelona alacaktı." diyerek bizi kahkaha krizlerine sokmuş adam. birader kimi kandırıyosun?
Aziz Yıldırım (d. 1952, Ergani, Diyarbakır), 1998 yılından günümüze kadar Fenerbahçe Spor Kulübü'nün başkanlığını yapmaktadır.
1952'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesinde doğan Yıldırım, orta öğrenimini Düzce'de yaptı. Daha sonra Ankara Devlet Mühendislik Mimarlık Akademisi'nden inşaat mühendisi olarak mezun oldu. NATO Altyapı ihalelerine katılma yeterlilik belgesi olan Maktaş Mühendislik firmasının sahibidir. 1990-1992 yılları arasında Fenerbahçe Spor Kulübü'nün yönetimde görev aldı.1991-1992 sezonunda futbol şube sorumlusu oldu.Yıldırım evli ve iki çocuk babasıdır.Fenerbahçenin de babasıdır kendisini tüm Fenerbahçe taraftarları çok sever efsaneyi efsane yapanlardandır.
1997-1998 sezonunda başkanlık dönemi başlayan Aziz Yıldırım döneminde Fenerbahçe 4 kez Türkiye Ligi şampiyonu olmuştur. Bu şampiyonlukların ötesinde Fenerbahçe'ye kurumsallaşma getiren Aziz Yıldırım birçok kulübe örnek olmuştur. Göreve geldiğinde şu an ekonomik olarak çok ilerisinde olduğu ezeli rakiplerinin gerisinde olan Fenerbahçe'yi bugün piyasa değeri 1 milyar YTL [1] olan bir kulüp haline getirmiştir.Bu çalışmaları yapmasında göreve geldiğinde borç içinde yüzen kulübün Elvir Baliç, Jay-Jay Okocha gibi oyuncuların yüksek bedellerle satılmasına rağmen borçların kapanamamış olmasıdır.
fenerbahçe başkanıdır. kendisi ulular ulusu muhteşem bir şahsiyet olup, ulu şahsiyetini zerre kadar olsa dahi incitecek entryler bu sözlükte yayımlanmamaktadır.
feneri bataklıktan çıkaran adam , avrupa'da başarı da geldi bu sene ve sonraki seneler de devam ederse bu başarı, ölmedikten sonra fenerbahçenin başından kimse alamaz onu.
o bir gönüllerin kralı
o bir tabiat harikası
o bir büyük başkan
o bir rakımızın mezesi
o bir fenerbahçeli
o bir başımızın tacı
o bir r leri söyleyemeyen kahraman
o bir (bkz: en buyuk baskan bizim baskan)
fenerbahçe'ye kattıklarına, ekibiyle takımı getirdiği yerlere rağmen hakkında atılıp tutulan fenerbahçe'nin başkanı.
oulare'den anelka'ya giden yolun başkahramanıdır aziz yıldırım. ondan önce fenerbahçe berbat yönetiliyordu kabul edin. göreve geldi ve uzun vadeli hedefler koydu. önce tesisleşme dedi. muhteşem bir stad yaptı ki 2009 uefa finali o stadda oynanacak. adeta para basan fenerium'u kurdu, markalaştırdı. fb tv'yi hayata geçirdi. fenerbahçe tüzel kişiliğini gelip geçici oyuncuların her zaman üstünde tuttu. türkiye liginin rüyasında göremeyeceği oyuncuları türkiye'ye getirdi.
şu bilinmeli ki gitmek isteyen oyuncuyu kulüpte zorla tutamazsınız. ümit özat'ı ümit özat yapan fenerbahçe'dir. kaptan da her zaman bunun farkında olmuş hep üst düzey sorumluluk almış ve elinden gelenin en iyisini yapmıştır. ümit'in röpörtajını okusaydınız avrupa'da oynamak ve çocuklarının eğitimi için gittiğini anlardınız. fenerbahçe ümit özat'a vefasızlık yapmadı ümit de fenerbahçe'ye.
keza tuncay şanlı... sakaryaspor'dan alındı ve fenerbahçe'de yıldız oldu. birçok maçta takımın ateşleyicisiydi gol attı, attırdı, sözleşmesi bitti ingiltere'yegidicem dedi, gitti. her şey menajerlik oyunları gibi değil sözleşmesinin bitimine 1 sene varken kimse yeni sözleşme imzalamak istemez. hele tuncay potansiyelinde bir oyuncu. marco aurelio'da da aynı durum söz konusu. brezilyalı futbolcuların genelinde olan bir la liga'da oynama sevdası vardı 5 sene bu takıma hizmat etti ve gitti. kulübün bu konuda takındığı olumsuz tavır marco'yla değil tamamen bayram tutumlu ile alakalıdır. bu unutulmamalı. serdar kulbilge ise fenerbahçe'den para koparmaya çalıştı, aziz yıldırım da gönderdi. en iyisini yaptı. sonra geri dönmek istedi ama başkan kabul etmedi. fenerbahçe'yi para kapısı olarak görenleri kulüpten içeri sokmadı. en doğrusunu yaptı.
gelelim transfer meselesine. teknik direktör transferinde kesinlikle doğru bir iş yaptı. euro 2008'in şampiyon hocası luis aragones'i getirdi. la liga gol kralı daniel guiza'yı getirdi. emre belözoğlu gibi bana göre türkiye'den çıkan en potansiyelli, form tutmuş hali avrupa'nın her takımında oynayabilecek bir futbolcuyu getirdi. aurelio gitti yerini xabi alonso ile marcos senna ile doldurmaya çalıştı. hatta bu transferler bitme aşamasına geldi ama olmadı. transfer döneminin bitmesine 3 gün kala faydalı olup olmayacağı bilinmeyen pahalı bir oyuncu yerine aragones'in söylediği sisteme uyum sağlayabilecek ucuz bir oyuncu getirdi. yedek oyuncuymuş... bana göre dünyanın en iyi pasörü olan ve en üst düzey ön liberolar arasında ilk beşe koyacağım xabi alonso'yu ispanya milli takımında kesen adamın yedeği evet. adama öyle yıllık 2.5 milyon euro falan verildiğine inanmıyorum. transfermarkt'da adamın bonservis değeri 1 milyon euro o kadar da değil. türk spor medyasının belirtildi, öğrenildi, kalıplarıyla sunduğu yalan haberlere ne zamandan beri inanıyoruz? ben de isterdim şöyle 24-25 yaşlarında kaliteli bir ön libero pahalı da olsa alınmasını. ama durun bir adamı izleyin. hakkında atıp tutmalara hemen başlandı.
bugün aziz yıldırım'a sallayıp istifasını isteyenler falan var. buna eminim ki olur da istifa ederse başkanım geri dön diye debeleneceklerdir. oturulan yerden sallamak her zaman kolaydır ve bizim taraftarın*çok iyi yaptığı iştir. neymiş kombine almış. senna, xabi ya da herhangi başka biri için alıyorsan alma lan kombineyi zaten. bu nasıl fenerbahçelilik?
galatasaraylıyım hem de fanatik. dolayısıyla fenerliler pek iplemeyecektir yazdıklarımı ama bir sakince okuyun derim ben.
aziz yıldırım fenerbahçe'nin başına gelmiş en iyi başkanlardan biridir, belki de en iyisidir. çok çok eskiyi bilemediğim için bir şey diyemem. en azından efsane olarak adlandırılan ali şen'den kat kat daha başarılı işler yapmıştır onu bilirim. gerek sportif anlamda gerekse kulübün tesisleşmesi ve maddi anlamda değer kazanması. tüm bunlar aziz yıldırım'ın hanesine artı puan kazandıran icraatları. ulan geriye ne kaldı diyenler olucaktır illa ki.
aziz yıldırım'ın başkanlığı süresinde yaptığı en büyük hata muhalif sesleri sindirmek olmuştur. hatta sindirmekten de öte aforoz etmiştir. isim zikretmeye gerek yok, herkes biliyor zaten bunların kimler olduğunu. aziz yıldırım'ı eleştirenler hemen fenerbahçe düşmanlığı ile yaftalandılar.
aziz yıldırım belli ki tek olmak istiyor. yani despot bir yönetim şeklini benimsiyor. bu şekilde kulübün daha iyi yönetileceğine inanıyor. ama uzun vadede kulübe zarar verdiğinin farkında değil ya da farkında. bilemiyorum. düşünün aziz yıldırım sonrası fenerbahçe ne olacak?
elbette koskoca fenerbahçe camiası başkansız kalmayacaktır. birileri başkanlık koltuğuna oturacaktır. ama aziz yıldırım fenerbahçe'nin dinamizmini sağlayacak, yapılan icraatları kontrol edecek iç denetim mekanizmasını oluşturan muhalif sesleri susturarak bu yapıyı kendi elleriyle yok etmiştir.
bunu belki fenerbahçe'nin iyiliği için yaptığı düşünüyordur ama unutmasın ki kendisi de ilk başkanlık koltuğuna oturduğunda bir oy farkla seçilmişti. yani kıyasıya bir başkanlık mücadelesinin içinden sıyrılarak gelmişti. bir hareketlilik, bir heyecan vardı.
şimdi kim aziz yıldırım'ın karşısına çıkabilir. kimse çıkamaz. çıksa da bir çırpıda "hain ya da vefasız" olarak ilan edilebilir. kendini alternatifsiz kılmış, fenerbahçe'yi adeta kendine muhtaç hale getirmiştir. aziz yıldırım sonrası çıkacak bir başkan silik ya da aziz yıldırım taklidi bir veliaht olursa bu fenerbahçe'yi ileriye değil geriye götürür.
iki defa istifa edip taraftarın sokaklara dökülmesiyle tekrar göreve dönmesi bunu açıklıyor. çünkü fenerbahçe şu anda aziz yıldırım dışında kendine lider çıkarak bir yapıdan uzaklaştırılmıştır. düşünün geri dönmeseydi ve nihat özdemir başkanlığı devralsaydı fenerbahçe bugün geldiği noktaya gelebilir miydi? kesinlikle gelemezdi. çünkü nihat özdemir hiçbir zaman birinci adam olacak lider bir kimliğe sahip biri olmadı. aziz yıldırım'ın yanında çantacı gibi durdu hep. diğer yöneticiler gibi.
zerre kadar sevmesem de aziz yıldırım başarılıdır, fenerbahçe'ye çağ atlatmıştır. ama kulüp içi demokrasi anlamında ise çağ dışı kalmıştır. bugünlerde taraftarlarla arasındaki polemik de bunun en büyük kanıtıdır. aziz yıldırım "ben ne dersem o olur" düşüncesinden vazgeçmeli ve yüzyıllık kulübü istediğim gibi yönetirim havasında olmamalıdır.
ümit özat'ı, tuncay'ı, aurelio'yu, serdar kulbilge'yi fenerbahce'ye ve turk futboluna kazandirandir.
o olmasa aurelio genclerbirligi'ne gidip ayman'la ayni kaderi payla$acak, serdar kulbilge asansor takimlarin aranan adami olarak kalacak, umit ozat'ta umit bozkurt kariyerine sahip olacakti. (tuncay icin bir $ey diyemeyecegim)
o gelmeden once 3. sinif afrikali oyunculara "yildiz" gozuyle bakilirdi fenerbahce'de. hepsini o bu kulube getirdi. ve getirdigi adamlar gecmi$lerini, geldikleri yerleri unutarak zamanla astronomik $eyler talep etmeye ba$ladilar.
orneklemek gerekirse; zamaninda fenerbahce'ye gelmek icin bursaspor'da ki alacaklarindan vazgecmeyi, tribunde oturmayi bile goze alan serdar kulbilge 2 yil sonra yillik 1.8 milyon euro isteyecek kadar degerlendigini du$unuyorsa ona kapiyi gostermekten ba$ka care yoktur. zira fenerbahce 10 yillik kalecisi, oz evladi ru$tu'ye bile yillik 1 milyon $ onerirken serdar kulbilge'ye 1.8 milyon euro verecek hali de yoktur.
dogrulari yapmaktadir. oyuncuya dayali duzeni yikmaktadir. fenerbahce gibi bir kulup oyuncuya minnet etmez, etmemeli. zamaninda tayfun real sociedad'a giderken yalvarildi da, ne oldu? beyhude bir caba oldu.
fenerbahce oyuncuya bagli duzeni a$maya cali$maktadir. 2 sezon once kontrati biten alex de souza icin bile "istiyorsa gitsin, yeri dolar" demi$ti aziz yildirim. belki alex gitse eksikligi kisa vadede cok hissedilecekti ama uzun vadede onunda yeri dolacak, takimdaki diger oyuncularda "demek ki her istedigimiz olmuyor, demek ki vazgecilmez degiliz" goru$unu iyice kavrayacaklardi. aziz yildirim'in restini gorup kavradilar da..
nitekim ru$tu'ye istedigi para verilmedi ve ru$tu kaybedildi ama ru$tu'yu gorup dersini alan volkan demirel bo$ sozle$meye imza atti.
ali $en'in zamaninda bir sozu var ki cok iyi anlatiyor durumu;
teşekkürler başkan. sanırım senin vizyonun buraya kadar. bizi kurumsallaştırma çabaların ve bize kattıkların tartışılamaz. ama teşekkürler. bundan sonrasında bize profesyonel yöneticiler lazım. kurumsal altyapısını oluşturmuş fenerbahçe kulübünde verimlilik ve kulüp çıkarları doğrultusunda hamleler yapan, kişisel egoları yüzünden oyuncu alım satımı yapmayan yöneticiler lazım. 34 yaşında yedek oyuncuları çare olarak görmeye başlaman, kişisel dalaşların yüzünden ümit özat'ı, tuncay'ı, aurelio'yu, serdar kulbilge'yi bonservissiz kulüpten uzaklaştırmış olman bize yetti.
sezar, neron ve hitler'i tahtından etmek için elinden geleni yapan diktatör. fenerbahçe'yi kendisinin sanan, kendisine muhalif tüm sesleri zaman zaman şiddet bile kullanarak susturan insan. *
hakkında yapılan en itici klüp yöneticisi yakıştırmalarına bi anlam veremediğim fenerbahçe spor klübü başkanı. bir galatasaray'lı olarak, aziz yıldırım'a bu yakıştırmanın yapılmasını çok haksız buluyorum. ortada mahmut uslu gerçeği varken aziz yıldırım'a çok itici demek sezar'ın hakkını yemekten öte birşey değil bence.
haddini aşan pehlivan. son yıllarda artan agresif gösterilerine yenisini eklemiş, havaalanında gazeteci fırçalamıştır. hadi futbolcuya "lan parasını verdim ister severim ister mikerim" gözüyle baktığın belli, gazeteci fırçalamak senin ne haddine. ha pardon, gazetecilere de para yedirdiğini unutuyoruz arada sırada, insanlık hali...
alıntı: bir gazetecinin kendisini görüntülemesine sinirlenen Fenerbahçe başkanı, ''Ne çekiyorsun. Beni çekmek için izin alacaksın. Kimsin sen, burada ne yapıyorsun.'' diyerek kızdı.
vay be, yurdumda asker kaçağı olarak elini kolunu sallayarak dolaşan hazretteki cürete bakar mısınız? ey güzel ülkem benim, ne mallara "adam" muamelesi yapılıyor.
fenerbahçe'yi ve fenerbahçe taraftarını markalaştıracak kadar özverili;
tarihinde ilk kez avrupa şampiyonasında takımımıza başarı getirmesiyle yüklüce krediye sahip olan lakin kaybedilen bir şampiyonluktan ötürü zico ile yolları ayıracak kadar hırslı;
ülkeye ilk kez getirilen uefa kupasına tesadüf diyecek kadar kompleksli;
fenerbahçe adına takdire şayan işler yapacak kadar başarılı;
uzun vadedense günü kurtarmaya yönelik teknik direktör transferi gerçekleştirecek kadar anlaşılmaz...
tuhaf...
eleştirilecek özelliği çoktur lakin fenerbahçe'de bir devir yarattığı da göz ardı edilemez. takıma kattıklarından dolayı tebriği de hak etmektedir kendisi.
ayrıca, nedense fenerbahçe şampiyon olamadığı zamanlar fenerbahçe nefretiyle dolu rakip taraftarlarının kendilerini pek bir 'büyülten' "r"lerle ilgili inanılmaz zeka pırıltısı barındıran şakalara başvurmasına sebep olan başkandır.