ar damarı çatlamış ve bir daha onarılması mümkün olmayan insandır. o bu değil gerçekten artık sıkmaya başladı yani seks seks seks sayende sıkıldık be ayşe arman.
kendi nezdinde tüm kadın okurlarını liberalleşmeye, serbestleşmeye, önyargılardan arınmaya teşvik eder, bunu kendi hayatından örnekler vererek yapar. . serbestleşmek, liberalleşmek; bugün sevişmek istedim, bugün kocamla mutfakta seks yaptım, vajinama piercing taktırdım vs. gibisinden, mahremini açmakla başlıyor bunlar bağyanlar.
hangi duygusu eksikti buna yöneldi diye, kişinin kendisiyle iç hesaplaşması olan bi cümleyi köşesinde kurmuş ve bunu da din'e bağlayabilmiş hatun.
biri ya da birileri kendisine, "din"'in zaten, kişinin iç boşluklarını doldurabilmek için var olduğunu anlatmalı.
ehehe çok hoş kadın bu ya.
- ay inanmıyorum ya sevgilim artık namaz kılıyor.
- ee ne olmuş?
- ya ne olmuşu mu var. artık bara gidemeyecez. içki içemeyecez. ben yazılarımda, sevişmeye başlamadan önce "besmele" çeken bi adamla yiyişmelerimizi nasıl yazayım ki artık?
- ee sen de daha fazla kızına yönelirsin.
- a aa bak bunu hiç düşünmemiştim. haklısın!
- ayşe!!
- efendim?
- "küçükken sevişmeden ölmekten çok korkardım" diye açıklaması olan sendin di mi?
- ay evet acayip korkardım yaaaa. kabusumdu o benim. allahtan açık ara kapattım o farkı.
- belli anam belli.
sürekli; seks, sevişme, yiyişme, öpüşme, gittiği- geldiği, yediği-içtiği şeyleri anlatan bi kadını gazeteci yapanların, hatta o'na bi de eşek kadar köşe ayıranların "eder"i bu olsa gerek. hayır sürekli aynı şeyleri yazmak "hangi duygusu eksiktide buna yöneldi" sorusunu sordurtuyor adama.
ben sordum misal.
becermek kelimesi için bi defasında şöyle demişti hanımefendi;
"bir erkek, bir kadını "beceriyorsa", aynı anda o kadın da o adamı becermiyor mu?
peki o zaman niye ortalığa atlayan "onu götürdüm!" imasında bulunan hep erkekler oluyor?
sen onu götürdüysen, o da seni götürdü... "
haklısın be ayşe; bu düzen seni sen de bu düzeni "götürdün"!!!!
o değil de hangi erkek yazar, köşesinde bu kadar seks konuşsa, karısıyla yatak hikayelerini köşesine taşısa, sol şeyine taktığı ismi ( hanımefendi sol memesine isim takmıştı) köşesinde yazsa abazan olur abi! kısa ve net.
leyla k. adlı çok yazık bir insanın röportaj yaptığı, bir gazetecikte alfabedeki harfleri aralarında boşluklar bırakarak kullanan kişi.
leyla k. ile yaptığı röportajdan,
bu arada leyla k., kocasını fethullah gülen cemaatine 'kaptıran' biriymiş. ve bu durumdan çok muzdaripmiş. muzdaripliğinin sebeplerini röportajda söylüyor.
Siz ne yaptınız?
- Kendinizi benim yerime koyun, birlikte Soho'daki bütün barların altını üstüne getirdiğiniz adam, dünyanın en bohem adamı, Kuran'ı elinden düşürmüyor, 5 vakit namaz kılıyor ve "Allah için yapıyorum" diyor. Kafayı yiyecektim! Tamam ben de Allah'a inanıyorum ama ondaki bu 180 derecelik değişim beni korkuttu, öfkelendirdi, üzdü. Bir de kendimi aldatılmış hissettim, hayatını dinin esaslarına göre yönlendiren bir adam isteseydim, gider bir imamla evlenirdim.
bu ülkedeki aldığı oksijen zarar ziyan binlerce çok hücreli canlıdan biri. bu şahısa "gazeteci" demek, gazetecilik mesleğine yapılan çok ama çok büyük ihanettir, kaldı ki bu şeyin merhum uğur mumcu'yla meslektaş olması ve ondan bir dünya fazla kazanması inanılır gibi değil. kendisine sol yanağına dövme yaptırdığı memesiyle ve şu bitmek bilmeyen hikayelerinden dolayı bir gün boğabileceğim garip isimli çocuğuyla mutsuz ve mesut* bir yaşam diliyorum. nefretim büyük kendisine.
bugün yazdığı yazıyla göylünmüzde taht kurmuş hurriyet yazarı. dinler arası diyoloğa getirdiği açılım müthiş olmuş. gözlerinden öperim armanım sözlük yazarlarına hurriyette yazabileceklerini gösterdiği için.
"Dobralık" ile "küstahlık" arasındaki ince durumu sıkca karıstırdığını düşündüğüm özünde iyi ama sözünde ve yazısında çapraşık; sadece dünyalık popülist bir kadın.
bazen kafasinin farkli calistigina, bazen dunyadan haberdar olmadigina ve siyasetten hic anlamadigina inandigim hurriyet kadin yazari. 71 dogumlu, evli ve bir kiz cocugu annesidir.
Hiç kimsenin olmadığı bir burçtan olduğuna kanaat getirilen kadın. e öyle olmalı ki, onu gezegenler mezegenler, ay geçişleri bilmemne hiiiiç mi hiç etkilemiyor okuduğuma göre.
Şöyle ki, aynı adamla birbirlerine çok ama çok hatta haddinden fazla aşık olup, çocuk yapıyorlar. aylar yıllar geçiyor ama aşkları hiç ama hiç, hatta haddinden fazla bir biçimde, bitmiyor. bu bitmeyen aşk bize gazete de ki köşesinden istisnasız anlatılıyor gün be gün. o kadar mutlu bir anne, o kadar mutlu bir eş, o kadar mutlu bir insan,o kadar mutlu bir kadın, o kadar mutlu bir sevgili ki şaşıyorsunuz üstelik yıllardır. bu gece hangi pozisyonda seks yaptığını, sevişirken kocası mı sevgilisi mi artık her neyiyse, kulağına neler söylediğine kadar anlatıyor bize, bizde okuyoruz paşa paşa ama yemiyoruz!!! yemiyoruz tabii, ülkede ki, hatta dünya da ki, hatta kainatta ki tek mutlu kadın bu sanki. eşiyle mutlu, muhteşem bir evde yaşıyor, muhteşem seks yapıyor ve hemen hemen her sekste defalarca orgazm oluyor, kızının dadıları mükemmel insanlar, onlarla geziyor tozuyor şaraplar içiyor vs vs vs. hatta ve hatta bazen canı, başka bir erkeği isteyecek arzulayacak oluyor da onunla ilgili fantezilerini bile bize yazıyor köşesin de.
Kocası ya da sevgilisi,o kadar medeni bir adam ki, tüm bu yaptıklarını ona da anlattığını iddia ediyor, etmese de zaten biz okuyorsak adam da okuyordur, ancak dedim ya adam eğitimli, akademik kariyer ve süper bir soyadının mensubu bir adam, özgür bırakmış çocuğunun annesini bu yüzden dünyanın en mutlu,en bahtiyar kadını ayşe . filmlerde ki gibi bir hayat onun ki adeta imrenebiliyorsunuz da hatta okurken.
ama insan kendine de soruyor yahu, eh be sevgili ayşe dedim ya, sadece sana özel bir burcun kadını olmalısın, o burçtan olan tek kişi var o da sensin öyle olmalı, yoksa biz nerde yanlış yapıyoruz diye soruyor kadın seni okurken. yersen yani.
bilmiyorum bu hanıma yazar demek ne kadar doğru olur, kaldı ki bir türk yazarı olarak ingilizceyi türkçeden daha çok kullanıyor.
konumuz 4-5 yaşındaki çocukların eğlenceleri değildir, sakın yanlış anlamayınız.
konumuz hayatında türkçe kullanmayı beceremeyen bir türk yazar..
'date'leriyle 'movie'leriyle inanılmaz boş bir nesil yetiştiriyor bu ablamız.
ingilizceyi kötüleme gibi bir düşüncem yok, kendim de ingilizcenin çok gerekli bir dil olduğunun farkındayım.
fakat ingilizce, türkçeyi öğrenmiş biri için gereklidir.
nitekim ayşe arman kendi deyimiyle 'lifestyle' bakımından benim için 'zero' bir hanımdır.
ayrıca kimse birbirini kandırmasın, yazar değildir.
uludağsözlükte kendisinden daha iyi 10 yazar gösterebilirim.
bugünkü yazısında evlenmeye karşı olduğunu,kızına anlattığı masalların sonunu değiştirdiğini,prens ve prenses evlendi yerine sevgili oldular dediğini falan yazmıştır.e bu ne perhiz bu ne lahana turşusu ayşe hanım? siz değil misiniz şimdiki eşinizi evliyken ayartıp,karısından boşayıp nikahı basan? o zaman evlenmeseydiniz sevgiliniz ömer'le,biraz inandırıcılığınız olurdu kanımca.betül mardin'in gelini olma hevesi,dubai'de yaşam,para... "ben evliliğe karşıyım,ilerde ayrılırsak da senden beş kuruş istemiyorum,sevgili olarak kalalım" deseydiniz ya eşinize.
yetiştirdiği çocuğun da kendi gibi (halktan) kopuk olacağını gösteren bir yazısı bu.
çocuk esirgeme kurumu bu yazıyı görse de çocuğu himayesine alsa...
son olarak, pilli çatallarla dürtsünler poponuzu sayın yazar.
bugünkü yazısında 19 yaşında kürtaj olduğunu açıklamış ...* kafası atıp gidip nü pozlar vermiş bir adet dişi kişisinin mailini yayınlayıp desteklediğini de eklemiştir.ahanda sokaktaki alealedi dişinin fotoları burdaymıs http://www.ifidare.com