kendisinin politik ya da sosyal konumu ile ilgili yorumlar çeşitlenebilir ve tartışılmaya açık bir konudur. fakat bir konu var ki; köşe yazarlığı yapmasına rağmen türkçeye hakim olamayışı. hergün yazısı binlerce kişiye ulaşan bu denli ünlü bir insanın yazılarına daha da ehemmiyetle yaklaşmasını beklerdiniz değil mi? ne yazık ki..kendisini okuyan kitle genç kuşak olabilir, fakat bu durum sizin anlam kaymalarıyla bezenmiş bir yazı yazmanızı gerektirmez. siyasi duruşunu ve toplumdaki konumunu bir kenara koyarak söylüyorum; kendisi bir yazar değildir maalesef...uzun süre de olabileceğini zannetmiyorum.
şişirilen kadın. sürekli pohh pohhhlanmaya alışmış, herhangi bir başarısı olmayan burjuva. dur hemen sinirlenme sen de oku önce.
ayşe arman isminin bugün bu kadar anılıyor olmasının, sürekli pohh pohhlanıyor olmasının tek sebebi ertuğrul özkök'tür. yaptığı her röportajın devrim niteliğinde yansıtılmaya çalışılmasının tek sebebi ertuğrul efendidir.
Gel gelelim sana ayşe hanım. Gerçekten boş bir insansın. Yani yaptığın elle tutulur, gözle görülür hiç bir şey yok. Sen kendini kandırıyorsun, sürekli seni göklere çıkartan medya müdürün ise kendisini. sen bir hiçsin... yazdığın her şey, yaptığın her röportaj büyük bir şey gibi yansıtılıyor ama sen gerçekten boşsun. sığ bir insansın. Bugün o medya gücünü elinde bulunduran insanların yanında olmasaydın dönüp kim yüzüne bakacaktı? ha bir türban takar, bir soyunursan belki işte.
Son olarak halis toprak röportajın var değil mi.. yapılan röportajda 71 yaşındaki Halis Toprak'ın 17 yaşında bir genç kızla evliliği konusunu ne kadar basit, sıradan ve normal olarak yansıttın değil mi. kim istedi bunu acaba? sahibin ertuğrul özkök mü yoksa onun da sahibi olan aydın doğan amcanız mı? Yaptığın röportaj tek kelimeyle iğrenç ötesiydi bilesin. yok yani hüseyin üzmez konusunda ortalığı en fazla ayağı kaldıran sen ve patronların değil miydi? ne oldu şimdi gülüm söyler misin ne değişti? haa nikah kıydı sadece değil mi? yani atılan iki imza 71 yaşındaki bir adamın 17 yaşındaki bir "çocuk" ile evliliğini normalleştiriyor yani ayşe hanım öyle mi? Röportajda halis toprak'ın "TMSF" ile yaşadığı sorunlardan girerek ne kadar mazlumlaştırmış be bunak patronu. yani bildiğimiz melek!... halis toprak'ı "gözü kara ve cesur" olarak nitelendirmişsin vayyy lan ne vayyy... sen harbiden büyük bir üstadsın ayşe arman... yazıklar bile olsun diyemiyor insan sana. aslında o kadar küçüksün.
halis toprak isimli şahsiyetin evlendiği 17 yaşındaki "çocuk" için "Onunla da telefonda konuştum, hiç de öyle sizin ya da benim zannettiğimiz gibi, ensesine vur ağzından lokmasını al biri değil" demişsin ya. sana gülüyorum sadece kadın bunu bilesin. toprak'ın yaptığı evliliğin her açıdan uygun olduğunu söyleyerek alan memnun satan memnun birileri neden karışıyor mesajı vermişsin ama ben sana yine acıyorum. çünkü sen gerçekten bir hiçsin. ertuğrul özkök'ün elinde oyuncaksın. kimse için bir değerin yok emin ol ve umuyorum ki bir hüseyin üzmez, bir halis toprak şeklinde birisi ile ömrünü geçirirsin.*
halis toprak "seks gücüm hiç azalmadı. 25 yaşında gibiyim. hatta o zamana göre %100 arttı.", "doktorlar şaşırıyor. bendeki ender bir durummuş. sanırım bende testesteron fazlası var." gibi cümleler ettiğinde ortamdan tüymeyi akıl edememiş gazetecimsi. adam çıkarıp masaya koysa ne yapacaktın sayın arman? fotoğrafçı da meyilli olsa...
başörtüsü giyip laila ya giderek başörtülüleri -kendi tabirince öbür mahalleyi- tanıdığını sanan ikona.
nedim hazarın bu olayın hemen ardından kaleme aldığı yazıyı armağan ediyorum kendisine.mümkünse yazının "çıplak" fotoğraflarını çektirip "yatak odasına" assın , belki o zaman üreme organlarına giden kanın basını düşerek , alyuvarların beyne de uğraması gerektiği gelir aklına.
istanbul nişantaşında türbanla gezmiş ve fatihtede mini etekle dolaşma cesareti göstermis bir bayan köşe yazarımızdır.
netice: nişantaşında fazla göze batmamış, fatihdede yobazlar tarafından: "git burdan, senin gibileri burda görmek istemiyoruz" diye kovmaktan beter edilmiştir.
medyanın oluşturduğu bir ikon. türkiye'de önünde saygıyla eğileceğimiz, çok büyük savaşlar veren kadınlar var. bu ülkeyi karanlıktan aydınlığa taşıyacak, bu ülkenin önünü açacak olan onlardır. fakat bu insanlara tek bir satır ayırmayan medya, mastürbasyon yapıp yaşadıklarını gazetede okurlarıyla paylaşan, kıçını açıp 50 dergiye poz veren, sırf yazacak konu olsun, adından bahsedilsin diye haşemayla denize girip poz poz fotoğraflarını çektiren bir yazar bozmasına ayırmaktadır başlıklarını.
istanbul fatih'te bir kuaförün tüm müşterilerinin kapalı olduğunu, ama aynı kişilerin oraya girince başlarını açtıklarını ve vücutlarında dövme, piercing gibi materyaller bulundurduklarını rahatça yazısına taşıyabilen, ne yazık ki hala gazeteci.
gerçekten türkiye de mi yaşıyor sorusunu akla getiren saçma bir köşe yazarı.
deniz sekiyle cezaevinde yaptığı röportajda oturup karşılıklı ağlamışmış.yahu arman açlıktan bir ekmek çaldı diye yıllarca hapis yatan çocukların olduğu bir ülkede yaşıyoruz, iki kuruş para görünce kendini şaşıran torbacımı, keşmi ne olduğu belirsiz bir kadının durumu ne kadar adaletsizce dimi?çok duygusal, göz yaşlarımıza hakim olmaksızın okuyoruz kendisini...
dam sikine mertek götüne.
tuzu kuru.
dünya yansa, içinde bir çuval samanı olmayan kimse.
dünyayı su bassa, ördeğe vız gelir, dedirten kişi.
hangi özelliğinden dolayı hürriyet gazetesinde köşe kaptığı meçhul kişi.