başını porno dergisi ve filmlerinden kalkmayan, 31 çekmek için annesinin evden çıkmasını kollayan yurdum genci, ne siyasetten anlayan, ne yönetimle ilgili fikrini belirtmekten yoksun, işi gücü televizyon, eğlence olan bu millet, aysun kayacı programında bir kısmı haklı bir kısmı yanlış anlatılmadan dolayı ağır gibi göründüğünden, yok televolelerden inmeyen, magazinden anlar, politikadan anlamaz yakıştırmalarını yapan insanlar, peki siz kaç kere aysunu düşünerek 31 çektiniz söyleyin. bir sürü değil mi? evet ama kimse onları düşünmez, kendisi de politikadan anlamaz, aysun kayacı televoleye çıktığında kaçırmayan, götüne bacağına bakan gençler, şimdi aysun salak, bir boktan anlamaz diyorlar.
aysun kayacı çoban benzetmesiyle örnek göstermiştir. direkt çobana yüklenmiyor. herkes o kısımı izlemiş herhalde. diploma dağıtır gibigecekonduların tapularını dağıtıyorlar diye bir cümle sarfetti. bunu kimse ciddiye almıyor çünkü kendi ayıplarını niye göstersinler. herkes kaçak elektrik kullanıyor. doğru. bunu neden anlatmıyorsunuz. objektif olun, ibne olmayın.
herkesin demokrasi mücahiti, halk adamı olduğu memlekette ki tek kusurumuz.
kafamızdaki manken ve sarışın stereotypeından dolayı zaten ne söylerse söylesin aha aha laf etti bal kabagı formatının dışında eleştiri yapamayacagımızı göstermiştir kendisi.
demokrasinin cahil, cabuk yönlendirilebilen, kolay etki altına alınabilen toplumlar için uygun bir yönetim sistemi olmadığını söylemiş.haksız da değil
(mitinglerde tavuk pilav dagıtarak %6 oy alanı da gördü bu memleket, kömür dagıtarak iktidar olanı da)
eee ne sikime bu kadar üzerine gidiliyor o zaman bu kızcağızın yalan mı söylemiş.
üstünde durulmaması gereken bir konuya parmak basan manken. ben daha üstünüm, kültürlüyüm, zekiyim, güzelim, para var huzur var mantığındaki onca insanın -aaa çoban ve ben aynı oy hakkına mı sahibim?, sorusunu dile getirme cesaretini göstermiştir. zira bazı durumlada cesaret cahillikle doğru orantılıdır. arkadaşımız bu orantı üzerinden düşüncelerini dile getirmiştir. bel altına vurmadan eleştirilmelidir, zira onun sevgilisi de motora biniyor...
malum çoban mevzusundan bir iki program öncesinde gene Marie Antoinette rolünü başarılı ile oynamıştır.
efendim olayımız şu;
laf nereden açıldı tam hatırlamıyorum ama mevzu erkeklerin dağınık olması. güzel aysun da buna bir çözüm bulmuş.
- ehehe ben artık o işi çözdüm. valla erkek arkadaşım da ortalığı dağıtıyor bende dağıtıyorum. şerife de topluyor!..
şerife derken? aaa demi tabi ki hepinizin bir hizmetçisi olacak. siz dağıtacaksınız onlar da toplayacak. nasıl olsa parasını da veriyorsun. peki şerife ile senin oy hakkın nasıl olsun aysun? hadi şu oy mevzusunda ayar verme olayımızdan da vazgeçelim. peki ne oldu senin bu programla üzerine giydiğin çakma feminizm ceketi! bak belki ayağının altına falan düşmüştür onu da zaten pınar kür ile birlikte çok eziyorsunuz. liberal feministler sizi. canım benim...
not: tamamen duyduklarım üstüne yapıyorum bu yorumu.
"çobanla benim oyum aynı olmamalı." demiş. izlemedim programı. demek istediği şeyle dediği şeyin aynı olup olmadığını da bilmemekteyim. herkes gibi. ama gerçekten ayıp etmiş.
fakat bir de işin şu tarafından bakmadan edemiyorum. herkes basbas bağrınıyor; "bu ülkede düşünce özgürlüğü var, bilmem ne var." diye; sonra da doğru ya da yanlış, kör-topal düşüncesini ifade etmiş birini infaz ediyor. ulan nerde kaldı bu işin tutarlılığı?
"zekası ile ilgili yorum yapan bir çok kişiden daha zeki." demiştim.
hayır efendim, yutmadım sözümü. lakin küçük bir değişikliğe gerek duyuyorum.
'"sen mankensin, sarışınsın, hede ve hödösün. sen ne bilirsin ki?" zihniyetine sahip, adam gibi düşüncesini savunmak yerine karşıdakinin mesleğini, sahip olduğu fikre karşı çirkin sözler ve hakaret olarak kullanmaktan çekinmeyen ve bunları söyleyince sanki aysun kayacı'dan çok daha 'fazla'ymış gibi bir hava yaratan herkesten çok daha zeki.'
ulan savunmanın da bir adabı var. ne eksiğin kaldı şimdi senin ondan?
en son ntv'deki programda kendisini eleştirenlere cevap verirken yüzündeki o acı dolu, masum çocuk ifadesiyle beni kendisine bir kez daha aşık etmiş güzeller güzeli. canım benim, kıyamam ben sana. ağlatmayın lan kızı!
doğru sözlerin yanlış kişinin ağzından çıkması olayına kurban giden kişi. söylediği sözler doğrudur, ama bunları demesi gereken kişi aysun kayacı olmamalıdır. söylediği sözleri tekrarlamaya gerek yok. ama bir de bakıyorum da herkes aysun kayacı'ya "aman aptala bak, sallamaya değmez, sarışın manken işte ne anlar bu işlerden kuş beyinli hede hödö" diye giydirmiş. e arkadaşım madem bu insanı aptal, dinlenmeye değmeyecek biri olarak görüyorsun, ne diye üstüne 5 sayfa eleştiri yazarsın, hakaret edersin ki? madem aptal, boş konuşan birisi aysun kayacı o zaman dinleme, sallama takma geç direk. demek ki sandığın kadar aptal değilmiş di mi? burdan ne anlıyoruz, demek ki bu kız söyledikleriyle seçmen kaybı telaşındaki birilerinin damarına bastı ve bu kadar gündeme oturdu.
evet son zamanlarda manken camiasındaki arkadaşlardan beklenmeyecek bir çıkışı yapmıştır aysun kayacı, gözümde büyümüştür.
sunucu olduğu programda pasif kalmakla suçlanan kadın. son programlardan birinde yaptığı demokrasi yorumu saçmadır. böyle bir durumda bu kadına hakaret etmek daha saçmadır ve sözde demokrasiye uymaz.
perihan magden, bugünkü yazısında kendisi için şöyle bir yorumda bulunmuştur, aktarma ihtiyacı duydum:
Kız 'gak' dese olay oluyor,'guk' dese (k)OLAY. Hakikaten güzel bir kız çocuğumuz. Burnunun şekliyle az biraz oynamadan ve ağzını ördek şekline bu kadar yakınlaştırmadan önce (enn natürel haliyle) daha bile güzeldi.
Belki ağız modelini revize ettirmemiştir. Dudaklarını ördek gibi tutma pratiğiyle- Yani hep öyle yapa yapa O Model beyne üşüşen düşüncelere de sirayet ediyordur, bilemiyoruz tabii ki...
...Aysun Kayacı mankenlikten kazandığı paralarla yurdumuzun Kentucky Fried Chicken Üniversiteleri'nden birinde 'How To Fry Chicken and Not Burn it' bölümünde okuyor, bildiğim kadarıyla.
...
ülkeyi hoş bir tartışmanın içine sokmuş olan manken. sayesinde, güzel ülkemin güzel insanları, çobanın, mankenin, sarışının, vergi veren, vermeyen kişilerin demokrasinin neresinde durduğunu tartışıyor. aysun kavacı, popüler olma sonucu üstlendiği sorumluluğun gereğini yerine getirmiştir.
Müjde Ar'ın lafıyla yerle bir olan manken kızımız, kendisi damarlarında asil kan aktığı sanrısıyla insanlıktan nefret etme sebebidir.
-dağdaki çobanla benim oyum eşit olamaz
-seninde bir profesörle verdiğin oy eşit
ve izleyenlerin içi serinler. *
pek üzerine gidilen, tartışılması gereken konuya parnak basan ama fazla ciddiye alınmaması gereken kişidir.alınmaması gerekir çünkü bu kızımız masumdur.gençliğinde alamadığı eğitimi, sorgulayamadığı hayatını, kozmetik ürünlerine yatırdığı paradan kesip üniversiteye veren, adam gibi eğitimi daha yeni yeni alan ve hayatını yeni yeni sorgulamaya çalışan, sorgularkende düşünmeyen bir kişidir.
dün aysun kayacı sayın cevizkabuğu programına bağlandı ve tarih bölümünde okuduğunu söyledi.ve bu soruları aslında başkalarınında sorduğunu, onlara kimsenin birşey demediğini fakat ben söyleyince bir kaos ortamı oluştuğunu ve herkesin üzerine çulldandığını, artık korktuğunu söyledi.neden korkuyor bu kızımız özgürlük, eşitlik nâraları atan iktidar partisinin sarfettiği cümleler, dinci diye gezinen yobaz kişilerin ettiği hakaretler yüzünden.ben eminim ki bu aysun hanım'ın söylediği sözleri bir çarşaflı hamfendi söyleseydi arkasında duracak bir sürü özgürlükçü görecektik.bir kaç kişiyi toplayıp gaz vermek için aysun kayacı'ya ''ne mal olduğunu, biz onun nasıl para kazandığını biliyoruz'' ''teneke kafalı'' diyen kişilerin ''bravo haklı arkasındayız'' ''burası özgürlükçü bir ülke'' dediklerini de görecektik.
ama aysun kayacı'nın bu soruyu sorarken bunları bilmesi, bunlara hazırlıklı olması gerekirdi.belki de iyi oldu.kimlerin ''ne mal olduğunu'' görmüş te olduk bu arada...
sadece milletimizin ve entellektüellerimizin uzun zamandır çekiştirecek kişi bulamamanın verdiği ıstırapla üstüne atıldığı kızdır.
kim doğru diyebilir ki gecekondulara seçim zamanı tapu dağıtılmasına, seçimden sonra yıkmaya girişmeye ya da kaçak elektrik çekip başkalarının üstüne bu paraların yüklenmesine.
biz bir şeyi eleştireceğimiz zaman ya tamamen yerle bir ediyoruz ya da göklere çıkarıyoruz arada kalanlar da eziliyor.
yukarıdaki söz atamın güzel bir sözü. hadi bunu untuttun aysuncum, fakat sana bir sır vereyim mi? süleyman demirel....evet evet süleyman demirel...çoban sülü len.*
ama aysun haklı. kimse ona şehirleşen insanın gözünün daha fazla boyanıp tüketim ve üretim şekillerinin şehirli insanın bilinçaltına kazındığını ve bu sayede herşeyin daha flulaştığını, bu tip insanların (hemen hemen hepimiz)* daha çabuk dejenere olduğunu anlatmamış.
şehirli, üniversite mezunu adamın herhangi bir çoban arkadaştan daha bilinçli olacağını varsaymakta mükemmel bir saçmalık abidesi. velakin çoğu köylü insan biliyorum ki üniversite mezunu adamdan daha açık fikirli ve neyin olup bittiğinin farkında. ve bu oran çok yüksek bir oran.
efendim neymiş? bu fikri bilmem kaç bin yıl önce bilmem kim ortaya atmışta aysu söyleyince mi böyle olmuşmuş. e kardeşim sen kendi ağzınla söylüyorsun bilmem kaç bin yıl önce diye. değil mi güzel kardeşim? artık demokrasinin ilkeleri belirlenmiş. ha diyorsan ki eğer benim demokrasi ile işim olmaz o zaman bilelim. tabii bu cici hanım kızımız ülkeye müthiş bir katma değer sağlıyor. bir şey üretiyor, bir şey yaratıyor ya da bir hizmet veriyor ya...çobanların katma değerini ben daha evla buluyorum maalesef aysuncum. beş koyun versem sana dördünü geri getiremezsin eminim. bu iş öyle podyumda yürümeye benzemez. ama yook. aysun'a göre prfların iki, üniversite mezunu olan çalışanların ve vergi verenlerin bir oy hakkı olmalı. fakat bizi besleyen insanların oy hakkı olmamalı. ya da dur...yarım oy hakları olabilir belki. burada atıp tutanların da ülke ekonomisine hangi katma değeri verdiklerini anlamıyorum? bir işte mi çalışıyorsun? ya da vasfın ne? yarın öbürgün iş bulamasan ve vergi ödiyemezsen aysun'un teorisi seni de vuracak. ey bilinçli üniversite öğrencisi...
anayasaya göre herkes eşittir aysuncum. eğer sen kendine göre bir düzen istiyorsan 1920 li yılların fransasına dönebilirsin. o yıllarda tam da senin dediğin gibi bir seçim sistemi vardı fransa'da.
haspam eğitimde fırsat eşitliğini nasıl yaratırız? nasıl herkes üniversite okur diye kafa yormuyor da bunlara kafa yoruyor.
çobana kurban ol sen be...
edit: söylediklerinin ifade özgrülüğü olması söylediklerini eleştirmememize engel değildir. şahsa hakaret etmeyen her yazı da tıpkı aysunun sözlerinin ifade hürriyeti kapsamında olması gibi ifade özgürlüğü kapsamındadır.
herkes bu memleketi seviyor. kim ne yapıyorsa, hepsi ve herşey memleket aşkından, sevdasından. (bkz: her şey turkiye için)
işte en sonunda aysun kayacı da patladı:''ben ülkemi sevdiğim için konuştum yaaa. şimdi ağzıma tukureyim, başka birşey demiyorum.''
ama duramadı, demeye devam etti:''yani nerelerinden anlıyorlarsa oralarına konuşayım yani.''
hakikaten neyi konuşuyoruz?
ayakların baş olduğunu söylüyor aysun hanım. yalan mı? dağdaki çobanla kendisinin bir sayılmasına bozuluyor. haksız mı? o ki, bir güzeller güzeli. genç. ünlü. ve dahi bir ''kanaat önderi'' değil mi? öyle olmasa, yılların televizyoncusunun, yılların edebiyatçısının, zamanının çok sevilen sinema oyuncusunun yanında ne işi var kayacı'nın. onun düşünceleri, görüşleri de diğerlerininki kadar değerli, önemli bulunuyor ki orada! vergisini de veriyor. şimdi, dağdaki çoban da kim oluyor?
ne diyoruz: memleketimizi çok seviyoruz. fakat bu halk... işte orada iş değişiyor. (bkz: bu millet adam olmaz) akıl, fikir sahipleri, her türden güç sahipleri, hepimiz kendi cephemizden çok ama çok kızıyoruz bu halka. sevmiyoruz onu. güzelim memleket, bu cahil ve kötü halk yüzünden rezil oluyor. tabii bu arada biz de...
cümlenin düşündüğü, söylediği bu. aysun kayacı'ya kızmak niye?
eee ''bunca cehalet ancak tahsil ile mümkündür'' lafını boşuna etmemiş buyuklerimiz.
simdi efendim, bu hanım kızımız, dün gece ceviz kabuğu programına bağlanmış, ağlayarak şunları söylemiştir :
"lütfen beni ülke düşmanı olarak göstermesinler. artık hiçbir şey söylemeye cesaretim yok. bana 'teneke kafalı, edepsiz, mahluk' dediler. ne cevap vereceğimi bilemiyorum. konuştukça her şey çok daha kötüye gidiyor. lütfen profesörler, hocalar, birileri bana yardım etsin. çünkü korkuyorum. ben söylemek istediklerimi söylemeyi beceremiyorum."
evet, bu kız dün gece ilk defa bilinçli konuşmuştur.
yeryüzündeki herkesin yaşam tarzı, hayattan beklentileri, ona bakış açısı vs. farklıdır. bu kız da paranın, mesleğinin verdiği güçle, politik, siyasi konular haricinde şeylerle ilgileniyor. şu ana kadarki hayatının yüzde kaçında, zihninde politik yorumlar, düşünceler yer etmiştir bu kızın sîzce? okuduğu bölüm tarih, evet, ama bu ülkede gençlerin yüzde kaçı okuduğu bölümden tam verim alıyor, bölümün hakkını veriyor?
evet, bu kız söylemek istediklerini söylemeyi beceremiyor, hatta bu konularda söyleyebilecek bir şeyi de yok zaten. konu mankeni olarak oturtulduğu programda, görüntüsüyle, dudaklarıyla, kısa etekleriyle reyting malzemesi yapılmıştır. ki yapsınlar yani, bu sektörün bu tarz şeylere ihtiyacı var. ben olsam o kanalın başında, ben de aynı stratejiyi izlerim. yaptığı yorumların da birkaç cümleyi geçmediği, diğer sunucular tarafından da genellikle iplenmediği, çünkü iplenecek kalitede olmadığı aşikardır. o yüzden her konuşmada, haklı veya haksız, saçmalıyor, ki artık profesörlerden yardım isteme konumuna gelmiş.
bence de, birilerinin bu kızın elinden tutup, 'bak burada şöyle de, şurada şöyle de', diyerek, konu kapanana kadar kendisine kol kanat germesi lazım. bir insan apolitik diye üzerine bu kadar da gidilmez, herkesin yaşam tarzı farklı. tek hatası, bilmediği, fazla kafa yormadığı *bir konu başlığı altına küçük bir enrty girmesidir.