programın ilgili bölümlerini şimdi zledim ve sıcağı sıcağına çekilmiş fotokopi gibi bir şeyler geçti aklımdan. paylaşayım. dünyada biraz kitap karıştırmış herkesin bildiği bir şey vardır. o da aç insandan seçmen falan olmayacağı. bunu kabul etmemek ya yüksek derecede ahmaklığın ya da art niyetliliğin sonucudur.
gelgelelim aysun kayacı, pınar kür bunlar zurnanın son deliğidir. bu konuları kadınlar hamamı programı yapan insanlar tartışıyor ya aslında kimsenin sikinde bile olmaması lazım. ancak gene de kurcalayalım. aysun kayacı-pınar kür niye geliyorlar istanbul'a köylerinde otursunlar benim elektriğimi kullanıyorlar zaten köylüler, ıyk kaka şekerim bunlar modunda yaklaşıyorlar ve bu kadınlar cumhuriyetçi. bu yaklaşım liberal-sağcı parti anlayışıdır. köylülere bu cumhuriyeti sahiplenmeyi öğretmenin bir yolu elbette vardır. fondotenli buruşuk suratlarınızla oturduğunuz yerden cumhuriyete sahip çıkmayın mümkünse. tuzu kuru kız kuruları gibi oturup 2,5 saat geyik çevirdiğiniz şu programdan bile kim bilir ne kadar kazanıyorsunuz. aysun kayacı küfrettiği, sorun olarak gördüğü insanlar için ne yapmış bugüne kadar? keza pınar kür? tatsız tuzsuz cinayet romanları yazmış şimdi bir sosyolog kesildi. hıncal uluç 2 her şeyi biliyor.
mümkünse savunduğunuzu sandığınız değerleri içinizden savunun bundan sonra çünkü zarar veriyorsunuz. bu işgüzarlığınız akpartiye ARTI puan olarak yazılıyor. ahmet hakan'ın da belirttiği gibi aysun kayacı ile benim oyumun eşit olması gerçekten çok büyük bir haksızlık ama ne yapalım katlanıyoruz?
(aysun kayacı ya kırılan çoban ile kayacı arasında birebir özel görüşmeler devam ediyor. görüşmeler sonrası kayacı basın açıklaması yapıyor)
kayacı: görüşmelerimiz çok verimli geçti.tatmin olduğumu söyleyebilirim.
çoban: valla ben tatmin olmadım *.tam başlamıştık ki yeter dedi dayanamadı daha fazla.yarıda kaldı kardeşim *.
edit:baktık ki olaylar öyle değilmiş aslında aysun kayacı nın söylediği sözü bir aydın! söylemiş olsaydı böyle millet hücum etmez belki en iyi bir şekilde tartışmaya çalışırdık.tabi aysun kayacı da suçsuz sayılmaz onun söyleme tarzı bunu buralara getirdi.
katıldığı programa süs diye konmuş kişinin durumu.demokrasi nedir diye sorsan bilmez.
(yapımcılar aralarında konuşuyorlar)
- abi programa üç kadın bulabildik bir kişi eksik
+ yapma ya, neyse bulun işte birini
- aysun kayacı var abi ama onun pek konuşabileceğini zannetmiyorum
+ olsun artık ne yapalım orada otursun yeter
bir süre sonra
+ lan hani konuşamazdı bu
- ne güzel abi katılıyor işte
+ ne güzeli olum saçmalıyor resmen
- olsun abi malzeme olur işte, reklam yapmış oluruz...
+ ?...
iki oy atmak isteyen iki kat vergi versin diyerek demokrasi hazımsızlığı çekenler susturulabilir. ne de olsa mlyonarca oy arasındaki bir oy uğruna kimse o kadar paraya kıymaz.
- bu demokrasi de bizimkiler kazanamayınca amma hazımsızlık yapıyormuş canım elit doktorcuğum. bir reçete yazarmısın bana.
- tabii şekerim yapar. ben sana bir postmodern darbe yazayım git yaptır en yakın ulusalcı derin çeteye. olmazsa ameliyat * lazım. hadi geçmiş olsun.
çiğdem anat'ın bu düşünceye verdiği cevap yeterlidir sanırım:
+benim oylarımla çobanın ki falan fıstık...
-profesörünkiyle bir oluyor ya!
(bkz: ağzına sağlık)
şimdi burada aysun kayacı' ya ' ben senden daha uzağa işiyorum. o zaman benim oyum daha eşit' çemkirmesinde bulunmaktansa resmin tamamına bakmayı daha doğru buluyorum efendim. öncelikle şunu belirtmem gerek; mevzu vergi verip vermeme, kaçak elektrik kullanma vb. hadisesi değildir. verginin kralını kaçıran işadamlarına ne diye çatamaz bu arkadaş? o işadamları ter kokmadığı için mi acaba? burada sözü gelmişken karin i anıyoruz...
hadi diyelim aysun kayacı çoğunluğu cahil, hem de kara cahil olarak bilinen manken tayfasındandır, o sebepten bu sözler ve düşünce biçimi çok da eğreti durmamaktadır. peki ya entelektüel yazarlarımızdan biri diye bilinen pınar kür hanımefendinin sözlerini neyle açıklayacağız? kimse ' yok efendim şu kadar göç oldu. gelen insanlar şehre ayak uyduramadı hede hödö' demesin, olay tamamen türk entelijansiyasının seçkinciliğidir. konuyla ilgili pek çok örneği, birçok medya lalesinden, oyuncudan, yazardan vb. gördük geçmişte. örneğin; sayın okan bayülgen bir gazetenin pazar ekine verdiği röportajda, mahallelerine kebapçı açtırmadıklarını, bu uğurda aslanlar gibi mücadele ettiklerini gururla anlatıyordu. gören de müstemleke subayını denize dökmüş sanır... tebrikler okan efendi, kebapçıyı açtırmadın ve kültürüne halel getirmedin! peki oralarda o fransız restoranları vb. ne iş yapar? kültürünüzü kebap kadar dejenere etmez mi bu batı yemekleri?
bizim sözde aydın tabakamız köylüyü sevmiyor işte arkadaşım. daha başka açıklaması yok bunun. utanıyor birkaç kuşak öncesinden; kendi dedesi, ninesi gibi insanlardan. ''bunlar yemek yemeyi bilmez, kuru pilavın yanında yumruğuyla kırdığı soğanı yer. beşamol soslu şatobriyan neyin bilmez. tüü,sizi gidi kitch herifler, pis kokulu köylüler, kaka cahil amipler!''
bir de işin ilginç tarafı bu seçkinci şahsiyetlerin bir çoğu söz açıldığında oryantalizmden dem vururlar, ' halkçılık efendim tabii ki evet evet' diye öterler, evlerinde de şark köşeleri vardır. bu ne yaman çelişki anne?
bu düşünceye sahip sözde aydınlarımız genelde ne hikmetse chp' li olurlar. halkın genelince ' sol' olarak bilinen bir partiye oy atmakla kendilerini sosyalist enternasyonal delegesi konumunda gören bu insanlara ' köylü milletin efendisidir' diyen mustafa kemal' in, şahların kralların sofralarında karizmasıyla herkesi ezen o büyük adamın, yeri geldiğinde bizim aydınımızın beğenmediği köylüleri nasıl ağırladığını hatırlatmakta fayda var. şimdi ne alakası var demeyin, atatürkçülükleriyle övünürler ya, o yüzden. atatürk' ün hatırına, onun kurduğu partiye oy atıyorlar ya hani, o sebepten...
maalesef ülkemizde 27 mayıs darbesinin ardından biraz da zorlamayla, itelemeyle yaşanan kısa süreli bir anadoluculuk rüzgarı esmiş, bunun dışında istanbul ve taşra arasında sağlam köprüler kurulamamıştır. bu kısa süreli anadolu'ya dönüşün bize bıraktıkları fakir baykurt, mahmut makal vd. yazarların kitaplarıyla anadolu pop yahut anadolu rock dediğimiz müzik türüdür. hazır söz anadolu rock' a gelmişken bu türün babası, ustamız cem karaca' dan bir şarkıyla cevap verelim pınar kür ve onun gibilerine:
--spoiler--
O gözlüklerinin arkasından bakıp niçin ağlıyorsun
Nerde o eski istanbul diye hayıflanıyorsun
Vallahi zor iş doğup büyüdüğün bu şehirde
Dımdızlak bir yabancı gibi kalmak
Bir tabureye tüneyip akşamları kadehlerde boğulmak
Lakerda kokmuyor artık istanbul şehri
Paskalya yumurtası bile yok şart mı ki
O eski bostanlar ağzına kadar blok apartman şimdi
Seninse dikili bir ağacın bile yok
Kaçırılan bir trenin ardından koşup
Yetişmeye takatin yok
Bir yeni sahibi var artık bu şehrin anlasana
Kimselerden korkusu yok
Duvara astığın o çorapların sahibi geldi
Altına aldığın o kilimlerin sahibi geldi
Kıro keko hırbo zonta maganda
Kıro keko hırbo zonta maganda
-Ah ah nerede o eski istanbul
-O eski Kalamış o boğaz o güzelim sahiller
-Vallahi haklısın azizim
Halk sahilleri doldurdu vatandaş denize giremiyor
-Kültürsüzlük canım nolacak bir sürü köylü işte
-Kızım koş sular geldi sular gözünüz aydın ayol
Kes lan!
Sen ülkedeki halkım savaştaki askerim
Ekinim ve ekmeğimsin. Sen üretenimsin
Birisi söylemişti hatta bir zamanlar sen efendimsin
Ve bu bizans eskisi şehir
Ve bu bizans eskisi utansın kendi kimliksizliklerinden
Siz uğruna neler çektiklerimiz
Bana göre vallahi hoşgeldiniz.
--spoiler--
bu yazıda adı geçen medyatik şahısların alayından daha büyük bir entelektüel olan cem baba bununla yetinmemiş bir de yarım porsiyon aydınlık şarkısında dokundurmuş güzelce. sadece konuyla alakalı kısmını yazalım;
Bu yaz yine güneydeydiniz
Bol rakı güneş ve deniz
Her şey bir harikaydı ancak
Yerli halkı beğenmediniz
Burda da orda da o aynı barlar
Hep o yarım porsiyon aydınlık
Aynı çehreler aynı laflar
Vallahi hiç değişmemişsiniz
evet, aydınımızın daha doğrusu kendini aydın zanneden elitist dürrüklerin hali içler acısı... yazıyı yavaş yavaş noktalarken turan dursun un bir sözünü anmadan edemeyeceğim: ''bana en çok engel olan aydınlardır. o 'çok gerici, ezer keser' dedikleri, ürktükleri halkla benim aramdan çekilseler...'''
ey doğdukları yerde doyamayanlar, her neredeysem oraya hoşgeldiniz. sizin oylarınız aysun' unkiyle olmasa da benim oyumla eşittir.
çobanlık çok zor zanaat, lütfen çobanlık üzerine basit kurgulamalar yapmayalım. Meşhur keçileri kaçırmak sözünün keçilerini kaçıran çobandan geldiğini unutmayalım. Anlaşılan o ki aysun kayacı uludağ sözlük yazarlarına keçileri kaçırtmış. Keçileri kaçan yazarlar işi gücü bırakıp aysun hanım la uğraşıyorlar. iyiki varsın aysun, hökümet yaşadı. Bu ara da çoban sülo gerçekten aysun hanıma dava açacak bilesiniz. Uludağ sözlük yazarlarını da şahit gösterirse şaşırmayın.
bir ara bir program vardı hatırlarsınız, ünlüler çiftliği diye, kanımca aysun kayacı tezek toplarken orada çok şık dururdu. Kamera olunca bunlar tezek toplama ve inek sağma kapasitesine sahip oluyorlar. o zaman oyları eşit oluyor değil mi...?!
aslında aysun kayacı doğru söylüyor.çoban da kafayı kullanıp(aysun kayacı gibi) medya patronlarıyla ''düzeyli'' ilişki yaşasaydı o nun da fazla oy hakkı olurdu..
çoban milletimize faydalı bir vatandaşımızken aysun kayacı gibi hayatında bir yerlerini göstermekten başka bir iş yapmayan birinin oylarının eşit olması saçmalıktır.
Müjde Ar ile geçen dialogları altta ki gibidir.içler acısıdır Aysun Kayacı kendi köylüsünün durumunu, haklarını bilmeden konuşur parası vardır pamuklarla büyümüştür lakin hanım kızımız özel üniversitelere paralar yatırılırda gene okula gidilmez bir şeyler öğürenilmez keza bişiyler öğrenilse durum zaten böyle olmaz..
Kaldırılsın yahu olmasın ekranlarda böyle ucubeler.2 cümleyi yanyana getiremeyip bu insanların sex objesi olarak kullanılmasına üzülmemek lazım böyle bir açıklamadan sonra.
tabi aysun kayacı, okudugu üniversite de, toplumsal olaylar hakkında derin arastırmaları olan, derin siyaseti çözmüş, gerçek bir türk aydını oldugu için, çobanla bir degil haklıdır.
not: o program da, sadece manken ve açık giyindigi için bulunuyor sananlara yazıklar olsun diyorum.
not2: derin siyaseti en yakından bilme ihtimali vardır aslın da haksızlık etmeyelim, tarihe 2. mit raporu diye gecen skandal da, günün gecerli ismi, arzu edilen kadını olarak emel sayın hanımefendinin isminin nasıl gecdigini düşünürsek, siyasette etkin isimleri bu manken klızlardan iyi kimse tanyamaz tahmin ediyorum. ayrıca, türkiye ingiltere maçını oynamak için türkiyeye gelmiş milli takımı ile bekım hatırlarsınız, maçı oynayıp gittigi akşam ki magazin programlarında ve sonraki bir hafta, bekım- ayşe hatun önal aşkı konusulmuştu, acaba hangi antreman klübünde tanısma fırsatı bulup aşk yasamışlardı, sadece 2 gün,oda maç yapmak için gelmiş bekımla. sanırım bunların bi organiztörü oluyordu degilmi, manken ya bu kızlarımız.