Paramız olsaydı uzun boylu ve yakışıklı olsaydık yada yada üstü açık bi arabamız olsaydı bizi bırakıp gitmezlerdi. Ayık olmak gerekir zira başkalarının altında inleyen biri için acı çekmeye değmez.
Evlerin önünden geçtim dün gece
Seni son defa görmek istedim
Ayrılıp gitmeden sen buralardan
Sesini son defa duymak istedim
Kapılar kapalıydı perdeler örtük
Odalar karanlıktı ışıklar sönük
Çaresiz ayrıldım boynum bükük
Ölmek istedim kaderime küsüp
Gözümde canlandı o düğündeki anılar
O saatlere dönmek istedim
Ben seni son defa görmeyince
Orada canıma kıymak istedim.
(bkz: küçük ibo)
Böyle bir acı çekmeyen ve cekmemis biri olarak, ayrilan insanin halinden anlamam acik ve net. Anlamakta istemem cunku boyle seyler can sikar, yasamamis olman empati yetenegine de katki sağlamaz. Malesef ki bu aci çekende durmali yaymamali negatifligini. Unutana kadar da kimseyle cikmamali ciddi dusunemezler bunlar hep beynin belli bir lobu doludur gecmisle.
Gereksiz anilar sinsilesi iste bunlar.
BU GECE DE BEN SENSÌZ KÖşEMDE ÍÇÍYORUM,
DÍNLEDÍKÇE şARKIMIZI KENDÍNDEN GEÇÍYORUM,
BAKMA ÇÖKEN KARANLIGA KARA BENÌM BAHTIMDIR,
BAKMA SÓNEN UFUKLARA, SÓNEN BENÍM HAYATIMDIR...
hergun çıktıgım kısa koşularda,aklıma gelir nasılda bu hale getirildiğim.ve gunun en uzun en kısa bu yolunda tedirginliğim bana artık unutmalısın çağrısında bulunur.hergun korkarak geçtiğim bahcesınde kopek olan evın onunden, uzerınden atlayarak geçtiğim gunler once ölmüş solucandan,ve ormanın uğultusu...insanların bana yargılar hissiyatları,bakışları...susuyorum...anlatacak çok seyım var.susuyorum...traji ihtiyar politikalardan midem bulanıyor.eniyisini bilmek için can atan insanlar gördüm,eniyi olmak için.neden bukadar ihtiyaç duyar insan alkışlara.evet tamam siz kazandınız herşey sizin...kurt d. cobainin de dediği gibi onlar gibi olamam ama taklit edebilirim.evet haklıydı belki ama haksızlığıydı taklit edilesi gibi değillerdi bile.midemi bulandırıyorlar. "neyin peşindesiniz lann!" desem kalp kırarmıydım? içim bir halk pazarı,aklımda yalanlara sarılmıs 6 koca yıl ve ben içerisinde koca bir hiç büyüklüğünde mutluluklarım.nasıl olurda ben bunu farkedemem nasıl olurda onu tanıyamadım...şimdi herkese sadece salyangoz yemeği nasıl yapılır onu anlatmak istiyorum.ve kısa koşumun sonunda topladıgım papatyalardan yaptıgım tacı kucuk bir kıza verdim,bunun önemsiz oldugunu söyledi,güldüm bende ona belki birgün tanrıya bunu yapmasını isteyeceğin kişi için dua edeceksin dedim. oda güldü işte tanrının en buyuk vicdan hediyesiydi saflık,çocukların kalbinde saklı...ve mutlu...
ARADAN ASIRLAR BiLE GEÇSE BAZEN AKLINIZA GELDiĞiNDE iÇiNiZi SIZLATIR. ESKiLERi HATIRLAMAK AYRILIK YÜKÜNÜ YENiDEN YÜKLER OMUZLARA. HASILI iNSANIN ANASINI AĞLATIR.
Bana dedi ki rüyaymıs uyandım mutlu değildim falan filan.Anlayamadığım şey şu ki nasıl bu kadar iyi rol yapabildin o zaman mutluydun mutluyduk bunu hep söylüyodun da noldu ki sonra.Niye o zaman geldin bana niye içimi açmama sana sarılmama izin verdin.Şimdi istediğim sana on bin kat fazlası yapılsın.Bi de arkadaşlar siz siz olun kimsenin duygularıyla oynamayın ayıptır,günahtır.
Hastanelerin acil servislerine gitmek acıyı dindirebilir fakat her şeyin acısı zamanı farklıdır. O an aşk acısı çekmek gerekiyorsa bunu bir şekilde yapıyorsun yani istemesen de geceleri yalnız kalınca fena vuruyor öyle diş ağrısı gibi gündüz pek hissetmezsiniz ama geceleri sizi uyutmaz.O değilde sözlük harbi acı çekiyorum oğlum çok yalnız hissediyorum konuşalım lan :(.