ne iş yaptığı belli olmayan, yüksek tahsili bulunmayan bir grup mahalle gencinin birbirleriyle kavgalarını konu edinip, bunu delikanlılık diye empoze etmesiyle, gençliğimizin çözemediği her sorunu kafa göz yararak halletmesini sağlayan dizi. bu diziye kadar ortalarda delikanlılık, adamlık, vs. gibi hala ne olduğu belli olmayan kavramlar yokken, sağolsun alişan denen türkücü bunların kitabını yazıp, ortaya bırakıp kaçmıştır. şimdi kendisi sabahları kadınlarla şarkı söyleyip, göbek atıp, yemek tarifleri verirken, bu diziden etkilenenler, kendilerine trafikte korna çalanları pataklamakla meşguldur.
zamanında zaman zaman izlediğim çocukluk dizilerimden birisidir alişan'a hiç yakışmamıştır bu rol ama ne yapalım abi o zaman bu vardı yani aynanın olmadığı yerde alişana tahir diyorduk.
başrol oyuncusunun gölge olma sebebi, senaryo gereği tahir' in rolü olması ve alişan' ın dizide olmamasıdır. toplamda dört sezon sürmüş, tahir iki kere ölüp iki kere dirilmiştir. alişan diziden ayrılınca jenerikteki "kralı gelse" şarkısı da kaldırılmış, yerine gudik bir melodi koyulmuştur. üçüncü sezonda ise "ölmedim ulan" diyerek tahir rolünde arif kilisli gelir.
Ustura Kemal, mantık olarak, bir nebze daha erkek ile uyumlu ve kulağa hoş geliyor.
Aynalı Tahir ise, açık ve net olmak gerekirse biraz daha efemine bir çağrışım bırakıyor bende.
Erkek adamın, ayna ile cımbızla ne işi olur. karakolda ayna var, o aynada Fosforlu Cevriyenin aynası. Şu Tahire söyleyinde cevriyenin aynasını versin. diyesim gelen bir başlık konusudur.
durduk yere youtube da karşıma çıkan dizi.
küçükken pek bi artistik gelirdi aynalı tahir.
mahalledeki abilere benziyordu, severdim.
mahalledeki abilerle pek ilişkimiz olmasa da bizi koruyup kollarlardı.
öyle her önüne gelen mahalleye gelip adam dövemezdi.
şimdi düşünüyorum da, ne çabuk değişiyor herşey.
öyle aynalı tahirler filan kalmadı mahallede.
şimdi kimin kim olduğu bile belli değil.
ölsen gelen olmaz sanki.
Sayesinde kendimi ilk defa kahraman gibi hissetmemi sağlayan efsane dizidir. Şöyle ki;
Sene 98-99 olması lazım. Almanya'da birinci sınıfa gidiyorum, tenefüs saati ve bebenin biri elinde capri-sun mıydı ismi o içecekle üzerime geliyor sıkacak. Tırsmış durumdayım, köşeye sıkışmış çaresizim. Aklıma dizi de tüfeğe tekme atılan sahne geliyor. Bir balerin edâsıyla capri-sun'a tekmeyi bir koyarsın efendim, paket uçtu 2 metre havaya. Bizim bebe şok tabi. Paketin uçmasıyla koştura koştura ablamı arayışım ve olayı ona anlatarak özgüvenimi bulutların üzerine çıkarışım. Ne günlerdi be.