(bkz: ağlama melis)*
paranın her zaman kazanılacağını ama gençliğin mal gibi geçirildikten sonra geri gelmeyeceğini çok geç farketmiş mal müdürüdür.
kafasının ne kadar bastığı ise mesleğini en üst mertebe zannederek kendini allah sanmasından anlaşılabilir. ayrıca 10 sene çalıştıysa da bana mı çalışmıştır? devlet verirse onu alacaktır.*
kitaplar ve notlar arasında kaybolmuş gençliğinin acısını tek artısı olan parasıyla çıkarmaya çalışırken "her halükarda en iyi biziz." gibi narsisit bir kişiliğe bürünen, beyaz önlük içine sıkışmış küskün ergendir.
sadece kendi maaşına değil kendi maaşından yola çıkarak herkesin maaşından dertli olan doktordur. bu ülkede herkes köpek gibi çalıştırılıp bir avuç para almaktadır. ne işçinin ne de doktorun zerre kadar değeri kalmamıştır.
insanlar doktor maaşlarını çekemiyor olabilirler ancak hali hazırda aldığım eğitimin zorluğunun değeri 12bin tl değildir 20bin tl de değildir. düzensiz çalışma saatlerinin, yoğun çalışma saatlerinin hiç birinin değeri olamaz bu. bir insan hayatıdır bu eğitimin ve çalışmanın değeri efendiler. bunun değerini ödeyebilecek bir para birimi de yoktur. bu bizim ücretimizdir, hazzımızdır.
bizim derdimiz; kullanılıyor hissetmek, sırtımızdan milyarlar götürülürken bunun cüzi bir miktarının bize verilmesidir. tıpkı diğer çalışanlar gibi.
ancak bir gün dengeler düzeldiğinde, bu ülkede maaşlar adam akıllı verilmeye başlandığında yine en yüksek ücreti doktorlar alacaktır. o yüzden artık bunu kabul etmenin zamanıdır.
ayda 1.5 milyar maaş alıyorum, bu yüzden ayda 1.5 milyar maaş alanların psikolojisine yabancı değilim, beğenmemezlik de etmiyorum.
memlekette uğraşacak bir biz mi kaldık lan, bütün gün bina kapısında sözde bekleyen polis benden çok maaş alıyor, bi siktrin gidin, o polisle falan konuşun. Yeter lan, bütün gün sağlıkları, iyilikleri kıçımı yırttığım insanlar siz misiniz?
yarın ilk hastamın sizlerden biri olmadığını düşünerek başlayacağım işe, öbür türlü yürümez zaten bu iş.
özet: sktirin gidin, hasta olarak geldiğinizde başımın üstünde yeriniz var ama sakın sözlük yazarı olduğunuzu söylemeyin, valla rektal tuşe atarım, gıkınız da çıkamaz...
ya, anlamıyorum. benim mesleğim kadar bok atılan bir başka meslek neden yok, ya da var mı?
eczacılarla vurgun yapmıyorum, muayenehanem yok ki davet edeyim, ilaç şirketleriyle de ilişkim yok, sunduklarını hiç kabul etmedim.
işini düzgün yapmaya çalışan bir adamım ben, haksız kazançta gözüm yok, üstüne eziliyorum, sömürülüyorum, aşağılanıyorum. Nedir kardeşim benle, bu meslekle alıp veremediğin? niye beni olur olmaz itin şeyine sokup çıkarıyorsun? afedersin doktor mu sikti seni, nedir bu kin? hay ağzına sıçayım senin, doktor girsin bir yerine, çaylaklığa geri dönme bahasına...
1 haftalığına günlük 25tlye adana sıcağında tarlada çalıştırılması gereken insandır. o zaman görür para kazanmak nasıl bir şeydir. tamam meslek kutsal ona bir şey dediğimiz yok ama bu kadarda abartılmamalı.
kamuda çalışan doktor pratisyense 1500 lira civarında maaş alır, uzmansa 2000 liraya yaklaşır. döner sermaye birinci basamakta, sağlık ocakları, ana çocuk sağlığı merkezlerinde falan 400-3000 lira arasında değişir, köyde 400 lira, hasta yoğunluğu çok olan sağlık ocağında 3000 lira döner sermaye alırsınız. ortalaması 1500 lira kadardır.
ikinci basamakta yani devlet hastanelerinde maaş aynı, döner sermaye farklıdır, mesela acilde çalışanlar aylık 3000-3500 lira civarında DS alır, uzmanlar branşlarına göre ds alır, 2000-5000 tl aralığında değişir.yaptığı iş pahalı olanlar, kalp-damar cerrahları falan daha çok da alabilirler ama kamuda ele geçen skseniz 8000-9000 liradır ki bunu alabilen çok çok azdır.
Bir çok ilde yürürlükte olan aile hekimliği sisteminde kazançlar 6000-7000 liradır ama bunlar kandırmaca kazançlardır, pilot uygulamanın sona ermesiyle 4000 lira civarına düşecektir ve yapılan işe göre hiç de yüksek kazançlar değildir.
özelde iş çok değişkendir, özel sektör kazandırdığınıza göre para verir. mesela muayene 150 liraysa bunun %10-20'sini size verir, kalanını kendi alır.
özel sektör bir hekime 12000 lira maaş veriyorsa o hekimin yaptıkları karşılığında bunun en az 3 katını kazanıyor demektir, kimse kimseye havadan para vermez, sadece kamuda mevcuttur yaptığının hakkından fazla kazanan ki o da gayet seyrektir. Mesela ben baktığım hastanın karşılığında sağlık bakanlığı 9.5 lira alırken bana bunun 1 lirası yansıyor.
bu yüzden doktor kazançlarına bok atmayı bırakın sevgili sözlükdaşlarım. Ortada bir haksız kazanç falan yok.
fakülte bittikten sonra hala öğrenciliğe hayatı boyunca devam edecek ve aynı zamanda mesleğini yapan biri olacak doktor.
aynı zamanda mesleği hayat kurtarmak olan birinden de bahsediyoruz.
bir doktor kolay yetişmiyor.
adam beğenir beğenmez kimse bişey diyemez.
Şu an nöbetteyim, dün de nöbetçiydim, yarın da mesai yapıp akşam dörtte işimi bitirip evime gidebileceğim. Evden cumartesi sabah yedide çıktım, tam 59 saaat sonra evime dönüyorum. Birkaç ekstrem durum ve meslek dışında bana kaç tane meslek sayabilirsiniz ki stresi bu kadar çok, mesaileri bu kadar uzun ve zorlu olsun? 12.000 tlyi bırakın bir kenara, o kadar yıl okuyup didindikten sonra emrinizdeki ambulans şoförünün sizinle aynı maaşı almasıdır size koyan aslında(küçümsemek değil maksadım, kıyaslama yapmak) Hükümetin bahsettiği paraları alabilmek için bir doktorun haftada altı-yedi gün minimum 12 saat çalışması gerekli, bırakın 12 saati, kaçınız hafta sonu 5 saat çalışırsınız ki? Az önce bu entryi yazmaya ara verip bilinci kapalı olan bir hastayı burnundan hortum geçirmek suretiyle aspire ettim, hanginiz gecenin iki buçuğunda bunu yaparsınız ki? Doktorların aldığı maaşı sorgulamadan önce bir düşünün, bu mesleğin nasıl olduğunu bir araştırın lütfen, ya da gelin birlikte bir yoğun bakım nöbeti tutalım, bakalım siz kaç para maaş isteyeceksiniz nöbetten sonra?
tabii bunların içinde kasaplıktan organ pazarlamasına kadar değişik şerefsizliklerle uğraşanlar için denecek bir tek şey var ; yaradan müstehakını versin.
ancak işi sadece doktorluk değil yukarıda yazan yazarların bile ne kadar ısırmaya meraklı olduklarına bakarsak hasta insanla uğraşan; yani insanla ama dertli ve ağrısı sancısı olan yani canı burnunda olan yani kısacası insanın en pis ve en keyifsiz haliyle uğraşan bir de buna doğru çözümü üretmek zorunda olan insandan bahsediyoruz. götünüz tutuştuğu zaman doktor yok mu diye feryat figan giderken okudukları değil ezberledikleri yukarıda yazanların okuduklarını kaça katlayacağı bilinmeyecek insanlık hizmetkarlarına sallıyosanız derler ki: höst !!!
not: doktor değilim.
yıllarca eğitim aldıktan sonra, hele bir de işini gerçekten layıkıyla yapıp, 'bu kadar yıl okudum ben şimdi sizin kusurlarınızla uğraşıyorum' havasına girmemiş, bu mesleğe gönül vermiş insanların dahil olmadığı doktor tipidir - ki o doktor daha bile fazlasını hakeder.