kanallarından türkiye'nin ekonomik dengelerinin alt-üst olduğunu çığırtan, dürüst olması beklenemeyecek gazete zengini.
bir zamanlar kelkit'teki ağaçlara bakıp, bunlar seni zengin edecek deselerdi, inanırmıydı aydın doğan.. evet?
sahibi olduğu tüm gazete ve kanallardan sadece kanal d nin kar yaptığı hürriyet gazetesinin dahi fazlaca bir karı olmadığı hatta diğer gazetelerinin de (milliyet, posta) zarar dahi ettiği doğrudur. lakin her biri birer güçtür. şimdinin milliyet ve posta gazetesi türkiye de madyanın gücünün 4 te 1'i dir. kaybedilmesi demek aydın doğan ın medyasının devlet üzerindeki gücünü yitirmesine sebep olur.
tayyip'le yaptığı göbeği büyütme savaşınının yine yeni yeniden, her zamanki gibi emekçilere, yoksullara, ezilenlere bir şey getirmeyeceği adamdır. işi özeti budur. iki sermaye çevresenin, iki demokrasiden nasip almamışın, iki demokrasiyi kendi istediği gibi yontanın, iki yoksulun sırtında olanın, iki doğrularla işi olmayanın kavgasının aktörlerinden birisidir.
ve fakat yine de, tam emin olmasam da şöyle bir şeyi sesli bir şekilde düşünmek istiyorum: sermayenin ve egemenlerin medyası her zaman olacak biliyorum. Bugün ezilenlerin karşısında A gazetesi varsa ve yokulup giderse bir gün, başka bir B gazetesi olduğu gibi devam edecek. Yine biliyorum ki, kapitalizmin kendi içerisindeki kişisel iktidar mücadelelerinden çok da ilerici bir şey çıkmıyor, bunda da çıkmayacak. iki farklı sermayenin çatışmasından bir şeyler ummak hayalci, farkındayım. Ancak, önümüzde bir Hürriyet örneği var. 90ların başından beri, yalanın dibine vurarak halkı yönlendirmiş bir gazete Hürriyet. Linç güruhlarını yöneten, yer yer ülkeye ırkçı bir gaz pompalayan, iktidar yalakası, borsaların ekonomisini yapan, militarist, ertuğrul özkök'ün, fatih çekirge'nin gazetesi var. Öfkemi kelimelerle ifade edemeyeceğim bir gazete var ve yaşanan çatışmadaki aktörlerden birisi bu gazetenin patronu: Aydın Doğan. Biraz ilkel olacak, kan davasını andıracak farkındayım ama ben bu medyanın bir şekilde sonlanmasını istiyorum arkadaş.
"ideolojik aygıttır, mevcut ideoloji kapitalimzdir, o zaman hepsi kötüdür"ü falan da biliyorum ama Nazım'ın dediği gibi "Bilirim / O dedigin nesnenin önünde kafamla egilirim/ Ama bu yürek/ O bu dilden anlamaz pek..."
kendisinden pek hazzetmesem de, hilton mevzusunu kastedip, kendisine şantaj yapıldığını ileri sürerek " -bir başbakan, kişilerle böyle ucuz polemiklere girmemeli " şeklinde doğru bir açıklama yapmıştır. bu konuda haksız sayılmaz, rte daha önce de rahmi koç'la sakal, bıyık polemiğine girmişti. ayrıca aydın doğan'ın arkası cem uzan'dan daha sağlamdır. burda durup tekrar düşünmesi gereken rte'dir.
acilen katar vatandaşlığına geçmesi gereken medya patronu. neme lazım ayağının kayması an meselesi. kullandığı kelimeleri düşünüp ona göre hareket ettiğini düşünmek istiyorum ancak aklım almıyor. başbakan ile bire bir görüşmelerinde kullanılmış cümleleri putin'e kadar medya organında anlatmış. kesilen organlar günümüz tıp teknolojisinde dikilebiliyor ancak başbakan geçmişte bir organ kesti ve yerine dikemedi cem uzan. türkiye'nin en zengin adamlarından biri sayılan bir şahsı yaklaşık 1 sene içinde haritadan sildi. bu noktaya gelmiş bir patron yaptığı hareketin dozajını ayarlamıştır güvendiği dağlar vardır diye düşünsem de aklıma yatmıyor aydın doğan. bir nevi kumar oynuyor. şeytanı bol olsun.
Tayyip erdoğan'dan daha mahsum olmayan para babası. kendisini ilgilendirmeyen demokrasiye ters hiçbir soruna ses çıkarmayıp, tayyip'e "artık üzerimize gelme, aynı yerlere hizmet ediyoruz" mesajı yollaması ayrıca gülünçtür.
mehmet ali birand'ın karşısında bu akşamki 'basın özgürlüğü arayan adam' haline üzülsem mi, sevinsem mi bilemediğimdir. tuncay özkan'a pek de bayılmam ayrı ama akp hükümeti kanaltürk'ün üzerine adeta linç mantığıyla gelirken neredeydi şimdi dilinizden düşürmediğiniz ''basın özgürlüğü' sayın doğan? neden o zaman da o ağlamaklı halinizle arkasında olmadınız 'medya sahibi' arkadaşınızın? ''tayyip erdoğan demokrasiyi öğrenmeli !'' dediniz bu akşam. siz de o zaman demokrasinin bir gün herkese gerekli olabileceğini öğrenin lütfen.
aydın doğan: ''rte'den adanada rafineri yapmak için ruhsat istedim. çalık grubu istiyor söz verdik dedi. o işin içinde ruslar, italyanlar var. zaman geçsin biraz bakarız dedi. ben daha ne diyeyim. istediğim şey buydu.başka bişey yok. ben teşvik de istemiyorum, para da istemiyorum.gel ülkeye yatırım yap diyorsun. ruhsat vermiyorsun.benim suçum varmış madem bugüne kadar açıklamadıysan sen suçlusun.'' diyen patron.
az önce canlı yayında tayyip erdoğan'a cevap niteliğindeki konuşmada ellerinin armut toplamayacağını ima etmiş olan kişi.
"ceyhan'ı bizim çalık'a vereceğiz, söz verdik". (rte demiş bunu)
" ailsi ile bugüne kadar uğraşmadım, damadı vs. si rakibim oldular, her gün şahsıma hakaret ediyorlar, ben nasıl uğraşmayayım artık"
vakt-i zamanında ülkenin iç işleri bakanını * canlı yayında bir temiz fırçalamış olan medya patronu. o iç işleri bakanı, kısa bir süre sonra görevinden alınmıştı. iktidarda mesut yılmaz vardı. şimdi o kadar etkili değil iktidar semalarında.
(bkz: eskidendi çok eskiden)