dünyanın en güzel yapılarından biri. dışarıdan görünüşü bile mükemmel. senelerdir defalarca önünden geçmeme rağmen ilk defa fırsat bulup dolaştım ve hayran oldum. içindeki süslemeler açığa çıkınca daha da güzel olacağına eminim.
zamanında eziklik ve bencillik ile camiye çevrilmiş ancak bu yanlıştan dönülmesi çok çok iyi olmuş. buranın çorap kokusuyla dolmaması insanı sevindiriyor. karşısındaki sultanahmet cami ise çok sırıtmış. aha biz de bunu yaptık dercesine önüne yapılacağına başka bir yere yapılsaymış keşke. ezik misiniz yahu?
süleymaniye sulatnahmet varken günahkar jüstünyen ve teodaranın yaptırdığı kiliseden bozma camiiyi isteyen bazı gerzekler kabe ile eş tutuyor sonra aptalsinız deyince kızıyorlar. ne yapacaksın bziznasta yatğıan almadığı adam kalmamış zoe ile teodoranın mozaikleri önünde namaz kılıp. Fatih bir kere güç gösterisi yaptı, ondan sonraki padişahlar ondan kat kat güzelini yaptırdılar, hristiynalarda ondan daha büyük katedraller inşaa ettiler. yunanlı hariç kimsenin umurumda değil ayasofya. araplar ve iranlılar orada bırak namaz kılmayı tükürmezler bile.
anlaşılmayan bir şekilde müzeye çevrilmiş "cami". öyle ki müze olduğu zamanda imam kadrosu da açılmış. neyin kafasıymış bu acaba. cami olarak açılmasını bekliyoruz efendim. ciddi ciddi de açılacağı yönünde konuşmalar var. bunun yanında, atatürk'ün buranın müze yapılmasından sonra haberi olduğu ve tepki gösterdiği söyleniyor. belgedeki imzanın sahte olduğu da zaten tarihçiler tarafından kanıtlanmıştı. benim merak ettiğim, yarın türkiye olarak burayı cami yapıp* açsak, kim ne söyleyebilecek? açılsın lan, en azından o dönemde ayasofya uğruna verilmiş şehitlerin, fatih sultan mehmet'in hatırına.
edit: şu söze şapka çıkarırım: "bugün türkiye bağımsızlığını burayı ibadete açarak kanıtlayacaktır." prof. dr. mehmet çelik tarafından söylenmiştir.
turizmin tavan yaptığı bu aylarda içinde tadilat yapılan değerli bir müze. içinde bulunan demir yığınını görmek için 25 lira vermek gerekir. gideceklere duyrulur.
fatih sultan mehmed'in yani dolaylı olarak hanedanın malıdır. kılıç hakkıdır. onlara sorulup ona göre hareket edilmesi gerekir ancak; bu işi ve tabii ki cümle islam dinini her zaman oldugu gibi siyasi oyunlarına meze eden kardeşlere de üzülmemek elde degil. biz sizin icinizi bilemeyiz elbet, samimiyetle istiyor olabilirsiniz ama düşmanlığınız insanlığınızı ve müslümanlığınızı perdelemesin. ayasofya'yı sizin mabediniz, dergahınız yaptırmayız. e
biran evvel ibadete açılması gereken camidir. ben fatih sultan mehmed'in namaz kıldığı yerde cuma namazı kılmak istiyorum. türk ve müslüman olarak en doğal hakkımdır!
40 metre çapında ki kubbe yapimindan 20 sene sonra meydana gelen 7.5 siddetinde bir depremde yikilmistir. Tasarimi degistirilen kubbe alternatif cozumu ile 1500 yila yakin bir suredir ayakta kalmayi basarmistir. yapim suresi 5 yil olarak planlanan ayasofya yaklasik 6 sene de tamamlanabilmistir. Yikilan kubbenin yeniden yapilmasi ise 4 sene civarinda surmustur.
Halılarını serin, Ayasofya'yı verin, Fethin aşk namazını, nasıl kılarız görün!
ALPEREN OCAKLARI, YURT GENELiNDE AYASOFYA'nın AÇILMASI iÇiN iMZA KAMPANYASI BAŞLATIYOR... http://www.alperenocaklari.org.tr adresinden detaylı bilgilere ulaşabilirsiniz.
Aya sofya aslında cami - kilisenin adı değil; bizans'ın çoook önem verdiği bir aziz'in (saint'in) adıdır. Hagia - Aziz sıfatı bizim dilimizde aya olmuş. Aziz Sofya. Peki kim bu teyze? (Evet, teyze; amca değil!) http://en.wikipedia.org/wiki/Sophia_the_Martyr
MS 137'de ölmüş.
(Çağdaş Bulgarlar onu, meme uçları diken gibi görünen bir kadın olarak resmediyorlar: https://galeri.uludagsozluk.com/r/440183/+)
istanbuldaki Bizans eserlerinin en ünlüsüdür. Kilise olarak yapılmışsa da, Fatih istanbulu alınca camiye çevrilmiştir. Bugün ise bir müzedir. Ayasofyanın, Roma imparatoru Büyük Konstantinosun imparatorluk merkezini Byzantiona (istanbula) getirip şehri onarmaya başladığı sıralarda (M.S. 326) kurulduğu sanılıyor. Ancak, ilk yapılan bina çok küçük görüldüğünden, ya da başka bir görüşe göre bir deprem sonucunda yıkılmış olduğundan, imparatorun oğlu II. Konstantinos binayı yeni baştan, daha büyük, daha süslü bir şekilde yaptırmıştır. Böylece 360 yılında törenle açılmıştır. Kilisenin üstünün ahşap bir çatıyla örtülü olduğu sanılıyor. Sarayın da, şehrin de en büyük kilisesi olduğu için, burası Megalo Ekklesia (Büyük Kilise) diye anılmaktaydı. Ancak, V. yüzyıldan itibaren, «ilâhî Hikmet» timsali sayılan «Hagia Sophia» adı ön plana geçmeye başlamıştır. Bu ad, zamanla büsbütün benimsenerek, bütün Bizans devri boyunca sürmüştür. Türkler zamanında da gene aynı ad, «Ayasofya» biçimine bürünerek, yaşamaya devam etmiştir.
