ntv'de zaman zaman denk geldiğim aydınlatıcı ve eğlenceli program. burada öğrendiğim ve konuyla alakası olan bilgiyi paylaşayım.
başlık: kadınların ayakları neden erkeklere göre daha fazla üşür?
kadınların %80'i ayaklarının çok üşüdüğünden yakınıyorlarmış. ama neden? erkeğin ve kadının ısı idaresi incelendiği zaman, erkeğin avantajlı olduğu açık olarak görülüyormuş. toplam vücut ağırlığı üzerinden, erkeğin vücudunun %40'ını kaslar oluşturuyormuş. erkek bir kasını çalıştırdığı zaman, enerjisinin 3/1'ini işe harcıyormuş. geriye kalan enerji ise ısı olarak vücuda yayılıyormuş.
kadın vücudunda ise bu oran* sadece %23'müş. mamafih, kadınların ısı dirençleri nispeten daha zayıf oluyormuş.
ısı kaybının önemli bir faktör olduğundan söz ediyor. bunun sorumlusunun ise, vücudumuzun yüzey alanı olduğundan söz ediyor. üşüdüğümüz zaman büzüşürüz ve yüzey alanımızı küçültürüz. bu sayede çevremize yaydığımız ısının miktarı düşer. erkekle, kadın arasındaki fark burada meydana çıkıyor. iki cinsinde aynı boyda olmaları halinde, kadının yüzey alanı erkeğinkinden fazla oluyormuş. ben demiyorum, yogeshwar diyor. velhasıl; kadın bu yüzden daha fazla ısı saçıyormuş. yani ısı kaybediyormuş. yüksek ısı kaybı ve zayıf ısıtma sistemi yüzünden kadın, erkeğe nazaran doğal olarak daha fazla üşüyormuş. kadın vücudunun buna verdiği ilk tepki ise, hayati organları sağlama almakmış. iç organlarını ve beyni 37 santigrat derecede tutabilmek için, uzuvlara pompalanan kandan feragat ediyormuş. hava soğuduğu zaman kadınların ayakları sırf bu yüzden erkeklere göre daha çabuk üşüyormuş. kan çekilince ne olur? ee haliyle o uzuv buz kesilir di mi einstein?
kadın vücudunun hayati organlarını sağlama almak için uzuvlarından çektiği kan yüzünden, ayak parmaklarının ısısı yaklaşık 8 santigrat dereceye kadar düşebiliyormuş.
ranga yogeshwar'un bu savunma sistemi için açıklaması ise şöyle;
"kadınların üşüyen ayakları, doğanın bir hayatta kalma stratejisidir"
bizim üşümediğimiz yerde, kadınların soğuk yüzünden inim inim inlediği o anları gözünüzün önüne getirin beyler. "ne soğuğu yeaaa" dediğinizi duyar gibiyim. bundan sonra daha dikkatli olmalıyız. avantajlıyız diye artistlik yapmanın lüzmu yok ulen! *
not: mış-muş eklerini en çok kullandığım entarim budur heralde. oku geç işte.
Bunu en iyi hakkari yüksekova haruna karakolunda askerlik yapan o karakol mevzilerinde 12 saat nöbet tutan adam bilir. O bot varya icinde 4 5 tane kalın corap giyilen ve adı kışlık olan kalın bot resmen taş olur. Mevzinin duvarına tekme atsan resmen balyozla betona vurur gibi ses gelir. O botun icindeki ayak nöbet bitişi karakola geldiginde 1.5 saat kendine gelemez.
Benim ayaklarım, hiç ısınamadılar.. Oldum olası soğukturlar...
Çocukluğumda annem, ayaklarımı ısıtmak için neler neler yapardı.
Büyüdüm, hasbelkader seven kadınlarım oldu, onlar da çok uğraştları. Isınmıyorlar, ısınmıyorlar işte.
kansızlıkla hiç ilgisi yoktur.
bazıları, hep üşür... ayakları da...
ve, üşümek iyidir.
sana, insanlığını anımsatır.
Diriliğini de...
Üşüyenleri de..
Belki de, senin cezandır; insanları unutmaman için.
